Şu ana dek hep HDP’nin zaferinin burjuva siyasetini alt üst edişi ve parlamenter sonuçları konuşuldu. Asıl önemli olan seçmenlerin yüzde 13’ünün radikal sol politikalara oy vermesinin yarattığı moral üstünlük, yayılmakta olan mücadelelere etkisi ve bilinçlerdeki değişim.
Gezi Parkı’nda direnişin kendi sorunlarını çözen mükemmel işleyişine dayanışma diyorduk. İktidar araçlarından ve medyadan yoksun eylemciler, yoğun devlet terörüne karşı ortak talepleri etrafında bir araya gelerek müthiş bir iş başardı. Ortak hedefleri kazanmak için mücadele etrafında gelişen aktivistlerin faydalı işbirliğiydi bu.
HES’lere, termik santrallere, doğanın ve yaşam alanlarının yıkımına karşı dört bir yandaki direnişlerden Kamp Armen’e uzanan, Bursa’da otomotiv fabrikalarında ses bulup oradan bir işyerine yayılan ve devam eden işçi hareketinin sahiplendiği bu anlayış yeni mücadele dönemini belirliyor.
12 Eylül ve 28 Şubat darbeleriyle perçinlenen 35 yıllık neoliberalizm hakimiyet bitti.
Küresel kapitalizme tam entegrasyonla geçen bu uzun dönemde ne güçlü sendikalarımız ve demokratik örgütlenmeleriz ne de ekonomik ve siyasi taleplerini savunacak kitlesel partilerimiz vardı.
Bursa’da işçi sınıfını ayağa kaldıran direniş, fabrikalardaki taban örgütlerinin üzerinde yükseliyor. İşçiler her yerde ya mevcut sendikalara üye olmak ya da işbirlikçi sendika yönetimlerinden kurtulmak için ayağa kalkıyor.
Protestodan somut talepleri kazanmak için örgütlenmeye ve mücadeleye, işgale, greve, direnişe geçtik.
Yeni hareket, parti bayrakları ve flamaları, uzun ve bıktırıcı analizlerle dolu masa başı toplantıları, türlü isimler adı altında sol partilerin şu ya da bu aritmetik birliğine değil kazanmak isteyen aktivistlerin faydalı işbirliğine dayanıyor.
HDP’nin seçim zaferi, Gezi’yi takip ederek yayılan, 40 yıllık Kürt özgürlük mücadelesi ve Kobane direnişiyle birleşerek Erdoğan ve AKP’yi yenen Batı’daki mücadelelere yarayacak. Her bir mücadelede birleşmek, ayrı süren mücadeleleri birleştirmek ve kazanmak için harekete geçme zamanı.
İktidar, devlet ve paradan yoksun sıradan insanların, ezici çoğunluğun yararına bilinçli eylemleriyle yeni bir dünya yaratabileceği fikri sosyalizmin özüdür.
Renault fabrikasındaki işçi komitesinde, Kamp Armen’deki direniş forumunda, Yırca’da holdinge karşı zeytin ağaçlarını savunan köylü-aktivist ağındaki bu öz beliriyor.
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)