Yazar Jonathan Neale’nin iklim kaosundan çıkışı konu alan son kitabı “Fight The Fire”, çok yakında Türkçe çevirisiyle (“Söndür Ateşi”) yayında.
Z Yayınları tarafından Türkçe yayın hazırlıkları süren kitap için olağanüstü derecede incelikli ve detaylı bir çalışma yürüten Neale, Afganistan’daki göçebelerle ilgili antropolojik saha araştırmaları yürütmüş, Birleşik Krallık’ta yıllarca AIDS danışmanı olarak çalışmış, sendika aktivistliği yapmış ve çalışmalarına küresel antikapitalist hareketin bir parçası olarak devam etmiş bir yazar.
Bu kitabı yaratırken, araştırmalarını derinleştirmek üzere İklim Değişikliğine Karşı Kampanya’ya (CCC: the Campaign against Climate Change) katılıyor; “Sonraki beş yılımı kampanyaya adadım” ve “her yıl Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP) görüşmelerine eşlik eden küresel gösterilerin örgütlenmesine yardımcı oldum” diyor.
Kim söndürecek?
İnsanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş yeni bir dönemden geçiyoruz.
Geride bıraktığımız COP26 iklim zirvesi bizlere bir kez daha gösterdi ki dünya liderleri, bizatihi kapitalizmin ve onun temel dayanaklarından biri olan fosil yakıt endüstrisinin sebep olduğu bu iklim kaosunu gerçek bir kriz gibi ele almıyor. Gelişmiş ülkelerin liderleri bile hemen şimdi başlatabilecekleri emisyon azaltımı ve enerji dönüşümü tasarılarını yüzyılın ikinci yarısına erteleyip, bu planlarını 1,5C hedefine uygun dönüşüm tasarıları gibi sundular. Oysa gerçekte sundukları çözümler bizleri 3C’lik ısınma yoluna, yani geri döndürülmesi, etkilerinin hafifletilmesi imkânsız olan iklim felaketleri, kuraklık, gıda krizi, su krizi, seller ve yangınlar, milyonlarca ve milyonlarca iklim göçmeni yaratma, aşırı yoksullaşma, yakıcı sıcaklar ve hiç durmadan hızlanacak bir süreçte olağanüstü derecede ısınma yoluna itti.
Artık bu ateşi söndürecek olan; insanlığı, freni patlamış bir kamyon gibi savrularak ilerlemekte olduğumuz bu iklim kaosundan döndürebilecek olan tek güç bizleriz: Sokaktaki büyük iklim mücadelesi.
Küresel iklim hareketi için paha biçilmez bir rehber
Yazar, kitabın yazılma sürecinden bahsederken şöyle yazıyor:
2009’dan itibaren zamanımın çoğunu ‘adil geçiş’ ve iklim işleri kampanyaları için sendikalarla çalışarak geçirdim. 2016 yılına dek birçok ülkenin sendikaları ve kampanyalarına epeyce ayrıntılı raporlar hazırladım, düzenledim veya yazılmasına yardımcı oldum. Yaptığım işi seviyordum. Veriler, gerçekler ve ayrıntılarla uğraşmayı her zaman sevmişimdir zaten. Sendikalarla çalışmayı da severim. Onlarla birlikteyken evimdeymiş gibi hisseder ve davranırım. Neticede iki konuda uzmanlaşmış oldum. İlki, iklim istihdamı ve iklim çöküşünü durdurmak için yapmamız gerekenlerdi. İkincisi ise tüm bunların sendikalara nasıl anlatılacağı kısmıydı.
Ve bu beni 2015’te düzenlenen Paris iklim görüşmelerine götürdü. Tam bir felaketti! Bir yıl sonra gerçekleşen ABD seçimlerinde Trump’ın kazanmış olması da üstüne eklenince küresel iklim hareketi coşkusunu iyice yitirip yılgınlığa düşmeye başladı. Ama sonra beklenmedik üç gelişme yaşandı.
İlki, Greta Thunberg’in 2018’de başlattığı öğrenci iklim grevleriydi. Önce televizyonda, sonra sokakta izledim bu gençleri. Greta tüm liderlerin bizi hayal kırıklığına uğrattıklarını, düpedüz çuvalladıklarını, bu aşamadan itibaren hareketin en ufak bir taviz vermemesi gerektiğini söylüyordu. ‘İşte bu!’ diye düşündüm; ‘Evet, kesinlikle haklısın!’ Öğrenciler inanılmazdı. Grevleri severim, dünyayı daha önce de defalarca değiştirdiler. Sokakları yine yepyeni bir nesil ele geçirmişti. Onlar sayesinde artık geleceği de görebiliyordum.
İklim çöküşü gibi girift bir krizin çözümü konusunda mücadele veren herkes için paha biçilmez bir rehber olan “Söndür Ateşi” iklim aktivistlerinin sıkça başvuracağı kesin veriler sunarak, krizle doğrudan yüzleşen bir tasarıya odaklanıyor: İklim istihdamı.
Uygarlığı yeniden şekillendirmenin yol haritasını çizen yazar, iklim istihdamının bu kaosu sonlandırmakla kalmayıp toplumsal eşitsizlik, iş güvencesizliği, ekonomik krizler gibi birçok meseleye çözüm sunacağını da gösteriyor.
Tuna Emren