11-15 Mayıs tarihleri arasında İstanbul'da DSİP'in ev sahipliğinde gerçekleştirilen Marksizm 2016 toplantılarında, Alex Callinicos, marksizmin 21. yüzyılda dünyayı açıklayabilen bir teori olup olmadığı üzerine konuştu.
Marksizm, günümüz dünyasını açıklayıcı tek ideoloji. Dünya bugün tehditler karmaşası altında. Bir yanda Suriye ve Irak’ta savaş sürüyor, zaman zaman Türkiye’ye taşınıyor. Bir yandan 2008’de başlayan ekonomik kriz devam ediyor. Bir yandan da ciddi bir iklim krizi var. Korkunç şeyler oluyor, denizler yükseliyor, işsizlik artıyor, IŞİD var olmaya devam ediyor. Tüm bu tehditlerin şiddeti azalmıyor, artıyor. Bu tehditler bir yandan da bize sanki ilişikisizlermiş gibi sunuluyor. Bu Marks'ın fetişizm kavramına benzer. Haber programlarında önce borsa, sonra hava durumu anlatılır, sanki borsa da hava durumu gibi kontrol dışıdır. Oysa hem borsa kapitalizmin bir kurumudur, hem hava durumundan kapitalizm yaptıkları ile sorumludur, iklimi etkilemektedir.
Akademik dünyada bilimler ilgisiz olarak anlatılır, ayrı disiplinler vardır. Postmodernizm “dünya anlaşılamaz, kaos durumu var” der. Marks, sosyal dünyayı bir bütün olarak algılar. Marksizme göre dünyadaki tüm tehditlerin ve kaosun ortak paydası kapitalizmdir, Marks buna ekonomi politiğin eleştirisi der ve bütün olarak kapitalist dünyayı eleştirir. Marks dünyayı değiştirmek için anlamaya çalışır. Devrimler, mücadele ve savaş yolu ile ilerler.
Kapitalizmde iki temel çelişki vardır: Sermaye-emek çelişkisi ve kapitalistler arası çelişki. Kapitalist sınıf, düşman kardeşler çetesidir. Ortak çıkarları işçileri sömürmektir, ama aynı zamanda kapitalistler arası rekabet savaşlara kadar gider. Kapitalizm, rekabetçi birikim sistemidir. Yani el koyulan artı değer, asıl olarak birikime gider, sermayeye eklenir. Teknolojinin, üretim araçlarının sürekli gelişmesi, maliyetlerin sürekli düşürülmesi, yeni ürünlerin piyasaya sürülmesi gerekir,; yoksa kapitalistler rekabete dayanamaz ve iflas ederler. Ama bu rekabetçi sistem sürekli kriz üretir. Krizlerin özel nedeni brikim ve sermayenin işgücünden hızlı büyümesidir. İşgücü yavaş büyür, üretim süreci kontrol edilmezse kar oranları düşer, bu ise kapitalizm için başarısızlıktır.
Marks, Komünist Manifesto'da “kapitalizm hem özgürleştirici hem de yıkıcı bir sistemdir” der. Özgürleştirici yönü, kurumları yıkıp tekrar yaratmasıdır. Yeni teknolojiler üretir, yeni kentler kurar. Ama aynı zamanda yıkımlarla devam eder. Hem ekonomik kriz, hem çevresel yıkımlar olur. Son yıllarda Çin’de, Türkiye’de bu özelliklerini daha yakından görüyoruz. Kapitalizm insanlığın başına gelen en iyi ve en kötü şeydir.
Bugün kapitalizmin tarihsel krizlerinden birinin içinden geçiyoruz. Bu kriz sadece büyümede azalma değil, kapitalizmin karşılaştığı büyük bir sorun. Asıl problem kâr oranlarındaki düşüş. İkinci bir sorun, kontrolsüz büyüme sonucu ortaya çıkan iklim değişikliği. Bazıları Marks'ın çevreyle ilgilenmediğini söyler. Kapital 3. Cilt'te anlatır: “Kapitalizm insanın çevre ile ilişkisinde yarılma yaratır.” Tarımda kimyasal kullanılması üzerine yazmıştı. Bugün elbette çevresel yıkımla ilgili çok daha ağırlarını yaşıyoruz. Sebebi birikim. Üçüncü önemli konu savaşlar. Ortadoğu'da yoğun savaşlar sürüyor. Çünkü ABD rakiplerine göre güç kaybediyor, bunu engellemek için Ortadoğu’da kendini göstermek istiyor ama başarısız. ABD’nin bu tavrı Ortadoğu’da savaşları daha da artırdı. IŞİD’in elbette kendi mantığı var, ama onun yaptıkları ABD’nin bölgedeki varlığından ayrı düşünülemez.
Kısaca Marksizm'in ilgisiz gibi görünen olaylar arasındaki bağlantıları açıklama gücü vardır. Marks kapitalizm için “canlı çelişki” der. Yani kapitalizm sadece ekonomik mekanizmalardan oluşmaz, kapitalizmin yaşaması “canlı emek” sayesindedir. Kapitalizmin gelişmesini işçiler sağlar, onu durduracak olan da işçilerdir. İşçi sınıfı sadece fabrikalarda çalışan kişiler değildir, emeğini satan, satmazsa yaşamını sürdüremeyecek olan herkes işçidir. Bu husus yaptığımız işten, işyerinden bağımsızdır. Bugün İngiltere’de işçi sınıfının en önemli eylemini hekimler yapıyor. İki hafta sonra ben dahil tüm profesörler greve çıkacağız. Kapitalizm sadece sanayi şirketleri değil, Google, Apple çok büyüdü. Bunlar kapitalizmin yumuşak görünen tekel oluşturmuş şirketleri. Bugün mobil cihazların yüzde 80’i Google Android işletim sistemi kullanıyor. Yani teknoloji değişir, emek sermaye çelişkisi değişmez.
İşçi sınıfı gelecek komünist toplumun nüvesini içinde taşır. Bu toplumun temelinde dayanışma yatar. Özgürleştirme hususu da işçi sınıfı mücadelesi içinde vardır. Sosyalizm işçilerin başaracağı bir husustur, başkalarının onlara sunacağı bir lütuf değil. Tarihsel nedenlerle işçi sınıfının mücadeleye bağlantı gücü zayıfladı. Yapmamız gereken bu bağlantıyı sağlamlaştırmak. Bunun için örgüt gerekir. DSİP, SEK, SWP vs. bunları yapmaya çalışıyor.
Salondan katkılar:
- 1920’li yıllardan beri marksizmin krizinden bahsedilir. Ama günümüzde post modernizmin krizini, radikal demokrasinin krizini yaşıyoruz. Marksizmin açıklayıcı özelliğini burjuva medyası bile kabul ediyor. "Savaşı durdurmak için marksizmi bu işçi sınıfı ile kullanabilir miyiz?" diye soruluyor, eleştiriliyor. İşçi sınıfına güvenmeliyiz, işçi sınıfının başarabileceğine inanmalıyız.
- Marks için hayatın anlamı mücadele etmektir. Aslolan dünyayı değiştirmektir ama kurtarıcılara ihtiyacımız yoktur. Marks, "eğiticiler kendilerini eğitmeli" der. Türkiye’de sola milliyetçilik egemen. Ermeni soykırımı anmalarını basan, Kürt halkının mücadelesini aşağılayan ama adı sol, sosyalist, komünist olan gruplar var. Öncüler olarak işçilerin mücadelesine destek vermeli, işçilerin egemen sınıfın fikirlerinden kurtulması için çalışmalıyız.
Alex Callinicos:
Marksizm 1890’lardan itibaren çeşitli krizler yaşadı, krizlerin sebebi gidilecek yön için oldu. 1.Dünya Savaşı başında çok büyük bir kriz yaşandı, bazı Marksist partiler savaş konusunda kendi burjuva hükümetlerini destekledi, bazıları savaşa karşı çıktı. 1970’lerin başında da bir kriz yaşandı.
Geçtiğimiz yıllar içinde marksizme entelektüel düzeyde artan bir güven var, çünkü neoliberalizmi anlamak isteyenler marksizme başvuruyor, Marks tarihte en çok alıntı yapılan yazar durumunda. Ama marksizme siyasi güvende artış yok. Marksizm 19. yy.dakine benzer bir tuzağın içinde. O yıllarda bilim indirgemeci, rakamlara önem veren bir anlayışta idi. Engels, Doğanın Diyalektiği kitabını dönemin bilimini yetersiz bulduğu için yazdı. Ve bu kitapta ancak günümüzde varılan kaos teorisini anlattı, kaos teorisi Marks’ta da vardır. Marksizm 19.yy.da bilimin dar bakışına hapsolmamıştı, bunu aşmıştı.
Krizler sonrası kapitalizm devlete yaklaştı, 2008’de Keynes’i yeniden keşfetti. Merkez Bankası başkanlarının ekonomi yönetimlerinde etkisi arttı. MB’larının faiz politikaları, krizin sürdüğünün önemli bir göstergesi. Kapitalizm kamu tarafından kontrol ediliyor, Çin bunun en önemli örneği, T. Erdoğan da Çin gibi ekonomide belirleyici olmak istiyor olabilir. Ama devlet kapitalizmine dönüş mümkün görünmüyor, çünkü kapitalizmin küresel entegrasyonu çok arttı.
Marksizmin sorunu teoride değil, örgütlerde. Örgütlerin iki sorunu var, birincisi kötü siyaset, stalinist örgütlerin varlığı. İkincisi ise örgütlerin marjinal olması. Gerçek dünyada etkili olamayan örgütlerde hizipçilik çoğalıyor. Marjinalliğin bir nedeni de kitlesel işçi hareketlerinin geriliği. Marks için mücadele temel ama işçi mücadelesi temel. İşçi sınıfının mücadelesi zayıf olunca fikirlerin geçerliliğini göstermekte zorlanıyoruz. Kitlesel işçi hareketinin ne zaman olacağını bilemeyiz, ama eninde sonunda olacağını biliyoruz. Marksizmi bir araştırma aracı değil, değiştirme aracı olarak ele almalıyız.
Marksizm hem bugünü hem de geçmişi ve geleceği anlatır. Gerçek peygamberler geleceği şekillendirenlerdir. Örgütlü olarak bugüne müdahale etmeli, geleceği şekillendirmeliyiz.
Video: Berkay Bağcı
Notlar: Faruk Sevim