Siyasi iktidar 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Gün’de “mercan seferberliği” ilan etti. O günden beri, Filiz Tekin, Sevgi Polat, Güleda Cankel, Ceren Özdemir, Leyla Boynukısa, Ceylan O., Gül E., Zehra Erdemir, Aslı Şahin, Didem M. öldürüldü. Topyekûn seferberlik adına ne yapıldı? Hiçbir şey. Mahkemeler Berfin Özek’in yüzüne asit atan Casim Ozan Çeltik’in “öldürme kastı olmadığına” kanaat getirdi, Şule Çet’in katiline “iyi hal” indirimi yaptı, kızına cinsel istismarda bulunan adamı tahliye etti. Bir savcı cinsel şiddete maruz kalan bir kadına “ben neden tecavüze uğramıyorum?” diye sordu. Nitelikli cinsel saldırıdan yargılanan Hasan Bilgili tutuksuzken, mahkeme önünde toplanan kadınlar gözaltına alındı. Kadıköy’deki ve Ankara’daki Las Tesis danslarına polis saldırdı, kadınlar gözaltına alındı.
Belli ki Aile Bakanı, İçişleri Bakanı’na seferberlikten bahsetmeyi unutmuş. 25 Kasım’da Taksim’deki eyleme polis müdahalesini “bu milletin ahlakını başkalaştırmak isteyen 50 LGBT'li polise saldırdı, polis de hafif gaz sıktı” diye açıklayan Soylu, daha sonra da Las Tesis dansını hedef aldı. “Dans eden kadınlar devlete tecavüzcü, polise tecavüzcü, hâkime tecavüzcü, katil derse biz neyi çözebiliriz? Diyor ki, 'Sistem bunu çözemez.' Peki sistem çözemez de ne çözer? Türkiye, kadına şiddet konusunda Avrupa Birliği'nin yasalarıyla başa baş gidiyor. Uzun zamandan beri bunu Türkiye yürütüyor" dedi. Belli ki Ayşe Tuba Aslan’ın 23 kez savcılığa başvurmasına rağmen koruma ve tedbir kararı alamayıp öldürüldüğünden, Tuğçe Ülkü Gürbüz’ü asansör boşluğuna iten Mustafa Kafes’in serbest bırakıldığından, çocuk cinayetinden hüküm giyen Özgür Arduç’un iki kez firar edip en son Ceren Özdemir’i öldürdüğünden de haberi yok! “Türkiye’nin kadına şiddet konusunda AB ile başa baş giden yasalarının” iptal edilmesi için bizzat kendi partisinin içinde ciddi kampanyalar yürütüldüğü, Cumhurbaşkanı’nın “İstanbul Sözleşmesi nas değildir” dediği, bazı gazeteler tarafından şiddetin ve tecavüzün sorumlusu olarak o yasaların gösterildiği gözünden kaçmış.
Şili’deki Las Tesis feminist kolektifinin dansı tüm dünya çapında kadınların şiddete, tacize, tecavüze ve erkek şiddetini önlemek konusunda kayıtsız kalan devlet kurumlarına karşı öfkesinin bir sembolü oldu. Dünyanın onlarca farklı meydanında kadınlar kitlesel olarak dans ediyor. Kadına şiddetin en acil sorunlardan biri olduğu, her gün birkaç kadının öldürüldüğü Türkiye, dans eden kadınlara polisin saldırdığı tek ülke. Tüm baskılara rağmen kadınlar İstanbul Beşiktaş’ta ve İzmir’de daha da büyük katılımla dans etti. Kadınlar Bakan’ın övündüğü yasaların devletin kurumları tarafından, gerektiği gibi uygulanmasını talep ediyor. 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi’ne dair kara propagandaya derhal son verilmeli, nafaka hakkı korunmalı. Bunlar kadına şiddeti nihai olarak durdurmak için yeterli değil ama önemli. Soylu’nun dediğinin aksine kadınlar “sistemin” çözebileceği şeylerin farkında, esas devletin kurumları kendi yasalarını uygulaması gerektiğinin farkında değil.
Meltem Oral
(Sosyalist İşçi)