Köpek katliamına dur diyelim!

07.06.2024 - 11:13
Dila Ak
Haberi paylaş

Sokak köpeklerinin toplum sağlığını tehdit eden bir soruna dönüştüğü ve hayati tehlike oluşturduğu bahanesiyle Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklik ciddi bir tepki ile karşılaştı. 

AKP’nin, ilgili bakanlıklar olan Tarım ve Orman Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile bir araya gelerek oluşturduğu bu yeni düzenlemeye göre, 30 gün boyunca sahiplenilmeyen köpekler iğne ile ilaç verilerek “uyutulacak”. Daha doğru bir tabirle ifade edersek; öldürülecek.

Bu yasa teklifi gündeme geldiği andan itibaren, Türkiye’nin çeşitli kesimlerinden tepki yağdı. Antep’te, Denizli’de, Eskişehir’de, İstanbul’da, İzmir’de, Muğla’da, Sivas’ta pek çok sivil toplum örgütünün, derneğin, mesleki örgütlerin, hayvanseverlerin ve farklı kuruluşların da dahil olduğu kalabalıklar, hayvan katliamını meşrulaştıran bu yasayı protesto etmek için meydanları doldurdu.

Türkiye Barolar Birliği (TBB) de yasa teklifine tepki gösterirken tüm canlıların yaşam hakkını savunmak için her türlü hukuksal mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini belirtti.

Türkiye Veteriner Hekimler Birliği (TVHB) yasa teklifine karşı yaptığı açıklamada yerel yönetimlerin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini ve faturanın sokak hayvanlarına kesildiğini belirtirken, böyle bir yasa yürürlüğe girdiği takdirde etik, insanî ve vicdani olmayan bu uygulamayı yerine getirmeyeceklerini belirtti. Üstelik yasalaştırılmak istenen bu yöntemin, sanıldığının aksine maliyet açısından avantajlı da olmadığını belirtirlerken, bu süreç içerisinde veterinerler olarak kendilerinin fikirlerinin alınmadığını da vurguladılar.

Çözümü çok açık; kısırlaştırın, aşılayın, kayıt altına alın

Genel olarak toplumsal bir konuya dair, sözüm ona çözüm geliştirilmek istenildiğinde, öznelerin kendisine ya da özneleri ilgilendiren konuların uzmanlarına danışılmaması, ortak bir süreç yürütülmemesi, fikir alınmaması alışkanlık haline gelmiş durumda.

Osmanlı döneminde de birkaç farklı zamanda köpekler toplu olarak katledilmiş, Sivriada’ya, bir diğer deyişle Hayırsıada’ya terk edilmişti. Hatta, 1910 yılında 80 bin köpek toplanarak, bir kayadan ibaret olan ve suyu bile olmayan Hayırsızada’da ölüme terk edildi. Açlık ve susuzluktan, köpeklerin birbirlerini yiyerek hayatta kalmaya çalıştığı da yazılmıştır. Günlerce İstanbul’dan, bu köpeklerin seslerinin duyulduğu söylenir. 80 bin köpeğe mezar olan bu ada, bu vahşet sonrasında Hayırsızada olarak anılmaya başlanmıştı.

Köpeklerin nüfusunu kontrol altına alabilmek için, tarihte birden fazla kere denenen topluca katletme yönteminin işe yaramadığını da biliyoruz. Beklenen sonuç alınmış olsaydı, aynı yöntemin tarih boyunca defalarca kez denenmesine ihtiyaç duyulmazdı. 

Çözüm kısırlaştırmada, aşılamada, kayıt altına almakta:

  • Yerel yönetimlerin ve ilgili tüm kurumların sorumluluklarını eksiksiz bir şekilde yerine getirerek sokak hayvanlarını aşılamaları, kısırlaştırmaları ve kayıt altına alarak takibini gerçekleştirmeleri gerekir.
  • Yaşlı, engelli, zayıf sokak hayvanlarının gerekiyorsa ömürlerinin sonuna kadar –veteriner hekimlerinin yanı sıra yeterli sayıda nitelikli, sertifikalı, eğitimli personeli ve işçisi de olan– denetlemeye açık hijyenik bir ortamda kalmaları sağlanmalıdır.
  • Hayvanların sahiplendirilmesi teşvik edilmelidir. Hayvan davranışları ve hayvan bakımı konusunda bilinçlendirme yöntemleri izlenmeli, topluma hayvanlarla birlikte yaşama kültürü aşılanmalıdır.
  • Üretimleri ve satışları yasaklanmalı, üretim çiftlikleri kapatılmalıdır. 
  • Hayvan sahipleri de belirli aralıklarla denetlenmeli ve terk edilen hayvanlar için ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır. 
  • Tüm bu süreçler, sivil toplum örgütleri, uzmanlar ve gönüllüler ile birlikte yürütülmelidir.

Ölüm kampları istemiyoruz!

Buna rağmen hala ölümü savunanların gerçekleştirdikleri vahşete her geçen gün yeni bir tanesi ekleniyor. 

Daha bugün Yozgat’ta 20’den fazla köpeğin zehirli iğne ile öldürüldüğü haberi gündeme geldi. Öldürülen köpekler belediyenin kazdığı çukura gömülürken, 30’dan fazla yavru ve yetişkin köpek ise barınağa götürüldü. 

Yakın zamanda İzmir Çiğli’de 13 köpek, Bolu Mengen’de 6 köpek, Aydın Nazilli’de 5 köpek zehirlenerek öldürülmüştü. 

Dönem dönem sokaktaki kedilerin ve köpeklerin acımasızca öldürüldüğü haberlerini üzülerek okuyoruz. 2023 yılı itibariyle Türkiye’de hayvanlara yönelik işlenen suçlar için 5.134 kişi hakkında dosya açıldı.

Hayvan barınaklarının şu anki durumları ise ölüm kamplarından farklı değil. Hayvanlar bu barınaklarda hastalık, açlık, yetersiz koşullar gibi sebeplerle ölüyor veya aç kalmış bir diğer türdeşi tarafından öldürülüyor.

Tüm canlıların yaşam hakkını savunmak için bu bilginin kendisine hiç gerek olmamakla birlikte, yine de bazıları için belirtmekte fayda olabilir: Cambridge Bilinç Deklarasyonu adı ile yayınlanan bildirgede hayvanların da bir bilince sahip olduğu, bilinçli kararlar verdiği, kendilerini tanıyabildikleri, hissedebilen varlıklar olduğu belirtilmiştir. Biraz gözlemle de, sahipli ya da sahipsiz fark etmeksizin her hayvanın kendine has bir karakteri olduğunu söylemek pek mümkün.

Herhangi bir felaket durumunda arama kurtarmada ya da özel desteğe ihtiyacı olan insanlar için rehber köpek olarak yardımına başvurduğumuz köpekler; hayvanat bahçelerinde, yunus parklarında hapsedilen hayvanlar gibi, çıkarlarımız uğruna her alanda sömürdüğümüz, etinden, sütünden faydalandığımız pek çok diğer hayvan gibi, sadece turistik sebeplerle kullandığımız ve sakatlandığında ya da yaşlandığında öldürülen/ölüme terk edilen atlar gibi katledilmek isteniyor. Yaşatmanın ve beraber yaşamanın pek tabii mümkün olduğu dünyamız şartlarında, ortadan kaldırılmak isteniyorlar.

Her geçen gün körüklenen ve yükselen nefret ve şiddet kadınları, göçmenleri, LGBTİ+’ları, ötekileri vururken hayvanlar da bu nefret ve şiddetten nasibini alıyor. Oysa yaşananların sorumlusu hayvanlar değil. Çözümü de onları öldürmek değil. Sorumlular yapılması gerekenleri yapmayıp, hedef gösterenlerdir.

Her canlı eşit yaşama hakkına sahiptir. 

Sizin canınızı bir köpeğin canından daha değerli kılan nedir?

Dila Ak

(Sosyalist İşçi)

 

Bültene kayıt ol