İklim krizine karşı mücadelenin niceliği ve niteliği

21.10.2019 - 10:46
Şafak Ayhan
Haberi paylaş

"Devlet güvencesine sahip bir koruma olmadığında, kapitalist sistem hiçbir şekilde işleyemez."

Immanuel Wallerstein

Beklenilen tepkilerin gecikmemesi bizleri şaşırtmıyor. Peki bu tepkiler kime yönelik? Bu tepkiler , geçtiğimiz günlerde milyonlarca insanın sokaklara dökülmesini sağlayan, çok değil geçen yıl tek başına okulunun önünde iklim eylemi yapan Greta Thunberg’e ve onun gibi yerelde iklim grevlerini örgütleyenlere karşı başlayan karalama kampanyalarının tüm saçma argümanlarıyla devam edeceğini bizlere gösteren tepkiler. 

"Küresel oyunlar tertipleyen tezgâhtar dış güçlerden" "Soros’a, "ajanlığından" "maşa" oluşuna genç aktivist Greta her tür yalan dolanın hedefinde. Türkiye ölçeğinde olsa anlarız. Çünkü bu ülkede 'göçmen çocuklar, insanlar denizlerde boğularak ölüyor sınırları açın' dediğinizde , "bunları Avrupa’daki sermayedarlar fonluyor’’ diye yanıt veren, komplo teorileriyle beslenen, kendilerince ‘’derin siyasetlerin’’ hepsini çözmüş bir güruh var. 

Dünya’da da bu tarz komplo teorilerinin Greta Thunberg'i hedef almasının tek bir sebebi var o da "Siz isteseniz de istemeseniz de değişim geliyor" demesi. Hem de kimseden çekinmeden korkmadan, tüm sermayedarların ve onların en büyük destekçisi hükümetlerin yüzüne bunları söylemesi, bu ekibi oldukça tedirgin etti. Greta, "Eğer kısa zamanda gerekli tedbirler alınmazsa dünya hızla bir felakete sürükleniyor, çok kısa bir süre sonra içecek suyumuz, ekecek toprağımız, soluyacak havamız kalmayacak insanlık büyük yok oluşa sürükleniyor" diyor. Her şeyi gören çözen bilen ekip ‘’-bu kız ajan yahu, küreselcileri bunu parlatıyor ‘’demekten asla geri kalmıyor!

Ekoloji ve iklim hareketine olan bu muazzam duyarlılık çığ gibi büyüyor. Dünyanın her tarafında sokakların sesinden bu hareketin daha da büyüyeceğini görebiliyoruz. Ancak bu hareket popülist politikalardan da nasibini almıyor değil. Gün geçmiyor ki sosyal medya üzerinde açılmış ‘’….çevre dayanışması, iklim hareketi, çevre platformu’’ gibi isimlere sahip onlarca topluluk hesaplarına denk gelmeyelim. Bulunduğum bölgede kurulan çevre platformun genel amaçlarının yazıldığı metne baktığımda hükümet temsilcilerinden devlet yetkililerine, hatta fabrika sahibi bölgenin ‘’ileri’’ gelenlerine kadar bol bol fotoğrafların çekildiği, 'dostlar pazarda görsün' mantığının güdüldüğü ve ayrıca ‘’hiçbir siyasi partinin bayrağını taşımıyoruz, siyaset yapmadan çevremizi savunuyoruz ‘’gibi iklim hareketinin özünü asla kavrayamamış popülist kaygılar peşinde olan ekiplerin türediği bariz bir şekilde görülüyor. 

Bu hesapların yapılmasına neden olan, iklim krizine olan tepkilerin çığ gibi büyümesi tabi ki çok güzel. Ama şunu da belirtmek gerekiyor ki "antikapitalist olmayan bir iklim hareketi" asla başarıya ulaşamayacaktır.

Antikapitalist bayrağın mücadelenin en ön saflarında yer almasını ‘’istemeyen’’ bir iklim hareketi nasıl başarılı olabilir ki? Kapitalist sistemin yaratmış olduğu bu yıkımı, ancak ve ancak antikapitalist bir mücadele durdurabilir. 

Sorunun sistemin sorunu olduğunu, reformist politikaların asla çözüm getirmeyeceği, bilinmesi gereken en önemli iklim hareketi argümanlarıdır. Sermayedarların, egemenlerin temsilcilerinin olduğu bir iklim hareketi, kime karşı neyin protestosunu sokaklarda haykıracaktır? 

Sermayedarlar ve temsilcileri, göz boyama iklim kampanyalarını yukarıda örneklerini verdiğimiz popülist iklim hareketleri çevresinden geliştiriyor. Örneğin, insanlara "sokağa plastik atma, çöpünü ayrıştırarak at, daha az su tüket, daha az elektrik harca, devir tasarruf devri, sular azalıyor" diye kampanya yapanlar acaba dünyanın sonunu hızla getiren dev şirketlere de aynı şeyleri söylüyor mu? Yaratılan "çevreci" algısı, bunlara tek kelime edemediği için insanlara "gezegeni kurtarmak" ancak senin tüketiminde fikrini dayatıyor.

Bir insanın tüm yaşamı boyunca çevreye vereceği en üst seviyedeki zararı, fosil yakıtlarla üretim yapan bir şirket sadece bir günde veriyor. 

Plastik poşet kullanımını yasaklatan ve bunu ücretli hale getirerek emekçi sınıfa bir yük olarak dayatanlar, dev plastik fabrikalarının nehirleri, ovaları, ormanları yok ettiğini göremiyorlar mı? 

Her gün televizyonlarda onlarca dev şirketin reklamlarını izliyoruz. "Bizim ürünlerimizi satın alın ki doğayı kurtaralım", "Bu marka ürünü alarak gezegeni kurtarmamıza yardımcı olabilirsin" gibi akla mantığa sığmayan "çevreci" imaj, kâr hırsıyla yapılıyor. Zaten doğayı korumak, gezegeni kurtarmak derdinde olan bir şirket, bunu istese yapabilir. Benden neden ürününü satın almamı istiyor ki? Para ver ki gezegeni kurtaralım! 

Eğer bir destek verilecekse (maddi-manevi) o da şirketlere, sermayedarlara değil "antikapitalist bir iklim mücadelesini’’ örgütleyenlere verilmeli. Gezegen ancak antikapitalist temelde örgütlenen, kapitalist sistemi ve şirketleri yerle bir etmek isteyen, çevre/iklim hareketiyle kurtulabilir.

Bültene kayıt ol