1969 yılı 27 Haziran’ı 28 Haziran’a bağlayan gece Greenwich’teki Stonewall Inn adlı bar LGBTİ Hareketi için simgesel bir ayaklanmaya sahne oldu.
LGBTİ’lerin gettolarındaki barlar, “kurtarılmış bölgelerdeki” polis ve çeteler arasındaki pazarlığın izin verdiği ölçüde özgürdü. O geceye kadar belli aralıklarla polis baskınlarına uğrayıp ertesi gün açılan eğlence mekânlarından biri olan Stonewall Inn’in tamamen yanmasıyla sonuçlanan gece, hareketin alevlendiği, radikalleştiği geceydi aslında. 27 Haziran gecesini diğer baskınlardan ayıran şey günlerce bardaki ve o bölgede yaşayan LGBTİ’lerin, bar çalışanlarının, öğrencilerin ve aktivistlerin birikmiş öfkesinin anlık parlaması değil, radikal örgütlü bir mücadelenin başlangıcı olmasıydı. Günler ve geceler süren çatışmanın ardından o zamana kadar orta üst sınıf, beyaz erkeklere hitap eden LGBTİ örgütlenmesi kadınları, çevrecileri, Siyah Panterleri, işçileri de içine alan yirminci yüzyılın en kayda değer örgütlü güçlerinden birine dönüştü.
Özgürlük için yürüyüş
Stonewall kurbanlarını ve isyanlarını anmak üzere 28 Haziran 1970'te ilki yapılan Onur Yürüyüşleri hâlen dünya çapında LGBTİ aktivistleri ve dostları tarafından sürdürülüyor. LGBTİ Hareketinin Türkiye’deki örgütlü mücadelesi, 1970’li yıllarda ortaya çıkan bir arada yaşama ve çalışma pratiği ile yavaş yavaş şekillenmiş, 1980 askeri darbesi ile toplumun tüm muhalif unsurları gibi “yeraltına” itilmiş, 1990’lı yıllarda ise bu kez daha güçlü bir şekilde mücadele sahnesine ayak basmıştı. Türkiye’deki ilk Onur yürüyüşünü organize etmek için 11 Nisan 1993’te Beyoğlu BİLSAK Kültürevi’nde yapılan ve Lambdaistanbul’un kurulmasıyla sonuçlanan toplantının ardından aktivitler, Cinsel Özgürlük Etkinlikleri adı altında bir etkinlik düzenlemeye karar vermiştir. Bu etkinlik, gelen tepkiler üzerine başta yürüyüşe izin veren İstanbul Valiliği tarafından “toplumun örf ve adetlerine ters düştüğü” gerekçesiyle yasaklanmış ve yürüyüşü organize eden aktivistler iptal olan yürüyüş tarihinden bir gece önce gözaltına alınmıştır.
2000’li yıllara kadar basına kapalı olarak gerçekleşen Onur Haftası Etkinlikleri, yasa değişikliğiyle yürüyüş için izin alma zorunluluğunun ortadan kalkması üzerine, 2003 yılında, Lambdaistanbul’un fiili kuruluşunun onuncu yılı etkinlikleriyle birleştirilmiş ve Türkiye tarihinde ilk kez yaklaşık 50 LGBTİ aktivistinin katılımıyla İstiklal Caddesi üzerinde yapılan yürüyüşle gerçekleştirilmiştir. Her yıl artan sayıda katılımcıyla gerçekleşmeye başlayan Onur Haftası Etkinlikleri 2007 yılında uluslararası bir nitelik kazanmıştır. 2007 yılından itibaren, 2015’te engellenene kadar, öncesinde uzun süren hazırlıklar yapılan, içerisinde konserler, partiler, atölyeler, performanslar, toplantılar, söyleşiler olan ve dünyanın birçok yerinden katılımcıları ve konuşmacıları ağırlayan, Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki irili ufaklı etkinlik ve gösterilerle sürüp İstiklal caddesinde yapılan büyük bir yürüyüşle bitirilen Onur Haftası Etkinlikleri tüm dünya tarafından takip edilmektedir.
En büyük sosyal hareketlerden biri
2007 yılında eşcinsel hareketin Türkiye’deki gelişimi bakımından bir kırılma anı da İstanbul’da yapılan Onur Yürüyüşü’dür. O zamana kadarki yürüyüşlerin en büyüğü ve en coşkulusu olan yürüyüş, hareket için önemli bir moral kaynağı olduğu gibi eşcinsel hareketin Türkiye’deki en önemli muhalif hareketlerden birine dönüştüğünü de kanıtlar niteliktedir. 2015 yılında ise yürüyüş İstanbul Valiliği tarafından, önceden haber verilmeksizin ve aniden, Ramazan ayı gerekçe gösterilerek yasaklanmış, yani Türkiyeli aktivistler, ilk Onur Yürüyüşü girişiminin üzerinden geçen 22 yıldan sonra bir kez daha, “toplumun örf ve adetlerine aykırılık” prensibine takılmıştır. 2 yıldır polis zoruyla engellenen yürüyüş, geçtiğimiz sene LGBTİ aktivistlerin muhteşem bir yaratıcılık örneğini toplumsal hareketler tarihine yazdırdığı “dağılıyoruz” sloganıyla sokaklara, barlara, tüm mücadele alanlarına “dağılmıştır”.
Bu yıl Onur Haftası 19-25 Haziran tarihlerinde yapılacak farklı etkinliklerle selamlanacak. LGBTİ’ler bir kez daha, cinsel yönelimlerinin ve cinsiyet kimliklerinin saklanacak, utanılacak değil, gururla dünyaya ilan edilecek bir parçaları olduğunu, aşkın ve özgürlüğün dönüştürücü gücüne inanan binlerce aktivistle birlikte haykıracak.
Merve Diltemiz Mol
(Sosyalist İşçi)