Bugün size bir kitap tanıtmak istiyorum. Bu kitap, 20 Temmuz 2015’te Suruç Katliamı’nda kaybettiğimiz 33 canın ve onlardan biri olan Aydan Ezgi Şalcı’nın anısına yazılmış. Sözlerime Ezgi’ye duyduğum derin özlem ve saygıyla başlayacağım. Samsun Kızıl Okyanus LGBT+ ve Samsun LÖB LGBT+ kurucularından olan Ezgi, Türkiye’nin pek çok bölgesinden LGBTİ+’ların yaşam mücadelelerini anlattıkları bir kitap çıkarmak istiyordu. Bu, diğerlerinin yanı sıra, onun düşlerinden biriydi.
Elimizdeki kitabın serüveni de işte böyle başlıyor. Suruç Katliamı’ndan yaralı olarak kurtulan Loren Elva, aradan altı yıl geçtikten sonra Ezgi’nin düşünü gerçekleştirmek üzere harekete geçiyor, toplam 28 LGBTİ+’nın yazdığı mektupları derleyerek bu kitabı ortaya çıkartıyor. Daha en başından itibaren kitabın ne kadar büyük bir emek vererek hazırlandığını anlamamak mümkün değil. Loren Elva, karşısına çıkan Covid 19 salgını, LGBTİ+fobik baskılar, çeşitli zorluklar ve engellere rağmen kitabı yayınlamayı başarmış. Mektupları yazan kişilerin her birinin içten ve samimi duygularını ifade etmesi, okurlarla aralarında derin bir bağ kurulmasını sağlıyor, kitaba ve LGBTİ+’ların zorluklarda dolu yaşamlarına duyulan ilgiyi arttırıyor.
Aile baskısı ile görücü usulü evlendirilen üç çocuklu biseksüel anne Mele’nin anlattıklarını, gözleri önünde katledilen trans arkadaşının hikâyesini anlatan Hayat’ın mektubunu, gey olduğu için anne, baba ve abi şiddetine maruz kalan, evden kaçarak farklı şehirlerde yaşama tutunmaya çalışan, ancak her defasında karşısına çıkan zorluklar sonucu tekrar ailesinin yanına dönmek zorunda kalan Yusuf’un öyküsünü okumanızı isterim. Daha 12 – 13 yaşlarındayken gey olduğunu fark eden, tamirci çırağı olarak başladığı iş yerinde ustası tarafından defalarca taciz ve tecavüze uğrayan Serhat’ın yaşadığı travmaları bilmenizi isterim. Simay, Aslı, Boran, Diren, Yusuf, Rosida, Ömer, Güney ve diğer tüm LGBTİ+’ların zorluklarla dolu hayat mücadelelerini bu kitap sayesinde tanıyor ve öğreniyoruz.
Ben kitabı üç günde okuyup bitirdim ve benim de Ezgi’ye söylemek istediklerim var:
“Merhaba, Ezgi! Bu merhaba biraz isyankar, biraz sitemkar bir merhaba. Birçok şeye geç kalmanın vermiş olduğu ince bir sızı var içimde, gerçekleşmeyen hayallerime özlem duyuyorum, elimde olmadan. Şimdi ise teselli bile etmiyor sahte gülüşlere sığınarak içilen rakının tadı. İnsan bazen güç istiyor, destek istiyor, ben çok geç fark ettim o gücün içimde bir yerlerde gizli olduğunu. Benim için onu arşa çıkarmak çok zor oldu ama yine de başardım.
Ardından senin için yazılan kitabı bitirdikten sonra şöyle bir düşünceye kapıldım: Dünyada milyonlarca LGBTİ+ varken, bu kitabın sadece 28 kişi ile sınırlı kalmasını istemiyorum. Çoğalmalıyız, daha fazla ortaya çıkmalıyız, sesimizi daha fazla duyurmalıyız. Yaşanan acılar, o derin travmalar, kayıplar kolay değil. Güçlenmek ve bilinçlenmek için bu kitabın birçok kişiye faydalı olabileceğine inanıyorum. GÖKKUŞAĞINDAN EZGİYE MEKTUPLAR’ı çok güzel insanlara dokunacak, onları harekete geçirebilecek bir ilk adım olarak görüyorum, Ezgi. Bu kitabın sürekliliği, devamlılığı olmalı; Loren gibi bunu umut ederek, mücadele ederek başarabileceğine inanan yoldaşlarımız mutlaka vardır ve de olacaktır.”
Her şey şu an hayatta olan LGBT+ların birleşmesi ve güçlenmesi, hayatta olmayan LGBT+’ların anılarına sahip çıkmasıyla başlayacak. Kitabın kapak resminde görülen Ezgi’nin o sıcak gülüşünün hepimizde var olması dileğiyle, gökkuşağının her bir renginde hayatımızı dolu dolu yaşamak umuduyla. Hoşça kalın.
Filiz Kaya
Gökkuşağından Ezgi’ye Mektuplar - Loren Elva - 187 Sayfa - Ceylan Yayıncılık, 2021