Yıllardır Suriyeli göçmenlerle ilgili asılsız haber ve dedikodular dur durak bilmiyor. Bu yalan haberler sıkça insan aklıyla alay edercesine gerçekleri çarpıtıyor ve ırkçılığın kitleleri gerçeklikten nasıl böylesine koparabildiğini düşündürüyor. Bu haberler doğrulanmaksızın çok kısa sürede geniş kitlelere yayılıyor. Bu durumu yalnız cahillikle, gerçeği araştırmamakla vb. açıklamak mümkün değil, zira bunlar kimi zaman ırkçı profesörler, siyasetçiler, “aydınlar” tarafından gayet bilinçli olarak yayılıyor. Asıl görevi olayların aslını araştırmak olan, bu iddiayla varlığını sürdüren haber siteleri, söz konusu göçmenler olunca sanki ellerinin altında araştırma araçları yokmuşçasına asılsız haberleri allayıp pullayarak okuyucuya sunuyor.
Zaten halihazırda geçim sıkıntısı çeken, emeği sömürülen okur ise bu yalan haberlerin etkisiyle yoksulluğunun sebebi olarak göçmenleri görmeye başlıyor. Ortada çok ciddi bir ekonomik kriz var, fakat bu ekonomik krizi yaratan göçmenler değil. Onlar da tıpkı diğer emekçiler gibi ekonomik krizin mağduru. Hatta göçmen işçiler çok daha güvencesiz şartlarda, çok daha düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Gelgelelim bu gerçeği görmek ırkçıların işine gelmiyor. Onlar, sömürenin burjuvazi değil de Suriyeli göçmenler; sömürülenin ise yalnızca Türkler olduğuna inanmak istiyorlar. Ya da kendileri inanmıyorsa da Türkiyeli işçilerin buna inanmasını bekliyorlar.
Endişe maskesinde ırkçılık
Geçtiğimiz günlerde Gökhan Özoğuz, Suriyelilerin “peynir ekmek gibi vatandaş yapıldığını” iddia ettiği bir tweet attı. Onun altına durumun hiç de böyle olmadığını açıklayan yüzlerce tweet atıldı. Fakat buna rağmen tweet olduğu gibi duruyor. Çünkü söz konusu göçmenler olduğunda haberin doğruluğunun ya da yanlışlığının hiçbir ehemmiyeti de kalmıyor, “Yalan da olsa alıcısı var,” denerek Suriyeli göçmenlerle ilgili yalanlar göz göre göre yayılıyor. Irkçılar, göçmenlerle ilgili yerleşmiş önyargılara öylesine güveniyor ki bu yalanlar için bir kanıt gösterme ihtiyacı bile duymuyorlar.
Bahsettiğimiz tweet’te dikkat çeken diğer noktalar ise “Suriyelilerin çeteleştiği” ve “çok fazla ürediği” gibi yine çok yaygın ırkçı argümanlar. Bir halkın doğası gereği saldırgan olduğunu varsaymak, onlara potansiyel suçlu gözüyle bakmak ırkçılıktır. Bu halk savaştan kaçıp başka bir ülkede geçinme, hayatta kalma mücadelesi verip ırkçı saldırılara maruz kalırken sanki tehlikeli yabani bir türden bahsedermişçesine “üreme sayılarını” gündeme getirmek yine ırkçılıktır. Gündeme gelmesi gereken şey Suriyeli göçmenlerin çocuk sahip olması değil; bu çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığı olmalıdır. Burjuvaziye devasa bir serveti çok görmeyip birçok ihtiyacı karşılanmayan göçmen çocuklara, suyu ve ekmeği çok görenler, temel insan haklarından bihaber ırkçılardır.
Geçtiğimiz yıl “Hepimiz Göçmeniz – Irkçılığa Hayır” kampanyası göçmenlerle ilgili yayılan asılsız haberlerin düzeltildiği bir video dizisi paylaşmıştı:
www.youtube.com/watch?v=uqwXXg7B0UI&t=7s
Bu bilgilerin paylaşılmasının üzerinden aylar geçti. Fakat maalesef göçmenlerle ilgili yalanlar, ırkçılık karşıtları tarafından ısrarla dile getirilen doğruları gölgede bırakacak kadar güçlü. Suriyeli göçmenlerle ilgili yalan haberlerin yayılma hızı ve etkisi düşünüldüğünde doğruları paylaşmanın ve yaymanın önemi de açık. Göçmenlerle ilgili gerçekleri paylaşarak, yukarıdan dayatılan ırkçılığa karşı emekçilerin birliğini savunarak göçmenlerle ilgili yalanlarla hep beraber mücadele edebiliriz. Göçmen düşmanlığı hem Suriyeli göçmenler için hem de emeği sömürülen Türkiyeli işçiler için çok büyük bir tehlike. Türkiyeli sosyalistler olarak ekonomik krizin, yoksulluğun ve diğer sorunlarımızın kaynağının göçmenler olduğu yalanını kabul etmemeli ve gerçek sorumlulara karşı göçmenlerle bir arada mücadele etmeliyiz.
Melike Işık