AK Parti basınını bu sabah okuyunca, anlıyorum ki özel olarak HDP, genel olarak da Kürtler Suruç’ta çok kötü bir şey yapmışlar. Korkunç bir felakete sebep olmuşlar. İnsanlık dışı bir suç işlemişler. Çok sayıda insan öldürmüşler. Sonra da ölenlere cenazeler düzenlemişler, düzenlenen cenazelere katılmaya kalkışmışlar!
Bu gazeteler iyi ki var. Olmasalardı Türkiye’de herkes fena halde yanılacaktı. Zannedecektik ki Kürtlerin başına bir şey gelmiş, Kürtlere karşı bir suç işlenmiş, bomba Kürt hareketine karşı patlatılmış. Gazeteler sayesinde bu yanılgıdan kurtulduk. Anladık ki Kürtler suçlu.
Star gazetesi her zamanki gibi olayı netçe ortaya koymuş. Gerçek suçluları manşetten işaret etmiş: “Star’ın sorularına HDP’den cevap yok: Suruç bombasını da PKK mı patlattı?”
Hiçbir devlet kurumu, hiçbir polis, hiçbir merci böyle bir iddiada bulunmadığı için, asıl suçlunun PKK olduğu hepimizin gözünden kaçabilirdi. Allah Star’dan razı olsun!
Yine Star’dan öğreniyoruz ki, ölen gençlerden birinin babası Ordu’da cenazeye katılmak isteyenlere isyan etmiş, “Çocuğumu kullanmayın Allahsızlar!” diye bağırmış. Trabzon’da ise bir aile HDP’li vekillerin cenazeye katılmasını engellemiş.
Cenazelere katılmasına izin verilmeyenler insanca ve efendice davranmış, “Çocuğunuz Kobanê’nin yeniden inşasına yardım etmek için Suruç’a gittiğine göre, zorla götürülmediğine göre, sosyalist olduğuna göre, onun anısına ve görüşlerine de saygı göstermeniz gerekmez mi?” diye sormamış. Kimse “Bu cenaze sizin malınız değil, sizin olduğu kadar çocuğunuzun yoldaşlarınındır, bu acıyı paylaşmak sizin kadar onların da hakkıdır” dememiş. İyi etmişler elbet. Ama ölen gençlerin “kullanıldığını” düşünmek, aptal olduklarını düşünmek anlamına gelir. Kimse onları kullanmadı. Onlar sosyalist olarak kendi kararlarını verdiler; Suruç’a bilerek, isteyerek, cesaretle gittiler. Herhangi bir “kullanım” varsa, Star gazetesi cenazeleri kullanıyor, acı çeken aileleri kullanıyor.
Sadece Star mı? Hayır. Türkiye gazetesinin manşeti şöyle: “Cenazeleri suistimal etmeye kalktılar! Şova İsyan”. Yine Ordu’daki aynı baba hakkında. “Tek çocuğumu yediniz, gidin buradan” diyerek, gelenleri cami bahçesine almamış. Ve gazete zevkinden dört köşe olmuş, sevincini saklayamamış: “En baba tepki” demiş.
Bu haberin hemen yanında da İsmail Kapan adlı bir adamın köşe yazısı var. Başlığı, “HDP ve Demirtaş’ın samimiyet testi...” Dedim ya, yine Kürtler suçlu, yine Kürtler test ediliyor, yine Kürtlerin bir şeyleri kanıtlaması gerek!
Milliyet gazetesinden ise öğreniyoruz ki Bülent Arınç “HDP’liler niye grubun içinde yoktu?” demiş. Ne demek bu? “Aslında bombayı siz patlattınız, biliyordunuz patlayacağını, o yüzden orada yoktunuz”. Yani Kürtler o kadar hain, o kadar canavar yaratıklar ki, Kobanê’ye yardım için gelen gençleri katlatmekten bile çekinmiyorlar!
Ve nihayet Sabah gazetesi, Kürtlerin habis planlarını tüm çarpıcılığıyla gün ışığına çıkartıyor: “HDP’nin kirli planı: Gezi ve 6-8 Ekim’i birleştirmek”.
Kürtler kendi bölgelerinde kendilerine karşı bomba patlatmakla kalmıyor, maşa da kullanıyorlar. Sağolsun, bu tehlikeye karşı dikkatimizi çekiyor Sabah: “Dikkat! 5’inci kol maşaları sokakta” manşetinin altında “Gezi’de ve Kobani olaylarında görülen karanlık tipler Suruç katliamını protesto bahanesiyle yine sahneye çıktı”.
Bu sabah AKP basınını okuyunca anladım. Suruç’ta suçlu Kürtlerdir. Her şeyin suçlusu Kürtlerdir. Bunlarla barış filan olmaz. AKP çok istiyor, barış için elinden geleni ardına koymuyor, ama bunlarla barış filan olmaz.
Roni Margulies