Alevi açılımı ama nasıl?

25.11.2015 - 14:25
Haberi paylaş

Hükümete yakın gazetecilerin iddiasına göre, AKP yine, yeniden bir ‘Alevi açılımı’ hazırlığında. 3-6 ay içerisinde gerçekleşmesi beklenen Alevi reformu vaadinin AKP için uzun bir geçmişi var.

Son 13 yıldır yeni bir anayasa gibi Alevi sorununun çözülmesi de sık sık gündeme gelen ve sonra sanki hiç konu olmamışçasına üzeri kapanan başlıklardan biri oldu. Konuya dair bir şeyler yapılıyormuş gibi çalıştaylar düzenlendi, medyada tartışmalar açıldı. Ancak somut hiçbir adım atılmadığı gibi Alevilere yönelik ayrımcı söylemler ve devlet politikası devam etti.

İddiaya göre reformun içeriğine dair kararlar Alevilere bırakılacak. Ama Kürt sorununu kendi kendisiyle konuşarak çözeceğini açıklayan AKP’nin, Alevi reformu için muhatabının kimler olacağı henüz meçhul.  

Alevilerin en öncelikli talebi cemevlerinin ibadethane statüsünün tanınması. AKP’nin yeni reform  önerisi ise ‘irfan ocakları ve cemevi’  olarak adlandırılan bir sistemin getirilmesi. Dedelere maaş bağlanması, cemevlerinin elektrik ve su gibi hizmetlerden ücretsiz yararlanabilmesi için imar ve belediyeler kanununda değişiklikler yapılması gibi önerilerin olacağı da dile getiriliyor.

Talepler karşılanmıyor

Ancak AKP açısından tüm bu reform iddiasının içinde yatan püf noktası cemevlerinin diyanete bağlanması. Cemevlerinin diyanet işlerine bağlanması Alevi sorununun çözümü olamaz. Aksine diyanet işleri kaldırılmadan yapılacak bir Alevi reformunun bir anlamı yok. Reformun içeriği cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, devletin diyanet işleri gibi bir kurum aracılığıyla dayattığı ayrımcı politikaların son bulması, asimilasyon işlevi gören zorunlu din dersinin kaldırılması gibi Alevilerin temel taleplerini karşılamaktan uzakta. Dolayısıyla meselenin kökeninde yatan sorunları çözmek yerine çevresinden dolanıyor. Bu tutum Kürt sorununun çözülmesi için, bölgeye yapılan uçuşlara Kürtçe anons getirilmesini yeterli gören yaklaşımdan farklı değil.

Üstelik belli ki AKP, söz konusu ‘reformu’ içerisinde işçi sınıfının haklarına saldıran değişikliklerin de olduğu kapsamlı bir paket olarak gündeme getirme niyetinde. Çünkü yeniden başlayan yeni anayasa tartışmalarında, hükümet kanadından pek çok farklı alanda yeni ‘hedefler’ açıklanıyor. 2011’den beri kıdem tazminatını kaldırmaya çalışan AKP, yeni bir ‘fon sistemi ‘oluşturulması adı altında işçilerin en temel hakkına saldırmaya hazılanıyor. Milyonlarca kamu çalışanının iş güvencesini ortadan kaldırmak da söz konusu yeni hedeflerin içerisinde.

Cafer Solgun: "Diyanet kaldırılmadan ya da özerkleşmeden sahici bir açılım olmaz"

Yüzleşme Derneği Başkanı ve yazar Cafer Solgun’a göre ‘açılım konusu artık istismar kaldıracak durumda değil.’ Solgun sahici bir reform ve ‘açılım’ politikasının Alevilerin isteklerine uygun olmak zorunda olduğunu vurgularken konu hakkında pek çok AİHM kararının olduğunu da hatırlattı. AİHM’nin cemevlerinin statüsü ve zorunlu din dersleriyle ilgili kesin kararlarını sulandırmadan yerine getirmenin bile önemli bir ‘açılım’ olacağını düşünen Solgun bunun gerçekleşme ihtimaline ise şüpheyle yaklaşıyor: “Çünkü açılım yapacağız diyen AKP zorunlu din derslerinin “zorunlu” olmaktan çıkarılmasına, bu derslerin içeriklerinin tarafsız bir şekilde yeniden düzenlenmesine bugüne değin yanaşmadı.”

Solgun’un AKP’nin ‘yeni’ açılımıyla ilgili, Alevi toplumunun haklı olarak ciddi kaygı ve kuşkularının olduğunu vurgulamasının nedenlerinden biri de, hükümetin Diyanet İşleri Başkanlığı’nı adeta ‘kırmızı çizgi’ olarak görmesi. “Oysa Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmadan, en azından özerkleştirilip diğer din ve inanç gruplarının da istiyorlarsa kendi diyanetlerini oluşturmalarına imkân sağlanmadan ne sahici bir Alevi açılımı olabilir ne de din ve inanç özgürlüğü bir hak olarak anlam ve değer kazanabilir.” Solgun’a göre ‘biz Diyanet İşleri Başkanlığı’nın statüsünü konuşurken onların Alevi inanç rehberlerini diyanete bağlamaktan bahsetmesi’ toplumun kuşkularını arttırıyor.

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol