ABD’de kongre binasına yapılan saldırı sadece bir başlangıçtı

17.06.2022 - 10:15
Alex Callinicos
Haberi paylaş

Donald Trump'ın aşırı sağcı gruplarla yürüttüğü ilişki, Ocak 2021’de yaşanan Kongre saldırısına ilişkin soruşturmada açığa serildi.

6 Ocak 2021'de Washington'da aşırı sağcıların gerçekleştirdiği Kongre saldırısına ilişkin soruşturma alışkın olduğumuzun bile ötesine geçen bir gösteriye dönüştü. 

Soruşturmalar, demokratların kontrolündeki Temsilciler Meclisi tarafından yürütülüyor. Kongre'nin her iki kanadındaki Cumhuriyetçi liderler iş birliği yapmayı reddedip Senato'nun katılımını engelledi. Şimdi soruşturmaya yalnızca birkaç Cumhuriyetçi temsilci dahil oluyor –George W. Bush'un başkan yardımcısının kızı olan Liz Cheney de onlar arasında. 

Kongre’de gerçekleştirilen soruşturmalar genellikle kartlarını oraya oynayan kişilerin kendi kariyerlerini parlatma fırsatları olarak kullanılır, ancak bu seferki muhtemelen Cheney'nin kariyerini bitiren hamle olacak.

Amacı, cezai suçlamalara zemin hazırlayarak Donald Trump'ın canına okumaktı. Cheney, Trump için "kendi kitlesine seslendi, hepsini bir araya getirdi ve bu saldırının gerçekleşmesine yol açacak fitili ateşledi" diyor. Buradan bir sonuç alamasalar bile nihayetinde soruşturmayı kullanıp, eski büyükelçi Norman Eisen'ın dile getirdiği şekliyle, “sandıkta bir fark yaratmayı” amaçlıyorlar; “2022 ve 2024 seçimlerinin, ülkemizin demokrasi yolunda mı yoksa Trump saçmalığına doğru mu ilerlemesini istediğimiz konusunda bir referandum olacağını göstermeleri gerekiyordu.” 

Geçtiğimiz Perşembe günü gerçekleştirilen ilk duruşmada sunulan kanıtlar gerçekten sarsıcıydı. En tesirlisi de, 6 Ocak günü güvenlik ve polis kameralarından alınan tüm görüntüler de dahil olmak üzere, elde edilebilmiş her bir görüntüyü bir araya getirdikleri bir filmdi. İki aşırı sağ örgütün, yani Oath Keepers (Yemin Muhafızları) ve Proud Boys'un (Gururlu Çocuklar) Kongre’ye eşgüdümlü bir saldırı düzenlemek için paramiliter birlikleri kullandıklarını gösteriyordu. Her iki grubun liderlerinin olay öncesinde bir otoparkta buluştuğunu gösteren görüntüler de mevcuttu. Film ayrıca, sokaktaki faşistlerin, Trump'ın o günlerde gerçekleştirdiği “Stop the Steal” (Hırsızlığı Durdurun) mitingindeki konuşmasıyla harekete geçtiklerini gösteriyor – özellikle de başkan yardımcısı Mike Pence'e defaatle yöneltmiş olduğu taleplerini slogan haline getirdikleri düşünülürse.

Pence, Joe Biden'ın kazandığı Kasım 2020 seçimlerinin sonuçlarını onaylamak için Kongre binasında yürütülmekte olan olağanüstü oturumun başkanlığını üstleniyordu. Trump ise Pence'in bu süreci durdurup kendisinin başkan olarak devam etmesi yönünde onay vermesini talep etti. 

Aşırı sağın köşe yazarlarının da örgütlü bir şekilde, sayıca az ve örgütsüz durumda olan polis üzerinde baskı yaratmaya çalıştıklarını görüyoruz. Ancak içeride neler olup bittiğini pek göremiyoruz. Belki de, giriştikleri bu işi başaracak olurlarsa ne yapacaklarını bile bilemeyen şaşkın kalabalığın ilk yönelimi doğruydu. Belki de gerçekten Trump’ın ummuş olduğu gibi, Pence'in bu istila karşısında geri adım atmasını bekliyorlardı.

Fakat bunun yerine, faşistlerin Kongre’ye girmesine izin veren ABD ulusal güvenlik güçleri bir noktada duruma müdahale etmeye karar verdi. Kongre’deki oturumu sonlandırıp salonu boşalttılar ve Pence'i, senatörleri, temsilcileri korumaya başladılar. Ve bürokratik bocalamalar sonlanınca da Kongre binasını işgalcilerden temizlemeye giriştiler. 

O günün ilerleyen saatlerinde yeniden toplanan Kongre, Biden'ın zaferini onayladı. Ulusal güvenlik aygıtının en alt kademelerinde Trump ve faşistler arasında nasıl bir suç ortaklığı kurulmuş olursa olsun, neticede tepede bunun bir karşılığı olmadığı da anlaşılıyor. 

Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Trump'ın konuşmasını izlerken subaylarına "Bu bir Reichstag anıdır; Führer'in müjdesidir," diyor. 

Ancak, gerçekte neler yaşandığına dair net bir tablo sunuyor olsa da 6 Ocak duruşmalarının Trump'ı bitirmesi pek mümkün görünmüyor. Cumhuriyetçilerin duruşmayı resmen boykot ediyor oluşları da, onun parti üzerindeki muazzam etkisinin henüz sonlanmadığı gerçeğini yansıtıyor. 

Gururlu Çocuklar ve Yemin Muhafızları’nın liderleri isyana tahrikle suçlandı, lakin örgütleri Cumhuriyetçiler kanadının üslerinde hâlâ aktif bir rol oynuyor. Cheney ise şimdi kendi eyaleti olan Wyoming'de zorlu bir seçim kampanyasına atılmış durumda.

Washington Post, “Wyoming'in Cumhuriyetçi Partisi zaman içinde, kendilerini Cumhuriyetçilerden bile daha iyi birer Trump destekçisi olarak tanımlayan muhafazakarlar tarafından kuşatıldı,” diyor; üstelik şimdi onlara “saldırılar sırasında Kongre’nin Batı Cephesinde elinde telsizle durmakta olan Yemin Muhafızları üyesi Frank Eathorne başkanlık ediyor." 

Eski bir Cumhuriyetçi yetkili olan Joe McGinley'e göre, “Yaşananlar, birkaç yıl boyunca sürdürülmüş planların sonucuydu, çok iyi organize edilmiş ve tamamıyla bu işe adanmış kişiler tarafından gerçekleştirilmişti. Önce ilçe partilerini, sonra eyalet partilerini, ardından da yasama organını ve diğer tüm seçilmiş pozisyonları ele geçirmek gibi uzun vadeli bir hedefleri vardı.” 

Açıkça görülüyor ki 6 Ocak, aşırı sağın gerçekleştireceği saldırıların başlangıcıymış sadece. 

Oyunları henüz sonlanmış değil.

Alex Callinicos

Socialist Worker’dan çeviren Tuna Emren

Bültene kayıt ol