25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak anılıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kadınla erkeğin eşit olamayacağını söylüyor. Kadına yönelik şiddet ise her geçen gün artarak devam ediyor. Resmi olmayan rakamlara göre, 2013’te 237 kadının öldürüldüğü Türkiye’de, bu sayı 2014’ün ilk 10 ayında 255’e yükseldi.
Birleşmiş Milletler (BM) Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi’nde kadınlara yönelik şiddeti; “ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma” diye tanımlıyor. Bu tanımın son yorumlamalarına “kurbanı ekonomik ihtiyaçlardan yoksun bırakmak” da dahil edildi.
Tüm bunlara rağmen kadına yönelik şiddet her geçen gün artarak devam ediyor.
Türkiye’de durum vahim!
Türkiye’de de kadına yönelik şiddet son yıllarda artış gösterirken, rakamlar durumun vahametini gözler önüne seriyor:
Buna göre; kadınların %25’i fiziksel şiddete uğruyor.
Şiddete uğrayan kadınların %75’i eşi tarafından şiddete uğruyor.
Cinayet sonucu ölen kadınların %40 ila 70’i eşi tarafından öldürülüyor.
Tecavüze uğrayanların %50’si 18 yaş altında ve bunlardan %10 erkek, gerisi kız çocuk.
Her 4 kız çocuktan biri cinsel şiddete uğruyor.
Daha çok 7-9 yaş arası çocuklar cinsel şiddete uğruyor.
5-10 yaş arası çocukların %55’i ensest mağduru.
10-16 yaş arası çocukların %40’ı ensest mağduru.
Cinsel saldırganların %75’i tanıdık biri.
Ensest olaylarında faillerin %50’si öz baba ve sırasıyla amcalar enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılar.
Acil yardım hattını arayan kadınlardan %57’si fiziksel şiddete, %46,9’u cinsel şiddete, %14,6’sı enseste ve %8,6’sı tecavüze maruz kaldı.
Saldırıların çoğu eşlerden
Ankara’daki gecekondularda yaşayan kadınlar arasında yapılan bir araştırma, kadınların %97’sinin kocalarının saldırısına uğradığını ortaya koydu.
Yine orta ve yüksek gelir gruplarında yer alan ailelerle yapılan bir araştırmada, soruların başlangıcında kadınların %23’ü kocalarının kendilerine karşı şiddet kullandığını söylemiş, fakat belirli şiddet tipleriyle ilgili sorular sorulduğunda bu oran %71’e yükselmişti.
Başka bir araştırmaya göre ise şiddet sonucu ölen 40 kadından 34’ü evde ölmüş, 20’si asılmış ya da zehirlenmiş, 20’sinde öldürüldüklerine dair kesin belirtiler görülmüş ve 10’unun da ölmeden önce aile içi şiddete maruz kaldığı tespit edildi.
Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM), Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) ve Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen, 17.168 kişi ile yapılan görüşmelere dayanan ve 2009 Ocak ayında yayınlanan “Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet Raporu”na göre de evli kadınların %11-29’u eşinden ağır derecede fiziksel şiddet görüyor. Araştırmada Türkiye genelinde fiziksel şiddet yaşayan kadınların oranının % 42 olduğu, bunun en sık 40-59 yaş grubunda yaşandığı belirtiliyor.
Kadın cinayetleri her geçen yıl artıyor
Resmi olmayan rakamlara göre 2013’te 237 kadının öldürüldüğü Türkiye’de, bu sayı 2014’ün ilk 10 ayında 255’e yükseldi. Sadece Ekim ayında 29 kadının yaşam hakkı elinden alındı, Eylül ayında ise 23 kadın erkek şiddetinin kurbanı oldu. Geçen seneye kıyasla artış gösteren kadın cinayetleri tablosuna, bu yıl ülkelerindeki savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeli mülteci kadınlar da eklendi. 18 Eylül’de Urfa’da 30 yaşlarında bir kadın sokakta ölü bulunurken, 20 Eylül’de Amed’de bir başka Suriyeli kadın eşiyle tartıştıktan kısa bir süre sonra tabancayla vurulmuş halde bulundu. Eylül ayındaki kadın cinayetlerinin failleri olan erkekler, en çok bıçak ya da tabanca ve tüfek gibi ateşli silahlar kullandı.
Bu nasıl “tedbir”?
Yaşanan kadın cinayetlerinin yüzde 8,7’sinde tedbir kararlarına rağmen kadınlar erkek eliyle ölümden kaçamadı. Yüzde 13’ü ise boşanmak istediği ya da boşandığı kocasıyla barışmak istemediği için “namus” bahanesiyle, yüzde 8,7’si ise “birliktelik teklifini reddettikleri” için öldürüldü.
Kadınlar hem işte hem evde ölüyor
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi ise 2014 yılında şimdiye kadar tespit edilen iş cinayetlerinde 112 kadının can verdiğini bildirdi.
Ne yazık ki Türkiye’de, kadına yönelik şiddet ‘sigara yasağı’ kadar bile önemsenmiyor. AKP iktidarı 12 yılda kadın cinayetlerine yönelik tedbir geliştirmek şöyle dursun, söylemleriyle cinayetlere ortak olmaya devam ediyor.
Göstermelik yasalar işe yaramıyor
Yürürlüğe 2012 yılında giren Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un getirdiği Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), panik butonu, zorlama hapsi ve sosyal yardım gibi iyileştirmelere rağmen kadına yönelik şiddeti önleyemeyen Türkiye, Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olmuştu.
1 Ağustos’ta yürürlüğe giren sözleşme, imzacı devletlerin şu şartları yerine getirmesini öngörüyor:
– Sözleşmeye taraf devletler, şiddet gören kadınlara mülteci olma hakkı verebilecek.
– Devlet, ölüm riski ve durumun aciliyeti göz önüne alınarak her türlü önlem alınacak. Kolluk kuvvetlerinin, mağdurlara yönelik her türlü şiddete acil ve yerinde müdahale etmesi için çok daha etkin önlem almaları sağlanacak.
– İhbar mekanizmasının işleyişi hızlandırılacak. Yargı, polis ve sağlık birimlerinin eğitimine bütçe ve zaman ayrılacak.
– Şiddet mağduruna ikametini değiştirmesi için destek verilecek. Mağdur korunacak ve psikolojik destek alacak, devlet tarafından geçici maddi destek verilecek.
– Kadına yönelik şiddete yataklık edenler de cezalandırılacak.
– Devlet radyo ve televizyonlarında her ay en az 90 dakika toplumsal cinsiyet eşitliğine dair yayın yapılacak.
– İlk ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda dersler konulacak.
– Zorla evlendirmelerin suç sayılması için gereken hukuki, idari ve cezai önlemler alınacak.
– Mağdurların faillerden tazminat talep etmesi konusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılacak.