Öğrenciler deneme tahtası olarak kullanılamaz

11.05.2020 - 11:36
Melike Işık
Haberi paylaş

4 Mayıs 2020 tarihli Kabine Toplantısı‘nda, 15 Haziran 2020‘den itibaren üniversitelerin akademik takvime dönebileceğine karar verildi. YÖK, üniversitelerin akademik takvimleri konusunda kendi koşullarını dikkate alarak “öğrenci merkezli” bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini belirtti. Ardından kimi üniversiteler online sınav için altyapılarını geliştirmeye başlarken, kimi üniversiteler de sınavların 15 Haziran’dan itibaren fiziki olarak yapılacağını bildirdi.

Üstelik bu fiziki sınav kararı, salgının ortadan kalktığı yanılgısından ibaret değil. Selçuk Üniversitesi Rektörü Mustafa Şahin, virüsün önlenmesi için toplumun bir kesiminin virüse yakalanıp bağışıklık geliştirmesi gerektiğini söyledi ve fiziki sınav kararıyla beraber bu “toplumun bir kesiminin” üniversitedeki 95 bin öğrenci, akademik kadro, diğer çalışanlar ve tüm bu bireylerin aynı çatı altında yaşadığı insanlar olduğunu öğrenmiş olduk. Selçuk Üniversitesi öğrencileri alınan öngörüsüz kararın ardından imza kampanyası başlatarak kendi seslerini duyurmaya çalışıyor.

Şu an üniversitelerin büyük bir kısmında ise belirsizlik hâkim. Öğrenciler endişe ile sınav yöntemine ilişkin çıkacak kararı bekliyor. Oysa bu endişe hiç yaratılmadan, zaten stres ve zorluklar ile sürdürülen eğitim hayatına bir de fiziki sınav korkusu eklenmemeli, salgının bitmediğini dikkate alınarak karar alınmalıydı.

Öğrencilerin ve üniversite çalışanlarının hayatı, bir rektörün inisiyatifine bırakılamaz. Psikolojik, bedensel ya da akademik olarak başlıca öğrencileri etkileyecek olan eğitim ve sınav süreçlerinde öğrencilerin kararları esas alınmalıdır.

Fiziki sınavın bedelini kim ödeyecek?

Okulda eğitime ara verilmesinin ardından farklı şehirlerde okuyan birçok üniversite öğrencisi, ailesinin yanına döndü. Sınavların okulda yapılması demek; bu öğrencilerin, tıpkı sürecin başında olduğu gibi, şehirlerarası yolculuk yaparak virüsün yayılımını arttırması ve hem kendilerinin hem de diğer öğrencilerin, akademik personelin ve tüm üniversite çalışanlarının hayatını tehlikeye atması demek.

Bununla birlikte fiziki sınav, farklı bir şehirde okuyan öğrenciler için ciddi bir maddi yükü beraberinde getirecek. Örneğin özel yurdun ekonomik yükünden kurtulmak için yurdu boşaltarak ailesinin yanında yerleşen öğrencilerin final haftası ya da “final haftaları” (Çoğu üniversitede sınav mekanlarında fiziksel mesafeyi koruyabilecek ortamı oluşturmak için finallerin birkaç hafta sürmesi planlanıyor.) boyunca nerede, hangi imkanlarla kalacağı belirsiz. Özellikle aile bireyleri ya da kendisi işsiz kalmış, ücretsiz izne çıkarılmış öğrenciler için fiziki sınav konusu şimdiden çok ciddi bir stres kaynağı.

Eğitim hayatını daha da zorlaştıran bu belirsizlik bir an önce giderilmeli ve öğrencilerin akademik, sıhhi ve ekonomik kaygıları şimdiden arttıran, üstelik virüsün şehirlerarası yayılımına çanak tutacak olan fiziki sınav bir seçenek olmaktan çıkarılmalı. Aksi takdirde ne salgının önlenmesi ne de adil ve “öğrenci merkezli” bir değerlendirme mümkün olabilir.

Melike Işık

[email protected]

 

Bültene kayıt ol