Paris Komünü 151. yıl önce kuruldu, 72 gün yaşadı. Dünya devrimi için en önemli örneklerden biri olmaya devam ediyor. Komün’de 18 Mayıs 1871’de kabul edilen ve günümüzde de önemini sürdüren bir kazanım da kadın ve erkek işçiler için eşit işe eşit ücret ilkesinin benimsenmesidir.
Fransa’da o yıllarda toplam 37 milyon nüfusun 4,7 milyonu işçiydi. Paris’in 1,8 milyon nüfusunun yaklaşık dörtte biri işçiydi. Paris işçileri arasında anarşist geleneğin etkisi yüksekti. Marx’ın Genel Konsey’inde çalıştığı Uluslararası İşçi Derneği (Enternasyonal) nispeten küçük bir örgüttü.
Kadınlar Birliği eşit işe eşit ücret ilkesi için mücadele etti
Eşit işe eşit ücret ilkesinin benimsenmesinde, Komün günlerinde kurulan Kadınlar Birliğinin mücadelesi çok önemlidir. Tam adı “Paris’in Savunulması ve Yaralılara Yardım için Kadınlar Birliği” olan derneğin kurucusu, Elizaveta Dmitriyeva (1850-1910) idi. 18 yaşındayken Rusya’dan ayrılan ve Londra’ya giden genç kadın, o dönemde Enternasyonal’e katılan Rus siyasi göçmenler arasındaydı. Paris’e de Marx tarafından görevli olarak gönderildi.
Kadınlar Birliğinin üyelerini esas olarak işçiler oluşturuyordu. Dikişçiler, şapkacılar, ayakkabıcılar, örgücüler, ciltçiler, çamaşırcılar. Birlik, devrimi savunmak için kadınları örgütleyip somut işler etrafında seferber etmeye çalışıyordu. Seyyar hastanelerde, mutfaklarda, barikatların inşasında çalışacak ve bizzat savaşacak kadınları kaydedecek, gönüllü yardım fonlarını yönetecek, kadınları örgütleyecek bölge komiteleri kurulmuştu.
Kadınlar Birliği, kadın emeğine yönelik köklü reformlar yapılmasının zorunluluğuna dikkat çekiyordu. Eski düzende en çok sömürülen emeğin kadın emeği olduğunu dile getirirken, “kadın ve erkek işçiler arasındaki her türlü rekabetin sonlandırılması” ve “eşit işe eşit ücret” çağrısında bulunuyordu. Fransa’da “eşit işe eşit ücret” talebinin geniş bir kadın işçi grubu tarafından dile getirilmesi ilk kez Kadınlar Birliği sayesinde oldu.
Eşit işe eşit ücret ilkesi hala sağlanmış değil
DİSK-AR’ın raporlarına göre, erkekler, kadınlardan ortalama yüzde 27,4 daha fazla kazanıyor, bu rakam 2019 yılında yüzde 31,4 idi.
Erkek ve kadınlar arasındaki ücret eşitsizliği, iş yaşamındaki pozisyonlarına göre değişiyor. Ücretli çalışan erkekler, kadınlara göre 2021 yılında yüzde 17,6 daha fazla kazandı, 2020 yılında bu rakam yüzde 20,7 idi.
Yevmiyeli çalışan erkekler, yevmiyeli çalışan kadınlara göre yüzde 83,8 daha fazla kazanıyor. Ücretli çalışan babalarla ücretli çalışan annelerin ortalama ücret farkı ise yüzde 19.
ILO’nun 2018-2019 Küresel Ücret Raporu’na göre küresel düzeyde kadınlar erkeklere göre ortalama yüzde 20 kadar daha az kazanıyor. Ücret eşitsizlikleri, merkezi kapitalist ülkelerde de bir hayli fazla. 2020, 8 Mart’ından sonra yayımlanan AB raporunda, AB ortalamasının yüzde 16 civarında olduğu görülüyor. Rapora göre Romanya yüzde 3’lük oranla Avrupa’nın en iyisi iken, Estonya yüzde 23’lük farkla ücret eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülke. Kamuda ücret eşitsizliği daha azken, özel sektörde bu oran fazlalaşıyor. Eşit işe eşit ücret mücadelesi devam ediyor.
Faruk Sevim