Meteoroloji Genel Müdürlüğü, 22 Ocak Pazar günü Türkiye genelinde hava sıcaklıklarını gösteren bir haritayı “hava sıcaklıklarında önemli bir değişikliğin olmayacağı, mevsim normallerinin üzerinde seyretmeye devam edeceği tahmin ediliyor” bilgisi ile twitter’da paylaştı. Aynı paylaşımda “Haberdar olun, hazırlıksız yakalanmayın” uyarısı da vardı. Ocak ayındayız soğuk ve kar yerine sıcak ve güneşli havanın tadını çıkarıyoruz, artan fiyatlarla ödenmesi mümkün olmayan doğalgaz faturaları daha az geleceği için de bir yandan seviniyoruz. Ama bu durumun normal olmadığının, anormal hava olaylarının artık normal haline geldiğinin ve bu anormalin yeni felaketlere kapı araladığının uzun zamandır farkındayız.
Rekor sıcaklar
Dünyanın her yerinden sıcaklık rekorlarının kırıldığına ilişkin haberler paylaşılıyor, bilimsel raporlar yayımlanıyor. “Nature” dergisinde yeni yayımlanan bilimsel makalede, buzulların hızla eridiği Grönland adasında sıcaklığın, 20. yüzyıl ortalamasına göre 2,7 derece arttığı bilgisi vardı. Bu araştırmada yer alan buzul bilimci Maria Hoerhold bu durumu “1995’ten sonra sıcaklıktaki sıçrama, sanayi öncesi zamanlardan o kadar büyük ki, bunun insan kaynaklı iklim değişikliği dışında herhangi bir şey olma ihtimali neredeyse sıfır” diye açıklamıştı. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) verileri de aynı şekilde tüm zamanların en sıcak sekiz yılının 2015’ten beri meydana geldiği, 2016’nın hâlâ en sıcak yıl olduğu ve 1980’lerden bu yana her 10 yılın bir öncekinden giderek daha sıcak olduğu açıkça görülüyordu. Bu verilerin yorumu ise ısınmanın “oldukça endişe verici olduğu ve giderek büyüyen bir eğilim gösterdiği, bunun ciddiye alınmazsa, dünya çapında ölümcül etkileri olacağı” şeklinde yapıldı.
Bu olası ölümcül tehlikelerin yaşanması için önümüzde uzun yıllar olacak diye düşünülmesin. Geçtiğimiz yıl mart-nisan aylarında sıcaklığın 49 dereceyi aştığı Pakistan’da yaşanan sel felaketi, ülkenin yaklaşık üçte birini sular altında bıraktı. 33 milyona yakın insanın etkilendiği bu felakette 325 bin ev yıkıldı, binden fazla insan, 735 bine yakın besi hayvanı öldü ve 800 bin hektarlık ekili alan sular altında kaldı. Pakistan’daki sel felaketinin, Çin’i kavuran rekor sıcaklıkların, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki orman yangınlarının ardındaki olağan şüpheli tabi ki iklim kriziydi. WMO Genel Sekreteri Petteri Taalas, “2022’de çok fazla can ve geçim kaynağına mal olan ve sağlık, gıda, enerji, su güvenliği ve altyapısını baltalayan dramatik hava felaketleriyle karşı karşıya kaldık” diye durumu özetliyordu.
Türkiye de sıcak ve kurak
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine geçmeden önce yine bu kurumun web sitesinde yer alan bir bilgiyi hatırlayalım. Sitede şöyle deniliyor “İklim, bir yerde uzun bir zaman periyodu içinde her gün gerçekleşen hava olaylarının toplamını ve ortalamasını ifade eder. İklim aynı zamanda ekstrem hava olaylarını da içerir. Eğer bu günün hava durumunu bilir ve bunun geçmişle farkını ortaya koyabilirsek, gelecek planlarımızı yapabiliriz.” Geçtiğimiz yıl 18 Ocak tarihinde Van’ın Özlap ilçesinde Türkiye’de en düşük hava sıcaklığı eksi 34,4 derece olarak ölçülmüştü. Bu sene ise aynı bölgede sadece yüksek kesimlere çok az karın yağdığı bir hava durumu var.
Sorun tek bir yıl içinde yaşanan uç hava olayları değil bu uç hava olaylarının bir eğilim haline ve anormal olanın normal haline gelmesi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 2022 yılının Aralık, Ocak ve Şubat aylarını kapsayan Kış mevsimine ait ortalama sıcaklıkların uzun yıllık veriler ile karşılaştırılmaları da anormalin nasıl normal haline geldiğini gösteriyor. 2022 yılı Aralık ayı ortalama sıcaklıklarının 1991-2020 normallerine göre mukayesesi kısmında mevsim normallerinde seyreden birkaç il dışında “yurdumuzun diğer bölgelerinde hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşmiştir… 2022 yılı Aralık ayı son 52 yılın en sıcak Aralık ayı olarak kayıtlara geçmiştir” deniliyor.
Kapitalizm tüm gezegeni felakete sürüklerken, “İklimi değil sistemi değiştir!” sloganı her zamankinden daha büyük bir önem kazanıyor.
Nuran Yüce
(Sosyalist İşçi)