Rusya’da 1917 yılının Şubat ayında Çarlık rejimi işçilerin yaklaşık bir haftalık mücadelesinin sonunda yıkılmış, işçi sınıfının ordu içindeki askerleri devrime kazanabilmesi sayesinde Rusya tüm dünya ezilenlerine ilham veren bir özgürlük döneminin kapısını aralamıştı. Şubat devriminin belirleyici öğesi, Sovyet’ti.
Gerçekten de grevi örgütlemek, diğer grevlerle bağlantı kurmak ve ulusal çapta bir grev liderliği inşa etmek için örgütlenen grev komitelerinden, bir ayaklanma organı, işçi sınıfının kitlesel hareketinin koordinatörü doğmuştu. Bu kadar da değildi. Sovyet, aynı zamanda, mevcut devlet aygıtının yerine geçecek olan işçi devletinin ilk haliydi de.
Çarlık, kısa sürede devrilmiş olsa da, “şimdi hangi adımı atmak gerektiği” konusunda işçi sınıfının en geniş kesimleri arasında devrimci bir yönelimde uzlaşma sağlanmış değildi. Çarlık rejiminin yerine hızla Geçici Hükümet kuruldu. Şubat devrimi, açlığa, yoksulluğa, adaletsizliğe ve milyonlarca insanın ölümüne neden olan savaşa yönelik tepkilerin yığınsallığının üzerinden, Rus işçilerinin başka bir çıkış yolu arayacak mücadele olgunluğuna erişmiş olmasının ürünü olsa da işçi sınıfı bütün iktidarı kendi ellerinde toparlayacak cesareti bulamamıştı. Hareket içinde reformist liderlikler, Geçici Hükümet’le uzlaşmanın hayati olduğunu, Sovyet’in ise hükümetle teknik bir işbölümü temelinde uyumla çalışması gerektiğini, hükümetin devrimin taleplerine sırtını dönmediği sürece desteklenmesi gerektiğini iddia ediyorlardı. Bu sadece reformist liderliklerin değil, Rusya’da devrimci mücadelenin içinde derin kökleri olan Bolşeviklerin de tutumuydu.
“Eski bolşevikler” Lenin’e karşı
Şubat devrimi işçilerin savaşa son verilmesi isteğinin ürünüydü. Geçici Hükümet, savaşa derhal son vermedi. Bu yönde hiçbir eğilime sahip değildi. Ama devrimden sonra sürgünden dönen ve Bolşeviklerin gazetesinin başına geçen Stalin ve arkadaşları da savaş konusunda benzer tutuma sahiplerdi.
Geçici Hükümet’in desteklenmesi ve savaşa hemen son verilmemesi konularında Bolşevik Partisi’nin liderliği sağ bir çizgi izliyordu. 28 Mart’ta partinin konferansında Stalin Geçici Hükümet üzerine raporunda şöyle diyordu: “İşçi ve Asker Vekilleri Sovyeti ayaklanan halkın devrimci lideridir; Geçici Hükümet üzerinde bir kontrol organıdır. Diğer yandan, Geçici Hükümet, devrimci halkın kazanımlarının pekiştirici organı olma rolünü üstlenmiştir.”
Bu konferans savaş konusunda hiçbir karar almamış ama sağcı ve milliyetçi görüşler, devrimci ve süslü lafların arkasına gizlenerek ifade edilmişti. Sağ bolşevik delegelerden birisi, “Devrimci demokratik Rusya ne bir santim yabancı toprağı, ne de bir kuruşluk yabancı mülk arayışı içindedir. Ancak bizden de ne bir santim toprak parçası, ne de bir kuruşluk mülk alınabilir... Barışa ulaşılmadığı sürece bütünüyle silahlanmış olarak kalmalıyız (...) Devrimci ordu güçlü ve fethedilemez olmalı.”
Konferans Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı günlerde Lenin ve arkadaşlarının çizdiği yol haritasından, bu politik keskinliğe sahip devrimci yenilgicilik hedefinden sağa doğru çubuğu bükmek anlamına geliyordu.
Bolşevikler, ortalamacı, Rusya’da mevcut siyasi güçlerin hemen hepsinin üzerinde anlaştığı politik çizgide ısrar ederken, kendilerini, Lenin’in 1905 yılında olgunlaştırdığı Rusya’da devrimin birinci aşamasının işçi sınıfı ve köylülüğün demokratik diktatörlüğü biçimini alacağı yönündeki görüşüne yaslıyorlardı. Özetle, Rus devriminin bir burjuva devrimi olacağı ve “devrimin bir yandan kapitalizmin üretici güçleriyle, diğer yandan ise çarlık, toprak sahipleri ve feodalizmin diğer kalıntıları arasındaki çatışmadan” doğacağını düşünüyorlardı.
Böyle olmadı!
Şubat devrimi köylülerin ve askerlerin desteğini alan işçi sınıfı tarafından gerçekleştirildi ama iktidar burjuva sınıfına teslim edildi. Bu durum, Lenin’in “eski bolşevik” görüş dediği analizin değiştirilmesine ve gerçekliğin zenginliğine ve karmaşıklığına uygun bir yeni teorinin ve buna uygun politikanın belirlenmesine yol açmak zorundaydı. Bu değişiklik yaşanmadan, Şubat devrimini gerçekleştiren ama değişimin sona ermesinden, savaşın devam etmesinden ve köklü bir işçi devriminin sonucunda iktidarın burjuvalar tarafından merkezileştirilmesinden rahatsız olan işçilerin öncülerinin, Şubat’tan çok daha etkin, çok daha yaygın, çok daha büyük ve eski dünyayı arkada bırakmaya sağlayacak yeni bir devrimci atılım için toparlanması çok zor olacaktı.
“Parlamenter değil sovyet demokrasisi”
Lenin Rusya’ya döner dönmez, bir ay önce yolladığı ama sadece birisi yayınlanan beş mektubunda anlattığı politikaları çok daha özlü bir şekilde anlatmaya başladı ve bolşevikler hummalı bir tartışmaya girdiler. Lenin başlangıçta tek bir parti üyesi tarafından bile desteklenmese de, bir ay içinde bolşevikleri Nisan Tezleri adıyla anılan yeni programa kazanmayı başarabildi.
Nisan Tezleri, burjuva hükümetle işçi hükümetinin aynı anda barış içinde bir arada yaşamasının imkansız olduğunu, Geçici Hükümet’in savaşı sürdürme tutumunun tesadüf olmadığını ve iktidarın hemen işçi ve asker sovyetlerine geçmesi gerektiğini anlatan uzlaşmaz bir politik hattı. Lenin’in, 12 sene önce yazılmış tezleri değil işçi kitlelerinin güncel mücadelelerinin derslerini özümsemenin önemli olduğunu ve devrimin ihtiyaçlarına yanıt vermek için, bolşevik geleneğin devrimci kabuğunu bir yana bırakıp devrimci özünü korumanın gerekli olduğunu anlatarak bütün partiyi çok kısa bir sürede ikna etmeyi başarmasının nedeni, liderliğin dışında Şubat devrimine aktif olarak katılan öncü işçiler arasında Lenin’in Geçici Hükümet ve savaş konusunda savunduklarını hemen hemen aynı kelimelerle savunan işçi gruplarının olmasıydı.
Lenin’in Rusya’ya dönmesinin ardından bolşeviklerin içinde yaşanan tartışmanın sertliği, başka bir gerçeğe daha işaret ediyor. Ne kadar yanlış eğilimlere de sahip olsalar, zaman zaman sağa savrulan politikalar da izleseler, mücadele dolu günler, aylar ve yıllar içinde şekillenen ve işçi sınıfının hergünkü eyleminin içinde yer edinmeye çalışan bir devrimci partinin varlığı yaşamsal bir öneme sahip. Troçki, Lenin Rusya’ya dönmeden önce bolşeviklerin yaşadığı kafa karışıklığını şöyle yorumluyor: “Raporları okurken... sık sık şaşkınlığa düşmemek elde değil: Bu delegelerin temsil ettiği bir partinin bundan yalnızca yedi ay kadar sonra demir bir pençeyle iktidarı ele geçirmesi nasıl mümkün olabilir?”
Azınlıkta kalmayı, hatta zaman zaman dalga geçilmesini önemsemeyen Lenin, bolşevik liderliği görüşlerine kazandı. Bu görüşler, Şubat devrimini gerçekleştiren işçilerin özlemlerinin de ifadesiydi aynı zamanda. Parti, bir bütün olarak yeni dönemin ihtiyaçlarına uygun bir politik hatta oturunca, Mayıs ayından Ekim ayına kadar yaşanan hızlı, çalkantılı ve sert dönemde işçi kitlelerinin aşağıdan eylemine önderlik etti, öncü işçileri birliğini sağladı ve öncü işçilerin sınıfın geri kalanını yönlendirme yeteneği kazanmasında belirleyici oldu.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)