Akademisyenler Esra Mungan, Meral Camcı, Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya hakkındaki davanın ilk duruşması için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde sabah saatlerinden itibaren dayanışma eylemi vardı.
Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza vererek "Bu suça ortak olmayacağız" diyen akademisyenlerden 4'ü tutuklanmıştı.
Tayyip Erdoğan'ın doğrudan hedef gösterdiği akademisyenlerin davasının ilk duruşması bugün görülüyor.
Akademisyenlerle dayanışmak isteyenler de sabahın erken saatlerinden itibaren Çağlayan Adliyesi önünde toplanmaya başladı.
Yine bugün görülen Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandığı davada, davanın askerlerin yargılandığı dava ile birleşmesi talebini reddeden mahkeme, davayı 6 Mayıs'a erteledi.
Basın açıklaması
Duruşma öncesinde Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi adına şu açıklama okundu:
”Bugün devlet idarecileri tarafından iki ayrı meslek grubuna yönelik yürütülen yıldırma siyasetinin bir parçası olarak buradayız aslında. Akla, mantığa ve hukuka aykırı iki ayrı davayı izlemek, akla, mantığa ve hukuka aykırı bir şekilde yargılanan gazeteci ve akademisyen dostlarımızla dayanışmak için geldik. Bu iki dava aynı zamanda, daha geniş ölçekte tüm topluma yönelik sürdürülen ‘ifade özgürlüğü’ saldırısının da bir parçasıdır bizim gözümüzde.
Bugünkü Çağlayan mesaimiz sabah 10.00’da, savaşa karşı ve barıştan yana olduklarını iyi bildiğimiz Erdem Gül ve Can Dündar’ın, sırf mesleklerinin gereğini yerine getirdikleri, yani habercilik yaptıkları için yargılandıkları dava ile başladı; saat 14.00’te, yine mesleki ve yanı sıra insani sorumluluklarını yerine getirerek haklı barış talebine imza atan 2000’i aşkın akademisyenin arasından akıl almaz gerekçelerle seçilen ve aynı akıl dışılıkla tutuklanan dört dostumuz, meslektaşımız Esra Mungan, Meral Camcı, Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya’nın yargılanacağı dava ile sürecek. Birazdan, duruşmayı izlemek üzere gelen uluslararası heyet ve milletvekilleri ile birlikte duruşma salonuna geçeceğiz.
Barış içinde bir arada yaşamanın en temel insan haklarından biri olduğunu, dolayısıyla barış talebinin yargılanamayacağını, bu talebi dile getirmenin bir suç olmadığını, bir suçmuş gibi gösterilemeyeceğini yinelemek ve bir kez daha hatırlatmak isteriz. Dolayısıyla bugün, bu hukuk dışı uygulamadan derhal geri dönülmesini ve arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını bekliyoruz.”
"İddianameye 10 üzerinden 2 bile vermezdim"
14.00’te başlayan duruşmada, salona 14.30’da getirilen akademisyenlerden ilk sözü Muzaffer Kaya aldı. Kaya, gelirinin sorulması üzerine ‘İşsiz akademisyenim’ yanıtını verdi. Kaya, “İddianamenin kötü bir özet olduğunu düşünüyorum ben bir hoca olarak 10 üzerinden iki bile vermezdim” dedi. Kaya şöyle devam etti:
“Bugün bizim nezdimizde düşünce ve ifade özgürlüğü yargılanıyor. İddianamenin kötü bir özet olduğunu düşünüyorum ben bir hoca olarak 10 üzerinden iki bile vermezdim. Iddianamede belirtilen çözüm süreciyle, davaya konu suç isnadının bağı kurulmamıştır. Savcılık iddianameyi Vikipedia’daki yanlış bilgilerden yararlanarak hazırlamıştır. Dolmabahçe görüşmesi sonrası Tayyip Erdoğan bunu yanlış bulduğunu belirtmiş ve Kürt sorunu olmadığını söylemiştir. Ülkenin içine düştüğü durumun işaretlerini 7 Haziran öncesi Diyarbakır’daki mitingde patlayan bombayla gördük. Suruç ve Ankara patlamalarında yüzlerce yurttaşımız hayatını kaybetti. Ülkemiz yangın yerine döndü. Bildirinin kaleme alındığı günlerde hükümet 90’lar konseptine geri dönüş yapmıştı. Operasyonlarda yüzlerce sivil öldürüldü.
Biz, bu ülkenin akademisyenleri, bunca şey yaşanırken sessiz kalmayı onurumuza yediremedik. Bildirimiz hükümete uyarı ve talep içeren bir bildiridir. Ağır insan hakları ihlallerinin durmasını istedik. Bildiri için bize kızabilir, bizi sevmeyebilirsiniz ama bildirimizde hiçbir şekilde terör örgütü propagandası yer almamaktadır. İddianamede söylediklerimiz değil, söylemediğimiz seyler yüzünden de yargılanıyoruz. Bu hukuken mümkün değildir, nokta.”
Savcı tahliye istedi
Savcı, akademisyenlerin tutukluluğun devamı talebinden vazgeçti, tahliye istedi.