Trump’ı işçi sınıfı devirdi

12.11.2020 - 20:59
Faruk Sevim
Haberi paylaş

ABD seçimlerinde Trump kaybetti. ABD’de ve elbette tüm dünyada işçi sınıfının, emekçilerin, ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, baskı görenlerin ezici bir çoğunluğu Trump kaybettiği için sevindi. Çünkü Trump, dünyanın askeri, ekonomik olarak en güçlü ülkesinin yöneticisi olarak, dünyadaki diğer otoriter yöneticilerin, faşizm özlemcilerinin ilham kaynağı, en büyük destekçisiydi. Trump’ın kaybetmesine üzülen ülkelere bakıldığında bu rahatça anlaşılmaktadır. Türkiye’de bir grup “solcu”nun Trump’ın gidişine sevinenlere kızıyor olması, muhtemelen dünyada görülmeyen bir durumdur.

Trump’ın iktidarı kaybetmesinde en büyük pay ABD işçi sınıfının oldu. Pennsylvania, Michigan, Wisconsin gibi işçi sınıfının yoğun olduğu eyaletler, Trump’ın yenilmesinde en büyük paya sahiptir. Bu eyaletlerde Covid-19 ile birlikte 1 milyona yakın imalat sanayi çalışanı işini kaybetti. Bir önceki seçimde söz verdiği halde Trump, kayda değer sayıda fabrikanın yeniden üretime geçmesini sağlayamadı. İşçi sınıfı, bir önceki seçimde bu eyaletleri Trump’ın kazanmasını sağlamıştı, bu defa kaybettirdi. Bu eyaletlerin yanı sıra, Covid salgınından en fazla etkilenen eyaletler olan Arizona ve Georgia’da da bir önceki seçimde kazandığı halde bu seçimde Trump kaybetti. Tüm eyaletlerde, kentlerin ezici bir çoğunluğunda Trump’ın farklı yenilgiler alması, işçi sınıfının ve ezilenlerin Trump’a karşı güçlü bir cephe oluşturduklarının göstergesidir.

Amerika’da işçi hareketinin köklü bir geçmişi var. Bu hareket dünya işçi sınıfı için çok ciddi kazanımlar elde etti. ABD işçi sınıfı, uzun çalışma saatlerine ve ağır çalışma koşullarına karşı 19.yüzyılın sonundan itibaren çeşitli defalar ayaklandı, grevler, direnişler yaptı. 1 Mayıs İşçi Bayramını doğuran grevler, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün ortaya çıktığı grevler ABD’de gerçekleşti. Bugün yaklaşık 150 milyon işçinin çalıştığı ABD’de, işçilerin yüzde 10,6’sı (16 milyon) sendika üyesidir.

Ayrıca, Sivil Haklar Hareketi, kadın hareketi, ‘Wall Street’i İşgal Et’ hareketi, Göçmen ve çevre hareketleri, LGBTİ+ hareketi, ayrımcılık karşıtı hareketler ve ABD’de her zaman güçlü olan savaş karşıtı hareket, içinde işçi ve emekçilerin yoğun olarak yer aldığı önemli toplumsal hareketlerdir.

Toplumsal hareketlerin ırkçı, otoriter, faşist destekçisi Trump’a karşı yıllardır sürdürdükleri mücadeleler, ABD seçimlerinde bir kez daha başarıya ulaştı. Pandemi ve ekonomik krizle boğuşan yoksullar, dar gelirliler, emekliler, kadınlar Trump’ı devirdiler.

Trump iktidarının insanlara hatırlattıkları; Covid-19 salgınında 240 bin kişinin hayatını kaybetmesi, 9 milyon kişinin hastalanması, 20 milyonu aşkın insanın işini kaybetmesidir. Aynı dönemde Amerikan milyonerlerinin net serveti 1 trilyon dolar artarak nüfusun en alt katmanında yer alan 166 milyon Amerikalının servetinin yaklaşık iki katı olan 3,8 trilyon dolara yükseldi. Seçim sonuçları, yoksulların, pandemi mağdurlarının, eşitlik ve özgürlük isteyenlerin Trump’a ve onun yandaşlarına cevabıdır.

Bugün Amerikan halkı; sağlık sistemi, asgari ücret, parasız üniversite, iklim değişikliği, siyasetin finansmanı ve gelir adaletsizliği konularında beş yıl öncesine göre çok daha solcu bir bakış açısına sahip.

Sosyalist fikirlerin ve önerilerin toplumsal desteği yükselirken, kendini sosyalist fikirlere yakın hisseden gençlerin sayısı da her geçen gün artıyor.

Elbette ABD kendiliğinden yepyeni, eşitlikçi ve alternatif bir geleceğe doğru yol almayacak. İşçi sınıfı ve emekçileri harekete geçiren toplumsal hareketler ve onlara rehberlik eden liderlikler olmadığında, toplumların hızla faşist siyasetlere yönelebileceğini unutmamak gerekir.

Trump’ın gidişi; emekçiler, işçiler, ezilenler ve ayrımcılığa uğrayanların daha iyi bir dünyaya ulaşabilmesi açısından umut demektir.

ABD işçi sınıfının başarısı, dünya devrimi için çok önemli adım olacaktır.

Bültene kayıt ol