Sosyalist İşçi gazetesi, Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrencilerin gözaltına alınmasından yola çıkarak, eğitim hakkını tartışıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 24 Mart’ta Samsun’da partisinin etkinliğinde yaptığı konuşmada, okulda Afrin’le ilgili lokum dağıtan öğrencileri, protesto eden öğrencileri doğrudan hedef göstererek şunları söyledi: "Orada imanlı, milli, yerli gençlik Afrin'le ilgili lokum dağıtıyor. Bu gençlik orada lokum dağıtırken o komünist, vatan haini gençler onların bu masalarını dağıtmaya yelteniyorlar. Bu terörist gençlerle her türlü çalışmayı yapıyoruz. Üniversitede okuma hakkını vermeyeceğiz."
Bu konuşmadan iki gün sonra okulda yeni bir gözaltı dalgası daha başladı.
Toplam 100 öğrenciyi bile kapsamayan, büyük bir şiddet dalgasının yaşanmadığı olayla ilgili bir cumhurbaşkanının bu düzeyde sorunun üzerine gitmesi anlaşılır gibi değil. Anlaşılır gibi olmayan bir başka gerçek ise cumhurbaşkanının hem yasama, hem yargı hem de yürütme gücünün kendisinde merkezileştirmiş gibi konuşması. Daha da ötesi üniversitenin disiplin komitesi yerine de karar alması.
Erdoğan hem öğrencilerin iman düzeyi hakkında yargıda bulunuyor hem terörist olduklarını ilan ediyor hem de okulla ilişiğini kesiyor!
OHAL koşullarında okullar
Barış İmzacıları olarak bilinen akademisyenler, asistanlar ve hocalar uzun bir süredir baskı altında. Birçok öğretim üyesi OHAL KHK’larıyla okuldan uzaklaştırıldı. Eğitim-Sen üyelerinin okullarıyla ilişiği kesildi. Savaşa karşı çıkanlar hem basın açıklamalarında hem de sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar nedeniyle gözaltına alındılar.
Bu koşullarda Boğaziçi’nde gözaltına alınan öğrencilere büyük bir haksızlık yapıldığını düşünen öğretim üyeleri ve öğrenciler dayanışmak için büyük bir hareket örgütleyemiyorlar. Ama büyük bir hareketin örgütlenemiyor olması, dayanışma duygusunun zayıflığından değil maddi dayanışma imkanlarının zorlaştırılmasından kaynaklanıyor.
Okullarda öğrenciler arasındaki tartışmaları okulda öğrenciler, öğretmenler birlikte tartışarak, tedbirler alarak çözebilirler. Afrin harekatında ölenler için olum dağıtan öğrencilerin stant açmasını normal görenler askeri harekatlar yapılmasın, hiç kimse ölmesin diyen öğrencilerin de düşünce, ifade ve gösteri özgürlüğüne hassasiyetle saygı duymalılar.
Cumhurbaşkanı’nın hiçbir mahkeme kararı olmadan, daha öğrencilerin gözaltı süresi dolmadan öğrencilerin terörist olduğunu açıklaması ve öğrenim hayatlarını sona erdireceğini ilan etmesi ise kabul edilemez. Bu, sadece yerli ve milli politikayı benimseyen öğrencilerin “öğrenci”, bundan farklı siyasi fikirlere sahip öğrencilerin ise “hain, terörist, imansız” olarak suçlanabileceği bir iklim yaratmaktadır.
Bu okullardaki özgürlük alanlarını daraltan sert bir siyasal müdahaledir. Öğrencilerin okullardaki özgürlüklerine yönelik bir müdahaledir. Ayrıca öğrencilerin okullarını bitirme haklarını ellerinden almaya yönelik bir girişimdir.
(Sosyalist İşçi)