Ukrayna’daki vesayet savaşı tüm vahşeti ile devam ediyor

17.01.2023 - 10:51
Alex Callinicos
Haberi paylaş

Ukrayna’da savaş tüm vahşetiyle devam ediyor. Dnipro’da bir Rus füzesi ile katledilen siviller bunun en güncel ispatı. Ne var ki bu dünyadaki süregiden en kanlı savaş değil, bu sıfat 600.000 kişinin öldürüldüğü tahmin edilen, Habeşistan’ın kuzeyindeki Tigray’da yaşanan unutulmuş savaşa ait. Bu rakam Ukrayna’da ölü sayısının üç katı. 

Ancak Ukrayna’daki savaş en tehlikeli savaş çünkü nükleer silahlarla donanmış iki emperyalist güç olan ABD ve Rusya egemenliğinde gerçekleşiyor. Başkan Vladimir Putin’in hızla Ukrayna’nın kontrolünü ele geçirmek yönündeki en başta kurduğu plan tümüyle çökmüş durumda. Washington ile gerek NATO’daki gerek bunun dışındaki müttefikleri, 2015’ten beri eğitmekte oldukları Ukraynalı birliklere muazzam miktarlarda silah yığdılar.  

Bu, Ukrayna’ya Rusya’nın ilerleyişini durdurma ve geriletme imkânı verdi. Zorlu kış koşullarında savaş bir yıpratma savaşına dönüştü. Ruslar alanı ele geçirmek veya ellerinde tutmak için acımasızca birlikleri adeta kıyma makinalarının içine attılar. Severodonetsk kasabasını geçtiğimiz yaz tam da böylesi koşullarda kaybettiler; şimdiyse Soledar’ın kontrolünü benzer taktikler kullanarak almaya çalışıyorlar.   

Bu tür savaş oldukça pahalıya patlıyor. Rusya’nın sürdürmekte kararlı oluşu, akademisyen Paul Poast’un deyişiyle, “şu anki koşullar itibariyle Rusya kazanamaz, ancak kaybetmeyi de kabul edemez.” olduğu gerçeğini yansıtıyor. Putin’in bu felaket savaşı terk etmesinin siyasi olarak imkânı yok. Nihayetinde yeterince direnirse Batı’yı yıpratacağını umuyor.  

Öte yandan, kazanılan askeri başarılar, Ukrayna hükümetine topyekûn galibiyetin peşinden gitme cesareti verdi. Bu, Karadeniz filosunun konuşlanmış olduğu Kırım yarımadası da dahil olmak üzere Rusya’nın 2014’ten bu yana ele geçirdiği tüm toprakları geri almak anlamına geliyor. 

Fakat NATO, Ukraynalılara Rusları geride tutacak türden silahlar sağlamaya yoğunlaşmış durumda. Bunların içinde en etkili olanı muhtemelen ABD yapımı Yüksek Hareket Yetenekli Topçu Roket Sistemi (HIMARS). Makiivka’da Yeni Yıl kutlaması yapmakta olan yüzlerce zorla askere alınmış genci öldüren de bir HIMARS ateşiydi. HIMARS Rusya’nın silah depolarını, besleme hatlarını ve toplu birliklerini cephenin çok gerilerinde vurmak için kullanılageldi.

Bu örneğin de gösterdiği üzere, savunma silahları ile saldırı silahları arasında net ayrımlar yapmak hiçbir zaman o kadar kolay olmuyor. Ancak kayda değer ölçüde toprak ele geçirmeyi sağlayacak bir taarruz zırh gerektiriyor. Batılı güçlerin bunun tedariğine başlamış olması bu açıdan oldukça önemli. Noel’den bu yana Fransa, Ukrayna’ya zırhlı keşif araçları göndereceğini açıkladı. ABD ve Almanya ise zırhlı personel taşıma araçları göndermeye hazırlanıyor.

Ancak taarruzda, birliklerin hattı yarabilecek hareketli ateş gücüne sahip olabilmeleri için mutlaka tanklar da gerekiyor. İngiltere yakın zamanda Ukrayna’ya Challenger 2 tankları yollayacağını açıkladı. Yalnız Bundeswehr (Alman Silahlı Kuvvetleri) değil başka batılı ordular tarafından da kullanılan Leopard 2 tanklarının Ukrayna’ya gönderilip gönderilmeyeceğine dair son sözü ise bu tankların üreticisi olan Almanya söyleyecek. Polonya ve Finlandiya Ukrayna’ya Leopard 2 göndermek istiyor ancak Berlin’in iznini almak durumundalar.

Rusya’nın Ukrayna’yı Şubat 2022’deki işgalinden kısa süre sonra yaptığı açıklamada, Alman Başbakanı Olaf Scholz, bir Zeitenwende (Dönüm noktası anlamına gelen Zeitenwende sözcüğü Scholz’un açıklamasının etkisi dolayısıyla Almanya’da 2022 yılının en önemli kelimesi seçilmişti)  yani büyük dönüşüm ilan etmişti. Almanya Rusya’nın enerji tedariğine ve ABD’nin askeri korumasına sırtını dayamayı bırakacaktı. Ancak uygulamada, köhnemiş Bundeswehr’in tepeden tırnağa yenilenmesi vaadi kaplumbağa hızında ilerliyor -ki bu durum büyük ihtimalle Sholz’un savunma bakanını istifaya zorlayacak.

Askeri tarihçi Lawrence Freedman, “öncü Batılı devletler arasındaki güncel fikir birliği, Rusya’yı bu fetih savaşını sürdüremeyeceğine ikna etmenin tek yolunun Ukrayna’nın çok daha fazla toprağı geri kazanmasından geçtiği yönünde” diye yazıyor. 

ABD ve İngiltere gibi en yakın müttefikleri, Ukrayna’nın daha çok toprak elde etmesine yardım ederek Rusya’yla girdikleri vekalet savaşını kazanmayı umuyor. Çizgiyi büyük ihtimalle Kırım’ın geri alınmasında çizecekler. Böylesi prestijli ve stratejik açıdan kritik bir bölgenin kaybı Putin’i nükleer silahlarla misilleme yapmaya provoke edebilir. Ancak Putin’in başarısızlığı, savaşı kontrol etmenin ve menzilini ayarlamanın ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Batı ise her koşulda çok riskli bir oyun oynuyor.

Alex Callinicos

(Çeviri: Deniz Güngören)

 

Bültene kayıt ol