Bu sene bir dehşet seliyle sona eriyor. İsrail Savunma Kuvvetleri Gazze'deki saldırılarına yeniden başladı ve masumların katledilmesi devam ediyor. Tarihin en büyük emperyal gücü olan ABD, geçtiğimiz cuma günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde ateşkes kararını veto ettiğinde de görüldüğü gibi, katiller ile insanlığın geri kalanı arasında duruyor.
Washington Post'a göre, “Amerikan yapımı silahlar savaşta merkezi bir rol oynadı. İsrail ilk bir buçuk ay içinde Gazze'ye Washington tarafından tedarik edilen 22.000'den fazla güdümlü ve güdümsüz bomba attı... Bu süre zarfında ABD İsrail’e, aralarında 900 kiloluk sığınak delici bombaların da bulunduğu en az 15.000 bomba ve 50.000'den fazla 155 mm'lik top mermisi gönderdi.”
Bu yıl The New Age of Catastrophe (Yeni Felaket Çağı) adlı bir kitap yayınladım. Kitapta kapitalist sistemin çok boyutlu bir krize girdiğini savundum. Bu kriz çevresel yıkımı; ekonomik istikrarsızlığı; ABD, Çin ve Rusya’nın dahil olduğu emperyalistler arası rekabeti ve aşırı sağın ilerlemesini içeriyor.
İsrail ve Filistinliler arasındaki savaş, bu sistemik krizin hız kazandığını gösteriyor. Savaş, Çin ve Rusya'nın ABD'nin bölgedeki hakimiyetine meydan okuduğu bir dönemde, Orta Doğu'yu istikrarsızlaştırdı. Washington'un başlıca müttefiklerinden Suudi Arabistan, Ukrayna Savaşı'na tepki olarak Moskova'ya karşı Batı'nın yanında yer almayı reddetti.
Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte, büyük Güney ekonomilerinden oluşan, Çin'in öncülüğündeki BRICS bloğuna katılıyor. Hem ABD hem de Avrupa Birliği'nin İsrail'in Filistinlilere karşı yürüttüğü savaşa verdiği güçlü destek, Batı'nın yalnızlığını daha da arttırıyor.
Krizin farklı boyutları birbirini etkiliyor. COVID-19 salgınının zirvesinde küresel tedarik zincirlerinin kesintiye uğraması, enflasyonda ani yükselişe yol açtı. Şimdi Panama Kanalı'ndaki kuraklık ve Filistin'i destekleyen Yemenli isyancıların Kızıldeniz'de, Süveyş Kanalı yakınlarındaki saldırıları, küresel sevkiyatı iki temel düğüm noktasında yavaşlatarak tedarik zincirlerini tekrar kesintiye uğratıyor. Aşırı yük altındaki ABD emperyalizmi, ekonomist Isabella Weber'in deyimiyle “örtüşen acil durumları” yönetmekte zorlanıyor.
Savaş politik olarak da dönüştürücü bir etkiye sahip. Filistin'le dayanışmak için yapılan devasa gösteriler, Filistin'den fazlasını temsil ediyor. Filistin dünyada yolunda gitmeyen her şeyin simgesi haline geldi. Bunun sonucunda sol için muazzam bir fırsat oluştu.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali solu böldü. Ne yazık ki pek çok kişi ABD ve NATO üyesi müttefiklerinin işgali Rusya'ya karşı bir vekalet savaşı yürütmek için kullandığını göremedi. Bu nedenle, esasen rakip emperyal güçler arasındaki bir çatışma olan bu duruma karşı geniş çaplı bir muhalefet inşa etmek zor oldu.
Filistinlilerin mücadelesi durumu değiştirdi. Savaşı Durdur Koalisyonu ve Filistin’le Dayanışma Kampanyası, 7 Ekim'den bu yana Britanya tarihinin en büyük gösterilerinden bazılarını düzenledi. Dünyanın dört bir yanında büyük protestolar gerçekleşiyor. Sonuç, yeni bir neslin anti-emperyalist siyasetin içine çekilmesiyle birlikte büyük bir radikalleşme dalgası oldu.
Önde gelen sosyal demokrat partilerin -örneğin İngiltere'de Keir Starmer yönetimindeki İşçi Partisi'nin ve Almanya'da Olaf Scholz hükümetinin- bu katliama suç ortağı olması, devrimci bir sosyalist alternatife duyulan ihtiyacı gösteriyor.
Bu çok önemli bir an olabilir. Bu yeni felaket çağının en rahatsız edici özelliklerinden biri, neoliberal kapitalizmin başarısızlığının yol açtığı hoşnutsuzluğun büyük bir kısmından aşırı sağın nemalanması oldu. Bu durum devam ediyor: Donald Trump gelecek yıl yapılacak ABD başkanlık seçimleri için yapılan anketlerde Joe Biden'ın önünde gidiyor.
Ancak aşırı sağ antisemitizmine rağmen İsrail'i güçlü bir şekilde destekliyor. Bu hem İslamofobi’nin hem de Batı emperyalizmine verdikleri desteğin yansıması.
Trump'ın “Amerika'yı Yeniden Harika Yap” sloganını ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yakın ittifakını hatırlayın.
Gazze'deki katliam, mevcut sistemin doğasında olan zulmü gözler önüne serdi. İsrail Hamas'ı yok etme ve Filistinlileri sürme çabasında muhtemelen başarısız olacak. Ancak her halükârda bu savaş, arkasında kendini uluslararası dayanışmaya ve anti-emperyalizme adamış çok daha fazla sayıda insan bırakacak. Bu insanlar yeni ve daha güçlü bir solun temellerini atabilirler. Devrimciler bu anı kaçırmamalı.
Alex Callinicos
Çeviri: Irmak Yavlal