Gazeteciler Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu 7 kişinin yargılandığı davanın 5. duruşmasının, 2. oturumu bugün Silivri’de görüldü. Altan kardeşlerin savunmasına mahkeme başkanı müdahale etti.
“FETÖ’nün medya yapılanması”na dönük olduğu söylenen 7 sanıklı davada 5. duruşmaya gelindi. Bugün 2. Oturumu yapılan duruşmanın sonunda hükmün açıklanması bekleniyor. Davanın sanıkları arasında bulunan Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak hakkında müebbet hapis isteniyor. Bugün yapılan ikinci oturumda bu üç sanık savunma yaptılar.
“Bu devlet bizi 15 Temmuz darbesini yapmakla suçluyor, açık bir yalan bu”
Savunmaya ilk başlayan Ahmet Altan oldu. “Ben buraya yargılanmaya değil, yargılamaya geldim” diye sözlerine başlayan Ahmet Altan, yargı ve iktidarı eleştirdiği konuşmasında “hiçbir iktidar korku ve şiddetle uzun süre ayakta kalamaz. Talleyrand’ın dediği gibi 'süngüyle her şeyi yapabilirsiniz ama üstüne oturamazsınız.' Bu devlet bizi 15 Temmuz darbesini yapmakla suçluyor. Açık bir yalan bu. Bizim darbeyle hiçbir ilgimiz olmadığını yıllarca bizi izlemiş olan istihbarat teşkilatı da, polis de, bu iddianameleri yazan savcılar da biliyorlar.” dedi.
1909’da gerçekleşen 31 Mart olayını örnek veren Altan, “Nasıl oldu da İttihatçılara karşı olan bir askerî kalkışma İttihatçıların, Erdoğan’a karşı olan bir askerî kalkışma Erdoğan’ın mutlak iktidarına yol açtı? '15 Temmuz’u sen yaptın' diye yalan söyleyip beni hapse atmak kolay ama bu sorulara cevap vermek o kadar kolay değil. ‘Neydi bu 31 Mart?’ diye soranların hain ilan edilmesi gibi 'neydi bu 15 Temmuz' diye soranlar da hain ilan ediliyor. 15 Temmuz’un toplumun tabanında da bir karşılığı yoktu. Darbeye karşı yiğitçe sokağa çıkan kitleler bunu kanıtladı zaten. Toplumun bütün kesimleri bu kanlı ve kalleş girişime karşı çıktı. Toplum bir bütün hâlinde bu ahlaksız vahşeti lanetledi.” İfadelerini kullandı.
“Sanki yazar değil de TSK Personel Dairesi Başkanıyım”
Binlerce insana FETÖ’cü damgası vurulduğunu söyleyen Altan, “Bir de, suçluların, benim de aralarında bulunduğum bir kategorisi bulunuyor. Bunlar hem FETÖ’ye hem de PKK’ya yardım ediyorlar. Benim de aralarında bulunduğum bu 'elit' suçlular artık nasıl bir manyaklarsa nerede silah görseler oraya koşuyorlar. Siyasi iktidar artık generallerden korkmuyor. Ama yazarlardan korkuyorlar. Silahlar değil kalemler korkutuyor onları. Çünkü kalem, silahın ulaşamayacağı bir yere, toplumun vicdanına ulaşıyor” şeklinde konuştu.
Altan sözlerine, “İddianamede benim 2016’da yapılan 15 Temmuz darbesine katıldığımın “kanıtı” olarak 15 Temmuz’dan 6 yıl önce yayımladığım bir haber gösteriliyor. Ben nasıl bir güce sahipsem subayları tasfiye ediyorum, yerine örgüt mensuplarını atıyorum, kritik pozisyonlara örgüt mensuplarını getiriyorum. Bunların hepsini ben yapıyorum. Sanki yazar değil de TSK Personel Dairesi Başkanıyım. 6 yıl boyunca ordunun içinde her istediğimi istediğim yere yerleştiriyorum. Böylesine gayriciddi bir suçlamayla müebbetle yargılanıyorum” diye devam etti.
Mahkeme başkanı uyardı
Altan’ın savunması sırasında mahkeme başkanı, “Bu şekilde devam ederseniz mikrofonunuzu kapatacağım” diyerek Altan’ı uyardı. Altan ise bu uyarıya “Mikrofona ihtiyacım yok, ben her zaman sesimi duyururum” cevabını vererek, savunmasını şöyle bitirdi: “Şimdi siz beni hapiste öldürmek istiyorsunuz. Bütün bu gerçekleri anlattıktan sonra ben size diyorum ki, ben hapishanede ölmeye hazırım. Siz de hapishanede ölmeye hazır mısınız? Çünkü vereceğiniz ceza sizin kader haritanıza da aynen kaydedilecek”
Mehmet Altan: “Savunmalarım, kasıtlı ve bilinçli bir şekilde yok sayılıyor”
Ahmet Altan’dan sonra savunma yapan akademisyen Mehmet Altan, “Savunmalarım, kasıtlı ve bilinçli bir şekilde yok sayılıyor. Neden? Çünkü savunmalar dikkate alınsa delil göstermeden zorla hapishanede tutmak mümkün olmayacak. Mağdur edilmemin en tatsız tarafı suç olmayan, yersiz, anlamsız suçlamalara cevap vermek, bunlara karşı savunma yapmak durumunda kalmak” derken, idam cezası olsa savcının kendilerini idamla yargılayacağını söyledi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Altan’ı “Ajitasyona gerek yok. Biliyorsunuz kanunda idam cezası yok” diyerek uyardı. Altan, 25 yıldır profesör olduğunu söyleyerek "Ben doçentken doğmuş olan savcıları böyle mi yetiştiriyoruz' diye düşünüyorum" dedi.
Mehmet Altan, Fethullah Gülen’le görüşüp görüşmediği sorusuna ise "Aralarında Ardan Zentürk ve Mahmut Övür'ün de bulunduğu 10 kişilik bir grupla görüştük" oldu.
Nazlı Ilıcak: “Akın İpek hakkında o dönemde bir soruşturma yoktu”
Son olarak savunmasını yapan Nazlı Ilıcak ise şunları söyledi: "40 yılı aşan meslek hayatımda hiçbir cemaat yayınında çalışmadım. Çalışmayı tercih etmedim. Suç gibi gördüğüm için değil. Cemaat yapısı içinde gazetecilik faaliyetini serbestçe yerine getiremeyeceğim endişesini taşıdığım için hep oralardan gelen tekliflere kapalı kaldım. 2013 Aralık ayında Sabah'taki işime son verilince hem Bugün, hem Zaman'dan teklif aldım. Tereddüt etmeden Bugün'ü tercih ettim. Bugün, bir işadamına aitti. Akın İpek hakkında da o tarihte bir soruşturma yoktu"
İfadelerin alınmasının ardından duruşma yarına ertelendi.