HDP’ye deniyor ki ‘şiddetle arana mesafe koy’. 7 Haziran seçim çalışmaları boyunca yüzlerce parti bürosu saldırıya uğrayan, yakılan,seçim aracının şoförü öldürülen, aracı yakılan, parti bürolarına bombalı saldırı düzenlenen, Eşbaşkanlar başta olmak üzere vekil adayları ve tüm üyeleri ‘Alo Fatih medyası’ tarafından alçakça hedef gösterilen, daha ne olabilir derken mitingi bombalanan, bundan ötesi olamaz derken üyeleri katledilen bir partiye ‘şiddetle mesafelen’ deniyor. Evet bir mesafeye ihtiyaç var. Eğer seri katil devlet ellerini çekerse şiddet HDP’den yeterince uzaklaşmış olur.
Tüm saldırılara rağmen inatla barış diyen, tam da bu inadı sayesinde çözüm masasını devirenin başkanlık hayallerini durduracak oyu kazanan bir partinin barış iradesi sorgulanıyor. Yalanın bini bir para çünkü.
DEHAP varken küçüktüm, devletin tüm pisliklerinin üzerine örtüler serilirken Kürt hareketinin siyasi temsilcileri ne zaman TV’de gözükse tek bir şey söylüyordu: Barış. Sonra biraz büyüdüm, DTP vardı. Israrla partileri kapatılmasına rağmen yılmayan siyasi temsilciler yine de barış diyordu. Barış, demokrasi, insan hakları veya özgürlükler dendiğinde karşının taksisine yol sormuşuz gibi davrananlar ‘önce terörü lanetleyin önce terörü lanetleyin’ diye takılmış plak gibi tekrarlarken üzerini örttükleri faili meçhuller, tutuklamalar, savaş, yakılan köylerdi.
Peki ne oldu? Barış isteyenler kazandı. Bugün Yargıtay’a HDP’yi işaret eden Erdoğan bir şeyi unutuyor. Toplumun büyük çoğunluğunun barış isteği değil unuttuğu sadece. Erdoğan yenildiğini unutuyor. Bugün Selahattin Demirtaş’ı hedef gösterenler sanıyor ki ‘işler eskisi gibi kolay’. ‘Medya desteğiyle başlatırız linci hallederiz’ sanıyorlar. Televizyonlarda ne söylerlerse milyonlar da inanacak sanıyorlar. Ama fena halde yanılıyorlar. On yıllar boyunca sindirmek için yapılan her şeye rağmen güçlenen Kürt hareketi oldu, barış isteği oldu. Gün geldi, devran döndü milyonlarca insan HDP etrafında kenetlendi. Yüzde 13 oyla barajı başınıza yıktı ve 80 vekille parlamentoya girdi. Şimdi bu yenilginin acısını mı çıkartmaya yemin ettiniz? Zamanında aynı yemini edenler çöplükteler. Sizi de çöpe atmaktan memnuniyet duyacağız.
Çözüm sürecinin uzun, zorlu, inişleri olduğu gibi çıkışları da olabileceğini yıllar içerisinde hepimiz öğrendik. Erdoğan’ın Kürt vekillerle tokalaşmayı, görüşmeyi reddettiği dönemde bir yandan Oslo görüşmelerinin olduğunu da hatırlıyoruz, o sürecin bitişini de. Olağan zamanlarda her şeyi söylemek çok kolay. Olağan zamanlarda herkes çok cici. Ama zorlu, sıkışmış ve keskin süreçlerde at izi it izinden ayrılıyor. Esas şimdi önemli olan barış demek. Tam da şimdi önemli olan HDP’yi yıpratmaya çalışanlara izin vermemek, HDP’nin etrafına bir dayanışma zinciri örmek. Tam olarak şimdi esas önemli olan inatla Öcalan demek. Belli ki bir süre devam edecek olan bir ‘iniş’ dönemindeyiz. Burdan çıkmanın yolu bir an önce Öcalan’ın üzerindeki tecritin kaldırılması talebini yükseltmektir.
Meltem Oral