Geri dönüşüm işçileri: Yoksullarla değil yoksullukla savaşın

06.09.2021 - 13:08
Haberi paylaş

Geri dönüşüm işçileri, İstanbul'da belediye ve valilik kararıyla gerçekleştirilen depo baskınları ve temizlik araçlarına el konularak çalışmalarının engellenmesi üzerine, basın açıklaması yaptı.

Geçen hafta, İstanbul Valiliğinin kararı ile emniyet ve belediye görevlileri, Ümraniye ve Bakırköy bölgesinde 100’e yakın atık toplama deposuna baskın düzenlemiş, yapılan baskınlarda 145’i Afgan göçmenler olmak üzere 286 kağıt toplayıcı hakkında idari işlem yapılmış, gözaltına alınan Afgan göçmenler sınır dışı edilmek üzere Tuzla Geri Gönderme Merkezi’ne sevk edilmişti.

650 adet çekçek aracına el konulduğu ve bazı atık depolarının iş makineleri ile yıkıldığı baskınlarla ilgili olarak geri dönüşüm işçileri basın açıklaması gerçekleştirdi. Belediyenin ve valiliğin çeşitli iddialarına cevap vermek ve gerçekleri kamuoyu ile paylaşmak üzere yaşadıkları depolarda düzenledikleri basın açıklamasında konuşan Mahmut Aytar, "Bizim hikâyemizi, bizim dışımızda anlatan insanlar ve kurumlar dışında bir de bizden dinleyin istedik" diye konuştu.

Çevrenin korunmasına destek oluyoruz

Halk arasında "çekçekçi" olarak tanınan emekçilerin, insanların artık kullanmadığı ve kendi gönül rızası ile çöplere attığı atıkları topladığını dile getiren Aytar, böylelikle hem geçimlerini sağladıklarını hem de topladıkları atıkları geri dönüşüme kazandırarak çevrenin korunmasına destek olduklarını söyledi.

İstanbul Valiliği basına yaptığı açıklamada geri dönüşüm işçilerinin çevre kirliliğine yol açtığını söylerken Mahmut Aytar ise tam tersine çevrenin korunmasına katkı sunduklarını dile getirdi. Aytar, "İstanbul’un lağım ve kanalizasyon sularının yeterli arıtma sağlanmadan Marmara denizine bırakılması, araçların egzoz gazları, çarpık kentleşme, endüstriyel atıklar gibi birçok faktör çevre kirliliğinin asıl nedenidir. Biz çekçekçilerin çalışmadığı dönemlerde çöplerin nasıl dolup taştığını hatırlamanızı istiyoruz. Çekçekçiler sayesinde belediye çöp araçları günde 2-3 sefer yapmak yerine tek seferde çöpleri kaldırabiliyor. Bu bizlerin sağladığı bir kamu yararı değil midir?" diye konuştu.

Valilik açıklamasında iddia edildiği gibi mahallelerde toplanan pet, plastik atık gibi malzemelerin çevreye olumsuz etkisi olmadığını, aksine bu malzemelerin toplanılıp işlenmesinin çevre kirliliğini azalttığını söyleyen Aytar, "Diyelim ki Valilik haklı olsun. Çevreye olumsuz bir etkimiz varsa bunu çözmenin yolu bizim çalışmamızı engellemek mi, diyalog yoluyla ve ortak akıl geliştirerek birlikte çözüm üretmek midir? 

Alınterimizle kazanıyoruz

Göçmen işçiler bahane edilirken çöpte çalışanların çoğunun Türkiye vatandaşı olduğunu söyleyen Aytar, bu gerçeğin gözden kaçırıldığını aktararak "Biz bu ülkenin yoksullarıyız, ne doğduğumuz yerleri, ne milliyetimizi, ne de yoksul ailelerin çocukları olmayı biz seçmedik. Dünyaya böyle geldik. Yaşadığımız tüm çilelere ve zorluklara rağmen doğduğumuz topraklarla da, yoksul ama namuslu ailelerimizle de gurur duyuyoruz. Çalıp çırpmadan, kimseye avuç açmadan onurumuzla yaşamak için bulabildiğimiz tek iş olan bu işi yapıyoruz. Valiliğin iddia ettiği gibi bizim kazancımız haksız kazanç değil, alınteridir" dedi.

Valilik, uygulamanın nedenlerinden biri olarak huzur ve güvenliğin sağlanması olduğunu ifade ederken, Aytar bu açıklamalara da tepki gösterdi, "Huzur ve güvenliği bozduğumuza dair hangi delilleri öne sürüyorlar? Üstümüzün, başımızın, elimizin kirine bakarak mı böyle önyargılı bir önermede bulunuyorsunuz? Şunu bilesiniz ki, bizim kirli olan ellerimizdir, yüreğimiz ise herkesten daha temizdir. 

Gönlümüz; göçmeni, Romanı, Kürdü, Türk’üyle bir ekmeği bölüşecek kadar zengindir" diye konuştu.

Bizim yoksulluğumuz cebimizdedir

Başta İstanbul Valiliği olmak üzere belediyelere, Çevre Bakanlığına ve tüm muhataplara seslenen Aytar, bu tür uygulamaların yaşanan sorunları çözmediğini aksine daha da derinleştirdiğini ifade etti.

Aytar, açıklamasını şu sözlerle noktaladı: "Bizleri daha fazla mağdur etmeden bir an önce bu uygulamalardan vazgeçin. Geri dönüşüm işçileri olarak, ama her şeyden önce insan ve yurttaş olarak sorunlarımızın çözümü için görüşmek üzere, İstanbul Valiliği ve belediyeler ile randevu talep ediyoruz. Bizim insan olduğumuzu kabul ediyorsanız sesimize kulak verin. Ancak bizi insan yerine koymaz ve bu çağrımıza kulak vermezseniz siz hakkımızda ne düşünürseniz düşünün biz insanız. İnsan olduğumuz için de ne ekmeğimizden ne de onurumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz."

Bültene kayıt ol