17 aydır cezaevinde olan trans kadın mahpus Diren Coşkun, 17 Aralık’ta tahliye edildi. Diren, ilk paylaşımlarında “dayanışma yaşatır” dedi ve trans kadın mahpus Buse’ye ses vermeye çağırdı:
“Ayrımcılığa, tecrite, kötü muameleye, sağlık ve hukuk sistemi içindeki hak yoksunluğuna karşı bedenimi ölüm orucuna yatırmıştım. Bana destek olan herkese canı gönülden teşekkür ederim.”
“Cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlallerinin her geçen gün arttığını görüyoruz, tanıklık ediyoruz. Böylesi bir dönemde özellikle trans mahpusların daha fazla ayrımcılığa ve insan onuruna aykırı muameleye maruz kaldığını bilmeyeniniz yoktur.”
“Bütün trans mahpus arkadaşlarım için sesimi yükseltmeye devam edeceğim”
“Dışarıda yürütülen kampanya ve destekleriniz sayesinde kazanılan bir takım haklarım oldu fakat biz cezaevinde aynı hücreyi paylaşan iki trans kadın olmamıza rağmen, benim trans kadın kimliğim yok sayılmazken, Buse için trans kadın kimliğinin kabul görmesinden öte, zorunlu/kişisel ihtiyaçları dahi yok sayılmıştır.”
“Ölüm orucuna başladığımda bunların bütün trans mahpusların karşılaştığı sorunlardan bazıları olduğunu biliyordum, bunun bilincindeydim. Bunu bilerek başladım, Buse için başladım. Buse’nin sesini duyurmak için sesimi duyurmanıza ihtiyacım vardı. Teşekkür ederim. Bugün dışarıdayım. Buse için, bütün trans mahpus arkadaşlarım için sesimi yükseltmeye devam edeceğim.”
“Bugün Buse’ye gözümden dökülen satırlarla kocaman bir mektup yazdım. Lütfen siz de yazın. Bütün trans mahpuslara yazın. Lütfen Buse’yi, Buse’leri yalnız bırakmayalım. Dayanışma yaşatır, birlikte güçlüyüz.”
Ne olmuştu?
Diyarbakır’da kaldığı D Tipi Cezaevi’nde erkek koğuşuna koyulmak istenmesine karşı çıktığında tekli hücreye alınan Coşkun, ardından Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’ne gönderilmişti. Tekirdağ’da kaldığı süreçte haklarına erişemediği için 25 Ocak’ta ölüm orucuna başlayan Coşkun, 28 Şubat’ta cezaevi yönetiminin tedavi hakkını kullanabilmesi için adım atması üzerine eylemini sonlandırmıştı.
(Kaos GL)
