Milliyetçilerle enternasyonalistler arasındaki ayrım: Paramaz ve yoldaşlarını anıyoruz

26.06.2024 - 08:20
Haberi paylaş

Son dönemde sosyalist solda gözüken bazıları her 24 Nisan’da Ermeni Soykırımı kurbanları anan devrimcileri, sosyalizm mücadelesine zarar vermekle suçluyor.

Osmanlı Ermenilerini katleden İttihatçı çetelere ilericilik atfediyor.

Onlara göre bu işçi sınıfının dışında yer alan bir “kimlik meselesi.” Kimlik meselesi dedikleri ezme ve ezilme ilişkileri dışında bir “sınıf kimliğinin” var olduğu iddiası.

Bunlar elbette ki yeni fikirler değil. Fakat bir yandan “yerli-milli” denilen ideolojik dayatma ve sansür mekanizmasının başkanlık rejiminde yeniden devreye girişi diğer yandan “kızıl elmacı” ulusalcı-faşist ittifakının kazandığı mevzilerle cesaret bulup yeniden türeyebildiler.

Bu yazıda bir tarihsel anmaya atıf bulunup, ulus-devletin kuruluşu, Türkiye burjuvazisi ve işçi hareketi açısından Ermeni Soykırımı’nın ne anlama geldiğini ele almaya çalışacağız.

Bir tarih

Ermeni Soykırımı’nın başlangıç tarihi olarak 24 Nisan 1915’te Ermeni toplumunun önde gelen aydınlarının İstanbul’da gözaltına alınması ve sürgünde ölüme gönderilmeleri kabul edilir.

Bu sadece bir başlangıçtır. Osmanlı İmparatorluğu altında yaşayan Anadolu Ermenileri kitlesel olarak Suriye çöllerinde ölüme yollanmaya başlanmıştır.

İşin tuhaf yanı 1908’de Osmanlı’ya karşı gelişen aşağıdan devrim İttihat ve Terakki Partisi öncülüğünde gelişmiş, imparatorluk vatandaşı Ermenilerin ve Rumların katılımı ile ittifak büyümüştür.

Fakat bu ittifak dağılan imparatorluk içinden Türkçü ve Sünni İslam’a dayalı bir ulus-devlet yaratmayı hedefleyen İttihatçı liderlik tarafından bozulmuştur.

Hamidiye Alayları’nı yanlarını alıp Ermenileri zorla yerlerinden etmeye, mallarına mülklerine el koymaya giriştiler.

1915’te Anadolu Ermenileri tehcire zorlanırken, Sosyal Demokrat Hınçak Partisi’nin 20 yöneticisi, 15 Haziran 1915 günü Beyazıt Meydanı’nda asılarak idam edildi.

O dönem bütün sosyalistler, sosyal demokrat adı altında anılıyordu.

Sosyal Demokrat Hınçak Partisi’nin kurucuları, merkez yöneticileri ve İstanbul’daki üyeleri, 17 Eylül 1913’te Romanya’nın Köstence şehrinde yapılan SDHP’nin 7. Kongre’sinde, İttihat ve Terakki yöneticisi Talat Paşa’ya suikast düzenlenmesi kararı alındığı gerekçesiyle bir yıl sonra, Haziran 1914’te tutuklandı.

Yaklaşık 120’den fazla tutuklu, İstanbul Merkez Cezaevi’nin bodrumunda zincire vuruldu ve ağır işkencelerden geçirildi. İlerleyen haftalarda tutuklu sayısı hatırlı kişilerin araya girmesi ve verilen rüşvetlerle 49’a kadar indi. Ancak artık Ermeni Soykırımı için harekete geçilmişti. 24-25 Nisan 1915 tarihinde İstanbul’da yaşayan ileri gelen Ermeniler, kanaat önderleri, entelektüeller, gazeteciler tutuklandı.

Tutuklamaların ardından, yaklaşık bir yıldır son derece ağır koşullarda mahkemeye çıkarılan Ermeni devrimciler, mayıs ayında yargılanmaya başladı. Divan-ı Harbe çıkartılan ve aralarında Hınçak Partisi Merkez Komite Üyesi “Paramaz” Madteos Sarkisyan’ın da bulunduğu 20 kişi “özgür ve bağımsız bir Ermenistan kurma amacıyla silahlı eylemlerde bulunmak”, “kışkırtıcı çalışmalar örgütlemek”le suçlanarak idam cezasına çarptırıldı.

Sözde yargılama, üç hafta gibi kısa bir sürede tamamlandı. Sanıkların tümüne idam cezası verilmiş ve cezalar Enver Paşa tarafından onaylanmıştı. 

15 Haziran sabahı cezalar infaz edildi. İnfazdan önce Paramaz arkadaşlarına dönerek, “Yoldaşlar, yiğitçe, başımız dik gideceğiz ölüme” diye seslendi. Cellatlarına da “Siz, sadece bizim vücudumuzu yok edebilirsiniz, fakat inandığımız fikirleri asla…!” diye haykırdı.

Paramaz ve yoldaşları Beyazıt Meydanı’nda katledildi!

24 Nisan anmalarını düzenleyen enternasyonalist sosyalistleri suçlamaya cüret edenler, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar devam eden sosyalist hareketin tarihini inkar ediyor.

Osmanlı döneminde gelişen sendikal hareketleri örgütleyen ve bugün azınlık olan, Müslüman olmayan halkların mensubu işçilerin mücadelesini de unutturmak istiyor.

İttihatçılara ilericilik payesi verenler, onlar sayesinde ilk sermaye birikimini sağlayan ve cumhuriyet döneminde egemen sınıf olan kapitalistlerin çıkarlarını savunuyor.

Soykırım kime yaradı?

Talat ve İttihatçıların liderliği sadece gaddar oldukları için Osmanlı Ermenilerini katletmedi.

Amaçları onların mallarına mülklerine çökmekti. 

Osmanlı, Dünya Savaşı’ndan yenik çıktığında, İttihat ve Terakki’nin lider kadrosunun bir kısmı sadık işbirlikçisi olduğu Almanya’ya kaçtı. 

Ülkede kalan İttihatçıların büyük kısmı kendilerini Kuvayı Milliye olarak örgütlediler ve cumhuriyetin kurucularının arasında yer aldılar. Kuruluş yıllarında Ermeni Soykırımı failleri ödüllendirildi ve Ermenilerden kalan zenginliği yağmalayanlar Türkiye burjuvazisinin en varlıklı ailelerini oluşturdular.

Bugün 1915’in konuşulmasının bile yasaklanmasının başlıca nedeni budur. 

Ve bu sadece zorla mülksüzleştirme yoluyla sermayenin el değiştirmesi sonucunu yaratmadı.

Osmanlı döneminde farklı dinlerden ve halklardan enternasyonalist işçi hareketi geleneği de yok edildi.

Cumhuriyet döneminde, bir önceki dönemde var olan ve aşağıdan kurulan işçi sendikaları on yıllarca kurulamadı.

Ermeniler öldürülmüştü. Fakat tarihsel TKP’nin kurucuları Mustafa Suphi ve yoldaşlarının akıbeti Paramaz ve yoldaşlarınınkiyle aynı oldu.

Sosyalist ve komünist aktivistler faili meçhul cinayetlerde, işkence tezgahlarında, sürgünlerde hayatını kaybetti.

Bize “Niye 24 Nisan anmalarını yapıyorsunuz” diye kafa tutanlar, kendilerine ne paye verirlerse versinler sosyalist değil bayağı milliyetçilerdir.

Kapitalizmde saf bir işçi sınıfı ile sermaye arasında mücadele yoktur. Ulus, din, cinsiyet, ırk gibi kategoriler üzerinde baskı vardır.

İşçilerin bir devrimci sınıf olabilmesinin yolu sadece ekonomik alanda verdikleri mücadeleden değil, bunun dışındaki ezilenleri fark etmelerinden, onların kurtuluşunun (ya da tarihsel adalet talebinin) kendi öz kurtuluşları için zorunlu olduğunu kavramalarından geçer.

Ezilen, kıyılan, haksızlığa uğramış, hala baskı altında olan halklar ve sosyal grupların mücadelelerini “kimlik sorunu”na indirgeyenler, ekonomi ile siyaset arasında duvar örmeye çalışan düzen için fikirlerden başka bir şeyi savunmuyor.

Onlar ne derse desin biz Paramaz ve yoldaşlarını anmaya, Osmanlı’dan bugüne işçi hareketinin geleneğine sahip çıkmaya, bugünkü işçi sınıfı için Ermenilere karşı nefret ve benzeri ırkçı fikirlere karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.

Bültene kayıt ol