Modern balkon, 19. yüzyılın ortalarında Georges Eugène Haussmann'ın Paris'i kentsel yenilemesi ile ön plana çıkmış ve balkon uzun bulvarlara uygun bir karşılık bulmuştur. Ancak balkonlar sadece işlevsel ve estetik bir değeri sürdürmek yerine, sosyal aktivitelerin gözden geçirilmesinde giderek daha kullanışlı hale geldi. (Avermaete, Koolhaas, Boom ve Amo, Balcony kitabından.)
Balkon aynı zamanda özgürlük ve özgürlüğe yönelik kitle hareketlerini kışkırtmada bir katalizör oldu.
19. yüzyılda Ebenezer Howard, Charles Fourier ve Robert Owen gib ütopik sosyalistler tarafından şekillendirilen, bir kişinin ev dışı deneyimlerini değiştirmenin onları daha üretken ve tatmin edici bir insan haline getirebileceği gibi teorik bir düşünce tarzını sürdürecek şekilde 20. yüzyıl ile giderek daha fazla ilişkilendirildi.
Birinci Dünya Savaşı ve faşizm döneminde, sosyal bir platform olmanın yanı sıra, balkonun kamusal mekân olarak kullanılması, liderlerin halka hitap etme sahnesi olarak işlev görmeye başlar. 14. uluslararası mimarlık sergisi için yayınlanan metne göre Mussolini, İtalya'da gittiği her yerde ortaçağ tipi balkonlarından bir tane yapılmasını emretmiş. Örneğin, ulusal faşist partinin genel merkezi olan Palazzo del Littorio'nun balkonu.
Bundan önce, Giuseppe Terragni, Como’da casa del fascio için tekil bir balkon fikrini reddetmiş ama 1933 yılında Palazzo del littorio'da, II Duce için binanın cephelerine sonunda bir balkon eklemiş.
Onu herkes görecek. O, gökyüzüne görüntüsü yansıyan bir Tanrı gibidir; onun üstünde kimse yok. Tüm cephe onun gücünü, dehasını yüceltiyor; tek başına, yukarıda, ışıkla çevrili, her taraftan görülebilir olacak
10 Haziran 1940'ta Il Duce, bu balkondan büyük bir kalabalığın önünde Fransa ve İngiltere'ye savaş ilan etti. Savaştan sonra, bu balkon utanç verici hale geldi ve sonunda 2011'de halkın ziyareti için yeniden açıldı.
Bu arada anti-faşistlerin sloganlarından birisi de “Balkon istemiyoruz, yeter!”.
Şifa alanı olarak balkon
Balkonlar, ayrıca tüberkülozun patlak vermesiyle birlikte şifa alanları olarak her zaman önemli bir rol oynadı. Botanikçi Herman Brehmer, hastalığın bilinen bir tedavisi olmadığı için yüksek irtifaların kalp atış hızını artıracağını ve hastalıkla mücadelede yardımcı olacağını varsaymıştı. Hipotez ve müteakip doktora çalışması, Almanya'da Gobersdorf'ta balkonlu dünyanın ilk Sanatoryumu'nun kurulmasına yol açtı. Avusturya sınırına yakın Waldenburg'da ağaçların arasına yerleştirilmiş balkonlu bir binaydı.
Sonra Avrupa ve Kuzey Amerika'da ve balkon aracılığıyla dış mekânın başarılı bir şekilde entegrasyonunu sağlayan sanatoryum inşası devam etti. Sonuç olarak, tıp kurumları, yeni hastane inşaatlarında, özellikle doğumhanelerde, yeni doğanlara bol temiz hava sağlamak için özel balkonların dâhil edilmesini savunan doktorlarla birlikte diğer hastalıkları iklim terapisi ile tedavi etmeye başladı.
Sanatoryumlarda, hastalar güneş ışığı ve kar yağışı sırasında hava durumuna bakılmaksızın şezlonglarını alıp balkonlarda dışarıda oturmaya teşvik edildi. O dönemde iç mekânların havasız olması nedeniyle ortaya çıkan tüberküloza başarılı bir çare oldu.
Sibel Erduman
Yararlanılan kaynaklar:
Balconies consigned to oblivıon in Iranian Resıdentıal Buildings - MELODY SAFARKHANI