Eğitim haktır

28.03.2021 - 13:12
Şafak Ayhan
Haberi paylaş

Umutsuzluk suskunlaşmanın, dünyayı yadsımanın ve dünyadan kaçışın bir biçimidir.

Paulo Freire

Gün geçmiyor ki 'yok artık' demediğimiz bir gelişme yaşanmasın. Lebalep kongre görüntülerini "yatay kamera çekimlerine" bağlayanlardan, gökkuşağı bayrağı taşımayı suç olarak kabul ettirmek isteyenlere, insan aklıyla dalga geçmenin bir başka boyutunu yaşıyoruz. 

Bu 'yok artık'lardan birisi de Eğitim Bakanı  Ziya Selçuk’a ait. Selçuk, adeta insanların iyi kötü var olan eğitim hakkını yok sayabilecek bir açıklama yaptı: "Salgın bitse de uzaktan eğitim artık kalıcı olacak."

Uzaktan eğitimin Türkiye koşullarında yarattığı fırsat eşitsizliği bir yıldır herkesin gündeminde. İktidar çevreleri bunu görmezden gelse de artık mızrak çuvala sığmıyor. Uzaktan eğitime verilen önemde yine iktidarın rakamlarında gizli. Ülkede 18 milyon öğrenci var, Bakanlığın uzaktan eğitim için dağıttığı tablet sayısı sadece 500 bin.

Uzaktan eğitimin artıları ve özellikle Türkiye’deki eksilerinden uzun uzadığı bu yazıda bahsetmeyeceğim. Önceki yazılarda bu konuyu ayrıntılı eleştirmiştim. 

Bakanın sözleri hiç de masum değil. MEB’in her kritik dönemeçte yaptığı stratejik hatalar ortada. Bakanlık aslında aklından geçenleri bir şekilde söyleyerek seçmenlerin nabzını yokluyor. Bir tepki gelir mi diye havayı kokladığı birçok skandal niteliğinde açıklama var. 

Gelen tepkilerin büyüklüğüne göre MEB’in ilk açıklamasını ertesi gün değiştirip, 'dün öyle demek istemedim'e çeviriyor. 'Salgın bitse uzaktan eğitim' devam açıklamasına gelen gösterilen tepkiler, ertesi gün yeni bir açıklama yapmalarına neden oldu. Bakan Selçuk, bu kez "Öğretmenlerimizin her bir öğrencimizin gözlerine bakarak derse başladığı yüz yüze eğitim esastır, bugün olduğu gibi gelecekte de vazgeçilmezimizdir" diye konuştu

Büyük eşitsizlik

'Uzaktan eğitim devam edecek' sözleri avantajlı gruplar yani parası olan kesim için mi? Pandemi sürecinde yaşanıyor olduğu gibi, eşitsizlik kalıcı hale mi gelecek? Bir cümleden bunları çıkartmak aşırı olur. Fakat yaşanan gelişmeler,  sürecin oraya doğru evirilebileceğini gösteriyor. 

2021 yıl bütçesinde MEB’ e ayrılan paydan, personel maaşlarını ödedikten sonra geride pek bir şey kalmıyor. MEB kalan parayı da sermayeye aktarmaktan geri durmuyor. Özel okulda okuyan her öğrenci için , özel okul patronlarına destek adı altında binlerce lira para aktarıyor. Devlet okulunda okuyan öğrenciye bir lira ödenek bile göndermeyen, uzaktan eğitimi kutsayarak yüz yüze eğitim için hiçbir şey yapmayan MEB, eğitimi kazanç kapısı olarak gören patronların kurtarıcısı durumunda. 

Devlet okulları Bakanlık için adeta bir yük. Okulda öğrenciler ve öğretmenler olmasa okulu çok iyi yönetirim diyen bir okul müdürü psikolojisine girmiş durumdalar! 

İnternet alt yapısı olmayan binlerce okul varken Bakanın 'EBA ’ya erişimde yüzde 77 oranına sahibiz, Online eğitimde dünya ikincisiyiz' gibi açıklamaların yanında "birçok okulun alt yapısı uzaktan eğitime uygun" denilmesi de yukarıdakilerin aşağıdakilerden ne kadar haberdar olduğunu gösteriyor. Türkiye’de şu koşullarda uzaktan eğitim kocaman bir hiçtir. Öğretmeninden öğrencisine, bu koşullarda uzaktan eğitim taraftarı olanların sayısının oldukça az olduğunu sendikaların yaptıkları saha araştırmalarından görebiliyoruz. 

Eğitim - öğretimin yüz yüze olması, okulun eğitim misyonu vasfının dışında oldukça büyük sosyalleşme alanlarının oluşması demektir. Okul, öğrencilerin hangi sebepten olursa olsun bir araya geldiği, sorunlarını birlikte çözmeye çalıştığı, dayanışma ve kolektif hareket edebilme bilincinin oluşmaya başladığı, farklılıkların, eşitsizliklerin ortaya konulduğu, farklı öğretmen ve farklı toplumsal kesimlerden öğrenci arkadaşlarıyla bir araya gelindiği yaşam alanlarıdır. 

Bir çocuk okula çok farklı amaçlarla gelir ama yine de gelir sever okulu; Aşık olduğu kişiyi görmek için gelir, arkadaşlarıyla birlikte zaman geçirmek için gelir, tarladan işten güçten adeta kaçmak kurtulmak için gelir, fikir sanıcısı çekiyordur gelir, farklı gördüğü sevdiği, konuşmak sohbet etmek istediği öğretmenini görmek istediği için gelir, akşama kadar futbol oynamak için gelir, kantindeki pahalılığı protesto etmek için gelir, öğle yemeğinde okulda çıkan yemeği yemek için gelir ama bir şekilde gelir. Yüz yüze eğitimin yerine uzaktan eğitimi düşünmek ve bunu kalıcı hale getirmeye çalışmak insanın en temel haklarından biri olan eğitim hakkını elinden almaktır.

Ne kadar az öğrenci ve öğretmen o kadar rahat!

Galiba şöyle düşünüyorlar, uzaktan eğitimi kalıcı hale getirirsek:

- Öğretmen ataması yapmaya gerek yok. Çünkü sınıf mevcutlarının kalabalık olması, yeni dersliklerin açılması ve ortaya çıkacak olan öğretmen ihtiyacı gibi bakanlığa göre büyük sorunlar ortadan kalkıyor. Online eğitimde onlarca öğrenci aynı anda bir araya gelebiliyor.

- Her okulun ısınma, temizlik, taşımalı okullarda öğle yemeği ve servis ücretleri gibi masraflar ortadan kalkmış oluyor. İddialara göre MEB, okulların elektrik, su ve internet gibi faturalarını artık kendi bütçelerinden yani okul aile birliklerinden karşılanması için bir hazırlık içerisinde.

Neoliberal eğitim sektörü 

Eleştirel pedagojinin kurucu teorisyenlerinden birisi olan Henry Giroux şöyle diyor:

“Neoliberalizm mevcut tarihi sürecin en tehlikeli ideolojisi haline gelmiştir. Kamusal olan her şeye saldırmakta ve demokratik değerler ile piyasa köktenciliği arasındaki temel çelişkiyi sabote etmekle kalmayıp kişisel kaygılarla kamusal sorunların örtüşmesini sağlayacak herhangi bir dilin oluşmasını engelleyerek politik temsil olasılığını da zayıflatmaktadır.” 

Özel okulların devlet desteğiyle gittikçe sayısının artması, pandemi koşulları kapsamında geçici olarak başlayan ve milyonlarca öğrencinin hâlâ ulaşamadığı online eğitim sürecinde yaşanan eşitsizliklerin görmezden gelinmesi eğitim alanının ticarileştirilmesinin, bir sosyal hak ve hizmet olan eğitimin bir meta haline getirilmesinin sonuçlarıdır. 

Okulların şirketleştirilmesi, şirket ve taşeronların ellerine bırakılması, devlet okullarını birer yük, öğrencileri de masraf olarak gören bu anlayış, parasız ve anadilinde verilmesi gereken eğitim öğretim ilişkilerinin oldukça uzağında.

Anadilinde ve parasız eğitim en temel insan haklarından biridir. Bu hakkımızı güncel Neoliberal politikalara ve mevcut iktidarların kâr hırsına teslim etmeyeceğiz.

Şafak Ayhan 

Bültene kayıt ol