İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinde işçiler ile yönetimler arasındaki gerilim artarak devam ediyor. Toplu sözleşme döneminde DİSK’e bağlı iş yerlerinde sendika, işçileri yüzüstü bıraktı. Belediyeler sürekli işçi çıkarıyor ve sendika buna karşı neredeyse hiçbir adım atmıyor.
Geçen hafta Serbest Bölge’de faaliyet gösteren PHINI fabrikasında, toplu sözleşme sürecinde patronla yaşanan anlaşmazlık nedeniyle işçiler oylamaya gitti. Yaklaşık 400 çalışanı olan fabrikada 50 işçi greve karşı oy verdi. Ancak sendika yönetimi, greve çıkmak yerine mevcut sorunlu yönetimi baypas ederek genel merkezin atadığı temsilciyle birlikte kötü bir anlaşmaya imza attı. Serbest Bölge’ye dışarıdan giriş yasak olduğu için dayanışmak için alana girmeye çalışanlar engellendi. Haberleri, içeride çalışan işçilerden alabiliyoruz.
Siyasi partiler sendikaları paylaşmış durumda. CHP, neredeyse DİSK’i iş yerlerindeki huzursuzluğu sokaktan uzak tutmak için kullanıyor izlenimi var.
İş yerlerindeki koşullara, gelişmelere daha fazla kulak kabartmak zorundayız. Grev ve eylemlerin gerçekleştiği iş yerlerini ziyaret etmek, işyerlerinin taleplerinin yaygınlaması ve diğer işyerlerine ulaşması için ağlar oluşturmaya çalışmak çok önemli. İşyerlerinin ziyaret edilmesi, grevlerle dayanışmak hem dayanışanları hem de işyerlerindeki öncü işçileri ve tüm mücadele edenleri geliştiren asli bir hamle olarak görülmeli. Zira ancak böyle her iş yerinin kendine özgü sorunlarını, sektör genelindeki sıkıntıları, örgütlülük durumlarını, işçilerin moral ve motivasyonlarını yakından gözlemlemek mümkün olabilir. Öte yandan sendikal gelişmelerle ilgili gerçek bilgileri edinmek için de direnişlerdeki işçilerle kurulacak bağlantılar çok önemli.
Sosyalistler tabanda her mücadeleye yetişmeye çalışırken, aynı zamanda kitlelerin birleşik mücadele yönündeki eğilimlerinin hayata geçmesi için de ısrarlı bir propaganda faaliyeti sürdürmeleri çok önemli. Hem aşağıda hem yukarıda birleşik mücadele çağrısını sürekli olarak dile getirmek çok önemli. Yukarıda bugüne uygun, Emek Platformu gibi bir örgütlenme hem buna direnen sendika bürokratlarını teşhir edecektir hem de bağımsız sendikaların yetersizliğini, kızıl sendikacılık türü girişimlerin sınıf hareketinin bütününe hiçbir fayda sağlamayacağını gösterecektir. Siyasal kutuplaşmanın derinliği nedeniyle iktidarla bütünleşmiş olan sendika aparatlarının ise tasfiye olmasını birleşik mücadelenin bir aşamasında sağlayacaktır. Varolan tüm emek örgütlerinin bir araya geleceği, tüm işçi örgütlerinin, derneklerinin, gazetelerinin, inisiyatiflerinin bir parçası olacağı bir platformun yol açacağı eylem dalgası iktidarı kimsenin beklemediği kadar hızlı bir şekilde devre dışı bırakabilir. Bazen küçük bir işçi eyleminin politik iklimde yarattığı değişiklik, yüzbinlerce işçi sahneye çıkarsa siyasal alanın tüm dengelerini değiştireceğinin kanıtıdır. İşyerlerinin barut gibi olması odaklanmamız gereken bir sınıfsal somut durumdur.
Recep Aykın