Diyalog sürecinde yeni adımlar

21.01.2025 - 11:31
Haberi paylaş

DEM Parti’nin Abdullah Öcalan ile İmralı’da yaptığı görüşmenin ardından DEM Parti heyeti meclisteki birçok partiyle görüşmeler gerçekleştirdi. Fakat henüz heyet görüşmelerle ilgili bir kamuoyu bilgisi paylaşmış değil. 

DEM Parti heyetinde yer alan Sırrı Süreyya Önder kısa bir açıklama yaparak şu anki görüşmelerin barışın sağlanması ile ilgili olduğunu Kürt sorununda bir çözüm sürecinin ise daha sonraki hedef olduğunu söyledi. 

Yeni diyalog sürecinin temeli

Daha önceki çözüm sürecinde Türkiye’deki binlerce PKK militanları Suriye’ye geçmişti. Burada PYD’nin silahlı güçlerine (YPG) katılarak Suriye’nin en büyük silahlı gruplarından birini oluşturmuşlardı. 2014 yılında IŞİD Suriye Kürdistan’ına (Rojava) saldırdığında kentlerde cephe savaşına girmiş ve ardından kontrolü sağladığı bölgelerde düzenli bir ordu oluşturmuştu. Bugün Rojava’da 100 bin kadar Kürt askeri olduğu söyleniyor.

Yeni diyalog sürecinin temelinde Rojava olduğu biliniyor. Gazze’deki savaşın İran’ın işgaline evrilebileceği ve bütün bir Ortadoğu’nun yangın yerine dönüşebileceği son derece yakın bir ihtimal. Türkiye devleti ve hükümeti de bu ihtimali ciddiye alarak öncelikle Rojava’da Kürt silahlı güçlerinin Türkiye’ye yönelik bir tehdit oluşturmaması için bu süreci başlatmış durumda. Sürecin sonraki aşaması da elbette Kürt sorununda bazı adımlar atılması olacaktır çünkü demokratik Kürt özgürlük hareketi bütün baskı politikalarına rağmen ayakta. 

Sorular

Bu diyalog süreci elbette birçok açıdan kafa karıştırıyor. Çok daha ciddi görünen önceki çözüm sürecinin kanlı bir savaşla sonuçlanmış olması hükümete güvenilebilir mi sorusuna yol açıyor. Ayrıca bu kez sürecin başını faşist parti MHP’nin çekiyor gibi görünmesi de herkeste güvensizlik hissi yaratıyor.

Ancak bir çözüm sürecine en büyük karşı koyuşu örgütleyebilecek faşist hareketin devlet tarafından ikna edilerek sürecin başını çekiyor gibi görünmesi aslında durumun ciddiyetini gösteriyor. 

Sırrı Süreyya Önder, Mezopotamya Ajansı’na verdiği röportajda Kürt halkı açısından durumu "temkinli iyimserlik" olarak nitelendirdi. Öcalan’ın masaya demokratik konfederalizmi koyduğunu ima etti ve sürece dair tüm belirsizliklerin Kürt tarafında değil Türk devleti tarafında olduğunu bunun nedeninin de Suriye’deki ani ve hızlı gelişmelerin belirsizliği olduğunu söyledi. Önder şunu söyledi:

“Şu anda ne ABD’nin, ne İsrail’in, ne İran’ın, ne Türkiye’nin ne de Suriye sahasındaki diğer aktörlerin nasıl bir yol alacağı netlik kazanmış durumda. Şam’daki yeni iktidarın da ne yapacağı, nasıl bir Suriye kurgulayacağı net değil. Öcalan tam da bu belirsizlik sürecinde bir kez daha kendi Ortadoğu projeksiyonunu bir öneri olarak ortaya koyuyor. Belki de bu açıdan en net olan, Öcalan’ın pozisyonu.”

Belli ki masada YPG’nin ne olacağı var. Rojava’ya Suriye’de kaçınılmaz olarak bir özerklik sağlanacak ve YPG’nin Suriye ordusu ile nasıl ilişkileneceği henüz belli değil. Türkiye’de ise dağlarda PKK gerillası zaten uzun zamandır bulunmuyor. Bu mücadelenin siyasi merkezi Rojava’da fiili bir Kürdistan kurulduğundan beri Rojava’ya kaymış durumda. Bir açıdan Öcalan, Türkiye ile Rojava’nın statüsü üzerinden bir tartışma yürütüyor.

Türkiye’den Rojava’ya giderek IŞİD’e karşı savaşan daha sonra da YPG’de kalan veya eğitim alıp Türkiye’ye dönen binlerce insan var. Bu kent mücadelesi deneyimi de devlet yetkikilerini endişelendiren bir durum. Dolayısıyla Rojava’nın ve PYD’nin statüsüne karşılık PKK’nin silah bırakması ve siyasi mücadelenin önündeki engellerin kaldırılması ilk aşamada atılacak adımlar gibi görünüyor.

Mücadele ve müzakere

Savaşan güçler arasındaki müzakere dönemlerinde masada elini güçlendirmek isteyen taraflar bir yandan sahada hamleler yapmaya da devam ederler. İktidar süreçten mümkün olduğu kadar kendi lehine çıkmak için Kobani’ye yönelik askeri müdahaleye ve DEM Partili belediyelere kayyım atamaya devam ediyor. “Kürt sorunu yoktur”, “terörün kökünü kazıyacağız” diyor. Öte  yandan “Ya pozitif bir şekilde kırılma gerçekleşecek barışı inşa edeceğiz ya negatif yönde kırılmalar gerçekleşecek ve her yer Gazze olacak” gibi sert açıklamalar yapabiliyor. 

Ancak Önder’in dediği gibi devletin ciddiye aldığı belli olan diyalog sürecini bölgedeki güç ilişkileri ve iktidar bloğunun hesapları belirsiz kılıyor. 

Yakında İmralı ile ikinci görüşme yapılacak ve sonrasında DEM Parti heyeti bir açıklama yaparak görüşmeler hakkında bilgi paylaşacak.

Sosyalistlere düşen görev bu sürecin devrilmemesi için Kürt halkına Batı’dan destek olan bir barış hareketi inşa etmek. Kürt hareketinin süreçten en büyük kazanımla çıkabilmesi için destek olmak.

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol