Savaş ve çatışmaların olduğu bölgelerde çalışmalar yapan yazar Carol Mann, “Barış erkekler tarafından ve genellikle savaş lordları tarafından bozuluyor ama savaş kadınlar tarafından sona erdiriliyor” diyor.
Savaş ve çatışmaların yoğun olduğu bölgelerde bulunarak çalışmalar yürüten araştırmacı yazar ve insan hakları aktivisti Carol Mann, savaş bölgelerindeki kadınların ultra ataerkil bir sistemde yaşamak zorunda kaldıklarını belirtiyor. En son ‘Savaşta Kadınlar’ ve ‘Savaşta Afgan Kadınları’ isimli kitaplara imza atan Mann, “Savaşlar korkunç durumlar gerçekten ve çok korkunç durumlarda bulundum” diyor.
JinNews’den Zülal Koçer’e konuşan Mann, savaşlarda kadınların sadece mağdur olmadığını bazen tarihe yön verebilecek kadar güçlendiklerini söyleyerek şu örneği veriyor: “Mesela Bosna savaşı sırasında Sareyovada kuşatmasında kadınlar tüm mahalleyi kontrol altına almışladır. Çünkü hayatta kalmaya çalışıyorlardı ve bunu başarmışlardı.”
“Savaşın bitmesi kadınların yaşamı hayal edebilmeleri ile ilişkili”
Mann, “Savaş ve savaşın sona erebilmesi iki adamın kalaşnikofla birbirini vurmasından kaynaklı değil! Kadınların savaştan sonraki yaşamı hayal edebilmeleri ile ilişkili” diyor.
Savaşlarda kadınların her şeye rağmen başa çıkabilme yöntemleri bulduğunu belirten Mann, savaşı kadınların bitirdiğini vurguluyor: “Barış erkekler tarafından ve genellikle savaş lordları tarafında bozuluyor ama savaş kadınlar tarafından sona erdiriliyor.”
Kadınlar bazı toplumlarda hâlâ “cinsel onur” objesi
Kürt illerinde yaşanan çatışmalarda kadınların bedenlerinin teşhir edilmesine ilişkin de konuşan Mann benzer görüntülerin Afganistan’da da yaşandığını söyleyerek; “Ataerkil namus kavramının güçlü olduğu yerlerde bu tür görüntüler görüyoruz” diyor.
Mann, kadınların hala “cinsel onur” objesi gibi görüldüğü toplumların savaşlarında bu tür suçların işlendiğini ifade ederek bu durumu “Bu toplumlarda ve kadınların cinsel onuru ve cinselliği kadınlara ait değil. Tersine toplumun mülkiyetinde. Mesela Kongo’da da benzer bir durum vardır, kadınlara tecavüz bütün topluma karşı bir harekettir” sözleri ile açıklıyor.