Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe platformunun İstanbul’da düzenlediği “Holokost ve Türkiye: Geçmişten günümüze antisemitizm” toplantısına ilgi büyüktü.
Toplantının açılışında, DurDe aktivisti Levent Şensever, 8 yıldır Türkiye’de ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı verdikleri mücadeleyi anlattı.
Oturumun moderasyonunu yapan Pınar Dost-Niyego, ilk sözü Almanya’dan bir tarihçi ve Türkolog olan Corry Guttstadt’a verdi.
"İstenmeyen" Yahudiler
Hem Avrupa’da hem de Türkiye’de antisemitizmin iki safhası olduğunu belirten Guttstadt, Yahudilerin öncelikle asimile edilmek istendiğine, asimile olduklarında ise “artık ayırt edilemiyorsunuz, daha da tehlikelisiniz” denildiğine dikkat çekti. Trakya Olayları’nı hatırlatan Corry Guttstadt, toplum içinde antisemitizm yaygın olmasa o kadar insanın kolayca seferber edilemeyeceğini belirtti.
Türkiye’nin Yahudilere yönelik politikasının tüm azınlıklara uygulanan baskılarla paralel olduğunu düşündüğünü ifade eden Guttstadt, resmi ancak gizli belgelerde iskan kanununa göre Yahudilerin “istenmeyen” olarak tanımlandığını hatırlattı.
Barış talep eden akademisyenlere destek
Akademisyen ve yazar Nora Şeni, sözlerine, barış için akademisyenlerle dayanışma duygularını ifade ederek başladı. Avrupa’da II. Dünya Savaşı sonrası yazanan yüzleşme deneyimlerine ve hafıza politikalarına değinen Şeni, bu dönemde ırkçılığın meşruiyetini yitirmeye başladığını, örneğin Holokost inkârını yasaklayan yasalar çıkarıldığını söyledi.
Nora Şeni, cumhuriyetin ise 1923’ten sonra Türk-Müslüman-Sünni-Hanefi çoğunluk etrafında toplumu homojen hâle getirmeye çalıştığını aktardı.
Medyanın ve hükümetin antisemitizmi
Avukat Rita Ender ise Türkiye’den antisemitizme dair örnekler sunarken, İsrail-Filistin çatışması, herhangi bir Yahudi etkinliği veya bir hahambaşı açıklamasının olmadığı sıradan bir haftada dahi basında birçok antisemit haber-yazı yer aldığını anlattı. Ender, AKP liderlerinin antisemit söylemlerinden de örnekler verdi.
Ulusal hukuk mevzuatında antisemitizmin kelime olarak yer almadığını, ancak mevcut düzendeki ceza kanunundaki maddelerle Yahudilere yönelik ırkçılığın önlenmesinin mümkün olduğunu dile getiren Ender, “ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme” bir suç olmasına rağmen Yahudi mezarlıklarının defalarca yağmalandığını anlattı. Ender, bugünlerde hukuktan söz etmenin de üzücü olduğunu belirtti.
Toplantı, salondan gelen katkı ve sorularla devam etti.