Patronlar örgütü MESS, Bursa'daki fabrikalarda büyüyen iş bırakma eylemlerini "yasa dışı" ilan etti, direniş karşısında itibarının zedelendiğini açıkladı.
İşçilerin ihanet sözleşmesi olarak tanımladığı Toplu İş Sözleşmesi'ne karşı talepleri "haksız" bulan MESS, eylemlerin devam etmesi durumunda patronların çıkarlarının zedeleneceğini duyurdu ve işçileri kovmakla tehdit etti. Açıklamada şöyle denildi:
"Yapılmakta olan eylem ile, Türk otomotiv endüstrisinin uluslararası piyasalardaki itibarına ve rekabet gücüne zarar verilmekte olup, ülke ihracatı ve ekonomisi olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu durumun devamı halinde karşılaşılacak sipariş iptalleri ve pazar kaybı işletmelere olduğu kadar istihdama da zarar verecektir. Ayrıca bu süreçte yaşananların işletmelerde derin yaralar açmasından endişe etmekteyiz."
Millî çıkarlar patronların çıkarları!
Eylemlerin bitirlmesinin "ülke menfaatlerinin gereği" olduğunu savunan sermaye sınıfının sözcüleri, tıpkı Türk Metal gibi "sağduyu" çağrısı yaptı.
MESS, "katlanılamaz boyutlara geldiğini" söylediği eylemleri yasadışı ilan etti.
Eylemler yasadışı mı?
Patronlar yalan söylüyor. Sendikal haklarla ilgili Türkiye'nin de taraf olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri eylemlerin yasadışı olmadığını açıkça ortaya koyuyor.
Sendikal haklarla ilgili ILO denetim organı olan Sendika Özgürlüğü Komitesi'nin ilke kararlarında şu ifadeler yer alıyor:
"Grev hakkı sadece toplu iş sözleşmesi uyuşmazlığı ile sınırlandırılamaz, işçilerin ve sendikaların eğer gerekli görürlerse daha geniş bir çerçevede ekonomik ve sosyal politikalara ilişkin memnuniyetsizlikleri açıklama hakları vardır.
Grev türleri konusunda genel bir yasaklama uygun değildir. Sendika denetimi dışında yapılan düzensiz grevlerin (wild-cat strike), işi yavaşlatma, işi durdurma, işyeri işgali gibi eylemler, ancak bu eylemler barışçıl olmaktan çıktığında sınırlanabilir. Bir diğer ifadeyle barışçıl olması koşuluyla işi yavaşlatma, işi durdurma ve işyeri işgali eylemlerini örgütlenme özgürlüğü kapsamındadır."
AİHM de hak olarak tanıyor
Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de barışçıl toplu eylemleri hak olarak görüyor. MESS ise iddialarını öne sürerken 12 Eylül darbesinin hukukuna yaslanıyor.
Oysa anayasanın 90. maddesi, temel hak ve özgürlüklere ilişkin onaylanmış uluslararası sözleşmeleri kanunların üstünde sayıyor.