“Sosyalizm mücadelesinde kitleler savaşmalıdır, kapitalizme karşı göğüs göğüse yalnızca kitleler çarpışmalıdır, her fabrikada, her proleter kendi patronuna karşı mücadele vermelidir.” (Rosa Luxemburg, Spartakistler Ne İstiyor?)
Sosyalizmin emekçi kitlelerin kendi eylemleriyle değil örgütlü azınlıklar tarafından kurulacağı fikri, işçi sınıfının gelişmediği koşullarda ortaya çıkmış eski bir görüş.
19. yüzyılda işçi hareketinin bağımsız bir mücadele yürüterek burjuva toplumuna karşı çözümün tek gerçekleştiricisi olduğunu ortaya koyması ile Marks, kitleleri hiçe sayan bu görüşle hesaplaşmıştı.
20. yüzyılın başında Polonyalı marksist Rosa Luxemburg, Marx’ın yeni sosyalist görüşünün merkezi önemine işaret etti. Rosa Luxemburg, Almanya’da mücadele ediyordu. İşçi sınıfının geniş kesimlerinden oy almayı başaran, tepeden tırnağa örgütlü Alman sosyal demokrat partisi, 1. Dünya Savaşı’nda mücadele ettikleri “kendi” egemen sınıfının yanında yer almıştı.
Ne kadar örgütlü, ne kadar eğitimli, bilinçli ve donanımlı olursa olsun, siyasi mücadeleyi kendi işi olarak görüp emekçi kitleleri sadece sendikal mücadele veren, partiye oy ve destek alacakları tali güç olarak kabul eden partiler asla sosyalizmi kuramaz.
Yeni toplum her bir işçinin kendi patronuna karşı mücadeleye atılması, bu kolektif mücadelede burjuva fikirlerden ve önyargılardan kurtulması, kendisiyle birlikte kapitalist toplumun ezdiği ve sömürdüğü herkesi kurtarmak için harekete ile kurulabilir. Rosa Luxemburg, işçilerin ücretlerine zam gibi ekonomik mücadelelerle sosyalizm mücadelesinin birbirine bağlı olduğunu düşünüyordu. Dünyada sayısız örnek işçilerin ekonomik mücadelelerinin, siyasi mücadeleye ve devrimlere dönüştüğünü gösterir.
Türkiye’de kendini sol olarak adlandıran bir çokları, çağrılarına uyup AKP’ye karşı hemen ayaklanmayan işçiler ve emekçileri “sürü” olarak adlandırıyor.
Soma’da katliamdan sonra oturma eylemi yapan madenciler, Ülker fabrikasında sendika hakkı için direnişe geçen işçiler, grevleri yasaklanan metal işçileri, Kayseri’de ayaklanan mobilya işçileri, Kütahya’da mücadele eden seramik işçileri Luxemburg’un işaret ettiği şeyi yapıyor.
Hepsi AKP’ye oy vermişti, şimdi “biz sürü değiliz” diyerek kendi patronlarına karşı mücadele ediyor. Bu mücadele onların AKP’den kopmalarına, devletle karşı karşıya gelmelerini, diğer ezilenlerin farkına varmalarına yol açıyor, açacak. Sosyalizm mücadelesi, kapitalizmin zincirlerinin dövüldüğü yerden yükselir.
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)