Portreler: Charlie Chaplin

04.08.2022 - 13:12
Haberi paylaş

Oyuncu, yönetmen, yapımcı ve müzisyen Charles Chaplin, 1889 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’da doğdu. Chaplin’in annesi ve babası bir müzikholde oyunculuk, dansçılık ve şarkıcılık yapıyordu. Chaplin’in çocukluğu büyük bir yoksulluk içinde geçti. Ebeveynleri hiç boşanmamış olsalar da Charlie’nin doğumundan kısa bir süre sonra ayrılmışlardı; annesi çok düşük bir gelirle tüm ailenin bakımını üstlenmiş ve kısa bir süre sonra akıl hastanesine yatmak zorunda kalmıştı. Chaplin, ilk sahneye çıktığında henüz beş yaşındaydı. 10 yaşına geldiğinde bir dans topluluğunun parçası olmuştu. 1914 yılına kadar vodvillerde ve tiyatro topluluklarında yer aldı, bu topluluklarda giderek öne çıkan bir aktör haline geldi. 

ABD turundayken Fred Karno Kumpanyası isimli önemli bir topluluğun yıldızı oldu ve kısa süre sonra bir sinema filminde oynama teklifi aldı. Başrolde oynadığı ilk film Making a Living (Geçinmek) 1914 yılında gösterime girdi. 1921 yılında ilk uzun metrajlı filmi The Kid (Çocuk) gösterime girdi. Chaplin, filmin senaristliğini, yönetmenliğini ve başrolünü üstlenmenin yanı sıra müziklerini de bestelemişti. Bu, Chaplin’in pek çok filmi için geçerlidir. Bu ilk filmde yoksul bir gezgin olan The Tramp (Serseri-Türkiye’de bu karakter Şarlo olarak benimsendi ve tanındı) ile öksüz bir çocuğun hikâyesi anlatılıyordu. 

Chaplin, bu dönemde pek çok film yaptı. Filmlerinde yoksulluğu, işçilerin yabancılaşmasını, açgözlülüğü hicvetti. 1925’te The Gold Rush (Altına Hücum), 1931’de City Lights (Şehir Işıkları) çıktı. Chaplin, sessiz filmler yapıyordu. 1936’da yaptığı ve fabrikadaki üretimin işçileri nasıl yabancılaştırdığını mükemmel bir şekilde anlatan The Modern Times (Asrî Zamanlar) filminde ise ilk defa bir şarkıda Chaplin’in sesi duyuldu, filmin baş karakteri yine Şarlo’ydu ve bu film bir karakter olarak Şarlo’nun yer aldığı son film oldu. Filmin müziği olarak bestelenen Smile (Gülümse) şarkısı 1950’lerde Nat King Cole tarafından yorumlandı ve ardından günümüze dek pek çok önemli sanatçı tarafından yeniden seslendirildi. 

Chaplin 1940’ta II. Dünya Savaşı’nın ortaya çıkardığı savaş makinesini ve diktatörlüğü eleştiren ilk sesli filmini yaptı: The Great Dictator (Büyük Diktatör). Henüz ABD’nin resmî olarak savaşa girmediği, dolayısıyla Nazi Almanya’sı ile barış içinde olduğu dönemde yapılan bu film Hitler faşizmini ve antisemitizmi yerden yere vuruyordu. Filmin başkarakteri Yahudi berberin dört dakikalık final tiradı, bir özgürlük ve barış çağrısıydı. Chaplin, yıllar sonra Nazilerin kurduğu toplama kamplarının gerçek boyutunu bilse böyle bir komedi filmini asla yapmayacağını yazdı. 

1940’lı yıllarda ABD’de komünist olduğu düşünülen herkese karşı bir cadı avı başlatılırken bundan Chaplin de payını aldı. Savaşı eleştirmesi, politik filmler yapması ve atom bombasını sorgulaması ABD istihbarat örgütü FBI’ın Chaplin’in peşine düşmesi için yeterliydi. Hiçbir zaman komünist olmayan Chaplin, kendi deyişiyle “komünistlere dönük nefreti paylaşmadığı için” ABD’den uzaklaştırıldı. Kendisini bir anti-konformist olarak tanımlıyordu. Hayatının kalanını İsviçre’de filmler çekerek geçirdi. İngiltere tarafından Sör unvanı verilen Chaplin, 1977 yılında hayatını kaybetti.

Can Irmak Özinanır

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol