Bianet’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan topladığı verilere göre, mart ayında en az 36 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Öldürülen 3 kadının koruma veya tedbir kararı vardı. Aynı zamanda en az 24 kadın da şüpheli bir şekilde ölü bulundu.
Mart ayında öldürülen 36 kadının 23’ü kocası, eski kocası, nişanlısı, sevgilisi tarafından 7’si ise torunu, abisi ve oğlu gibi aile üyeleri tarafından öldürüldü. 1 kadını komşusu, 1 kadını evine giren hırsızlar öldürdü. 4 kadını öldüren erkeklerin yakınlık derecesi basına yansımadı.
Öldürülen 36 kadından 20’sinin hangi bahanelerle öldürüldüğü tespit edilememişken 10’u ayrılmak istediği, barışmak istemediği bahanesiyle erkekler tarafından katledildi. Erkekler 1 kadını namus, 2 kadını hırsızlık, 3 kadını da başka erkeklerle aralarındaki husumet bahanesi ile öldürdü.
23 kadın ev içinde, 10 kadın otel, sokak, araba ve ormanlık alan gibi ev dışı alanlarda erkekler tarafından yaşamdan koparıldı. 3 kadınının nerede öldürüldüğü ise basına yansımadı.
Aynı verilere göre, mart ayı içerisinde erkekler en az 68 kadına şiddet uyguladı, en az 11 kadını taciz etti, en az 9 kadına tecavüz etti ve en az 66 kadını da seks işçiliğine zorladı. Aralarında oğlan çocukların da olduğu en az 25 çocuğu istismar eden erkekler, en az 4 çocuğu öldürdü.
Yaşam hakkımız için İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!
İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284’ün tüm kurum ve kuruluşlar tarafından etkin olarak uygulanmamasının, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmaya açılmasının, kadın ve LGBTİ+ düşmanı söylem ve uygulamaların hız kesmeden devam etmesinin karşılığını her ay yazılan erkek şiddet raporlarında görmekteyiz. Mart ayında en az 36 kadını öldüren erkekler, 2021’in ise yalnızca ilk 3 ayında en az 91 kadını katletti. Her ay olduğu gibi bu ay da öldürülen bazı kadınların ceplerinde koruma kararı vardı.
Böyle bir tablonun sebebi failler olduğu kadar kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ile mücadele etmeyi hedefleyen; cinsiyete dayalı ayrımcılık ve şiddet konularında şimdiye kadarki en kapsamlı sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine yönelik süreci başlatanlardır. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine dair kararnamenin çıktığı geceden bu yana kadınların ve LGBTİ’ların maruz bırakıldığı şiddet ve ölümler artarak devam ediyor. Yalnızca İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Biz istediğimiz sözleşmeyi imzalar, istemediğimizden çekiliriz” açıklamasını yaptığı gün 12 saatte en az 6 kadın erkekler tarafından öldürüldü.
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri münferit olaylar değildir. Bu kadar kadın doğal yollarla kendiliğinden, hastalık, kaza gibi sebeplerle ölmüyor, kadınlar erkekler tarafından öldürülüyor. Kadınların büyük çoğunluğu failler hakkında defalarca suç duyurusunda bulunmasına, koruma tedbiri çıkartmış olmasına rağmen devlet tarafından etkin bir şekilde korunmadığı için öldürülüyor.
İstanbul Sözleşmesi kadınlara, çocuklara ve LGBTİ+’lara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, şiddete uğrayan kişinin korunması, kişiye güvenli alan yaratılması ve failin uzaklaştırılıp cezalandırılması sorumluluklarını devlet güvencesi altına alır. Her ay onlarca kadının, LGBTİ+ ve çocuğun erkek şiddeti yüzünden öldüğü bir bağlamda İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmek demek biz kadınların, LGBTİ+’ların, çocukların yaşam hakkını tartışmaya açmak demektir. Bir gecede apar topar kaldırılınmaya çalışılan İstanbul Sözleşmesi yaşamlarımızın, haklarımızın en büyük garantisidir.
Sözleşme ve 6284 sayılı kanun bütün kurumlar tarafından etkin bir şekilde uygulanmadığı takdirde Türkiye’de kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet, eşcinsellere yönelik nefret cinayetleri artmaya devam edecektir. Bu yüzden biz kadınlar ve LGBTİ+’lar Sözleşme’nin feshedilmesine yönelik olan karar geri çekilene, Sözleşme uygulanana kadar sokaklardan da mücadele etmekten de asla vazgeçmeyeceğiz!