İki muhalefet tarzı

24.03.2021 - 10:20
Roni Margulies
Haberi paylaş

İstanbul Sözleşmesi, HDP kapatma davası, Gergerlioğlu, Boğaziçi Üniversitesi, Merkez Bankası... Osman Can’ın “Ülkenin üzerinden buldozerle geçiliyor adeta” diyen tweet’i belli ki nüfusun yarısının hissiyatını yansıtıyor.

Aynı hissiyat klasik muhalif olmayan, en azından geçmişte AKP’ye yakın olan bir kesimde de var. Örneğin 2007-11 yıllarında AKP milletvekilliği yapan, öncesinde Yeni Şafak, sonrasında Star ve Akşam gazetelerinde çalışan Mehmet Ocaktan Karar gazetesinde bugünkü köşe yazısında şöyle yazıyor:

“AK Parti artık bir an olsun pedal çevirmeyi bırakamaz, bıraktığında düşmesi kaçınılmazdır... AK Parti’ye iyi niyetle ‘Bakın bu anlayışla yolunuza devam ederseniz hep birlikte felakete doğru gidiyoruz’ çağrısında bulunmanın artık hiçbir faydası yok.”

Sonra AKP’nin son dönemde yaptığı rezaletleri sıralıyor ve yazısını şöyle bitiriyor: “Eğer bütün bunlar AK Parti için bir anlam ifade etmiyorsa, yapılacak başka bir şey yok demektir.”

Aynı gazetede Taha Akyol ile yaptığı söyleşide Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) eski başkanı Birol Aydemir şöyle yakınıyor:

“Her alanda geriye gidiş var. Ekonomi alanında 80 öncesi yıllara doğru gidiyoruz. İnsan hakları alanında 90’lı yılların başına geri döndük. Türkiye artık özgür olmayan ülkeler kategorisinde. Demokrasi ve özgürlükler konusunda 167 ülke arasında 104’üncü sırada, sivil özgürlükler alanında ise çok daha kötü durumda.”

Ve yine Karar gazetesinde Yıldıray Oğur şu saptamayı yapıyor:

“Eski İslamcı ve ulusalcıların hayallerini kurduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz... Ama onların gençlik hayallerinin gerçeklemesi, Türkiye’yi güçlü, özgür ve zengin, bugünkü gençleri ise mutlu yapmaya yetmedi... Bir neslin hayali, çoğunluğu genç olan milyonların kâbusuna dönmüş durumda.”

Ve şöyle bitiriyor:

“Artık onları [yani bugün ülkeyi yönetenleri] sözle, ikna ile bu kelebek rüyasından uyandırmak mümkün değil.”

Uzun etmeyeyim, aynı gün Mustafa Karaalioğlu’nun yazısı da şöyle: “Demokratik görünüm, insan hakları, siyaset hakkı, ekonomide rasyonalite gibi bir ülkenin temel sermayelerinin hepsi birden erirken...”

AKP’ye birkaç yıldır “Yahu arkadaşlar, yapmayın, bakın işler kötüye gidiyor, biraz farklı davranın, ha gayret” demeye çalışanların, bu umutla çabalayanların bu hafta böylesine demoralize olması doğal. Buna şaşmıyorum.

Beni şaşırtan resmî muhalefetin hâli.

“Üzerinden buldozerle geçilen” memlekette şöyle düşünen bir muhalefet var: “Ağzımızı açmayalım, hiçbir şey yapmayalım, seçim zamanı geldiğinde Mansur Yavaş’la kazanırız.”

Ama farklı bir muhalefet de var. Haftalardır direnen Boğaziçi öğrencileri ve çalışanları, kadınların İstanbul Sözleşmesi için kitlesel direnişi, Diyarbakır Newroz’unda meydanları dolduran devasa kalabalıklar buldozere karşı nasıl direnmek gerektiğini gösteriyor.

Roni Margulies

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol