İstanbul Sözleşmesi’ni kazanacağız!

12.01.2023 - 08:49
Dila Ak
Haberi paylaş

Kısaca bir tarihleri hatırlamamız gerekirse, tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan ve kısaca “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen sözleşme, bildiğimiz gibi 11 Mayıs 2011 yılında imzaya açılmış, 1 Ağustos 2014 yılında ise yürürlüğe girmişti. 

Sözleşme genel hatlarıyla, kadına yönelik şiddet ile mücadele etmeyi amaçlamakla birlikte aynı zamanda çocukları ve LGBTİ+’ları da kapsıyor, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele etmeyi amaçlıyor, devletin konu ile ilgili sorumluluklarını arttırıyor ve genel olarak toplumsal bilinçlenmeyi arttırmayı da hedefliyor. 

20 Mart 2021 tarihinde ise Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile sözleşme tek taraflı olarak feshedilmişti.

Halihazırda İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 sayılı kanunun doğru düzgün uygulanmaması sebebiyle, kadın örgütleri eksiksiz ve tam olarak uygulanmasını her an dile getirerek konuya dikkat çekiyordu. Fakat Sözleşme’nin tam uygulanması bir yana bir de sözleşmeden çıkılma kararının, üstelik de kadınların iradesi göz ardı edilerek, alınması tabii ki çok tepki gördü. 

Bu kararın iptaline yönelik Danıştay 10. Daire’de açılan davada, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, başvuruyu oyçokluğu ile reddetti ve İstanbul Sözleşmesi’nin feshi kararını hukuka uygun bularak onadı.

Erkek şiddeti, takım elbiseler ve haksız tahrik gibi sebeplerle zaten cezasız bırakılıyor. Özellikle Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin ardından, erkek şiddetinde artış ve erkeklerdeki şiddetin cezasız kalacağına olan inancın verdiği pişkinlik ve güveni, sosyal medyada paylaşılan kamera görüntülerindeki söylemlerde ya da ifşa mesajlarındaki tehdit cümlelerinde gözlemlemek mümkün. 

Üstelik ailenin ön plana çıkarılarak, kadının geri planda bırakılması ve LGBTİ+’ların yok sayılması da şiddetin küçümsendiğinin, göz ardı edildiğinin, umursanmadığının bir kanıtı. Kadınlar ve LGBTİ+’lar devlet eliyle yalnızlaştırıldı. 

Fakat tabii ki umut tükenmedi. Kadın örgütlerinin, LGBTİ+’ların ve kadınların her isyanda dile getirdiği gibi, İstanbul Sözleşmesi’nden kimse vazgeçmiş değil. Şiddete karşı var olan bu cezasızlık, bu görmezden gelme ve bu yok sayma asla kabul edilemez. Hukuksuzluğun, haksızlığın, adaletsizliğin değil, hak arayışlarının, eşitliğin, adaletin, özgürlüğün, sokakların sesinin yükseldiği bir dünya istiyoruz. Sesimizi özgürce çıkarabildiğimiz bir dünya istiyoruz. Mücadelenin sesinin susturulamadığı bir dünya istiyoruz.

Dila Ak

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol