Aksa Tufan'ının ve Gazze'de süren soykırımın 1. yıldönümünde... Direniş Çadırı ve Filistin'e Özgürlük Platformu İsrail Büyükelçiliğinden ABD Büyükelçiliğine yürüdü.
Yürüyüş boyunca "Her yer Filistin her yer direniş", "İn-ti-fa-da ka-zan-acak", "Soykırımcı İsrail hesap verecek", "Katil İsrail katil ABD", "İşbirlikçi olma direnişçi ol", "Vanaları kapat, gemileri engelle", "Katil ABD Orta Doğu'dan defol", "Lübnan’ın hesabı sorulacak", "Yemen'in hesabı sorulacak", "Gazze'nin hesabı sorulacak", "Nehirden Denize Özgür Filistin" sloganları atıldı.
ABD Büyükelçiliği yanında yapılan ortak açıklamada şunlar söylendi:
"Bundan bir yıl önce Filistin halkı, hapsedildiği Gazze'den dünyaya haykırmak için duvarların ardına geçti.
Bundan önce de İsrail ordusu defalarca Gazze'ye saldırdı.
1948'den bu yana yerleşimci işgal devleti İsrail adım adım Filistin topraklarının büyük bölümünü ele geçirdi.
İşgal ettiği Filistin topraklarından Gazze'ye milyonlarca insanı sürerek sıkıştırdı.
Gıda, su, enerji ve mali akışı elinde tutarak Gazze'deki Filistinliler üzerinde yıllardır devlet terörü estirdi.
İsrail polisi, kurduğu arama noktalarında Filistinlileri aşağıladı, keyfi zorbalıklarla sindirmeye kalktı.
Adeta bir açık hava hapishanesine dönüşen Gazze, abluka altındaydı.
7 Ekim 2023, dünyanın görmezden geldiği Filistin direnişinin on yıllardır süren işgale, yayılmacılığa, baskıya, şiddete karşı öfkesinin patlamasıdır.
7 Ekim'in birinci yılında Filistin direnişine destek için burada toplandık.
7 Ekim öncesi Filistinlileri sistematik olarak katleden siyonist İsrail devleti, 7'Ekim'den sonra alenen soykırım başlattı.
Geçen bir yılda katledilen on binlerce Filistinli, yaralanan yüz binden fazla insan, Gazze’ye gıda ve su girişinin engellenmesi, hastanelerin tüm alt yapısı ile bombalanması, çocukların açlık ve salgın hastalıklardan dolayı kitlesel ölümlerle karşı karşıya kalması, milyonlarca Filistinlinin defalarca zorla yerinden edilmesi bir soykırımdır.
Gazze'ye siyonist saldırılar sürerken, Batı Şeria'da şiddet, baskın, gözaltı ve tutuklamalar devam etmektedir. İşgal devletinin amacı tüm Filistinlileri Filistin'den kovmak, gitmeye direnenleri soykırıma maruz bırakılarak bir halkı yok etmektir.
Gözümüzün önünde gerçekleşen soykırıma sessiz kalmıyoruz! Tüm dünyadaki Filistin dostları gibi soykırıma “hayır” diyoruz!
ABD ve müttefikleri, emperyalist devletler bu soykırımın suç ortağıdır.
Soykırımcıları onlar silahlandırıyor.
Ekonomik ve siyasi her türden desteği onlar sağlıyor.
Siyonist rejimin dünya halklarından büyük tepki görmesine rağmen insanlık suçları işlemeye devam etmesi, emperyalistlerin tutumundan kaynaklanıyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yakalama kararının ABD'de hiçe sayılması, katil Netanyahu'nun Birleşmiş Milletler kürsüsünde konuşturulması, sömürgeci ve soykırımcı hayallerini savunmaya izin verilmesi emperyalist desteğin bir sonucudur.
Bu yüzden ABD ve Avrupa'da soykırımın suç ortağı hükümetlere karşı büyük bir isyan var.
Filistin direnişine verilen aktif destekle birlikte bu isyan hareketi daha da büyütülmeli, Orta Doğu'ya yayılmalıdır.
Bir de işbirlikçiler var.
Orta Doğu'da İsrail saldırganlığına ve soykırıma sessiz kalan bir dizi devlet var.
Filistin halkını bu tarihi dönemde yalnız bırakan rejimlerin halkları Filistin'e özgürlük diye haykırıyor.
Türkiye'yi yönetenlerin sözlerine bakıldığında Filistin'i destekler gözüküyorlar.
Geçen Nisan ayından beri ticaretin tamamen kesildiğini, işgal devletine ambargo uyguladıklarını söylüyorlar.
Oysa gelen birçok habere göre, Türkiye menşeli gemiler İsrail'e ihtiyacı olan hammadde ve ürünleri götürmeye devam ediyor. Türlü hilelerle bunu yapan şirketlere göz yumuluyor.
Zorlu Holding İsrail'le çok yönlü ilişkileri sürdürüyor.
Ve son olarak İsrail devleti ile silah ticaretini artırma anlaşması yapan Azerbaycan, siyonist rejime petrol satmaya Türkiye üzerinden devam ediyor.
Hammadde ve petrol, sömürgeci devletin işlediği insanlık suçlarına devam etmesini sağlıyor. Bunlar tamamen kesilmedikçe, İsrail Gazze'deki soykırıma devam edebilir.
Batılı devletleri suçlamak yetmez. Türkiye'yi yönetenler İsrail ile tüm ilişkileri tamamen kesmelidir.
Bunun yolu gemilerin durdurulmasıdır. Petrol ve enerji akışının kesilmesidir.
Bu adımları atmayanların Filistin'le dayanışma gösterileri iki yüzlülüktür. Ve bu tutumları Filistin halkının aleyhinedir.
Burada bizlere, Filistin dostlarına, büyük görev düşüyor. İsrail'le ikili anlaşmaların nihai olarak fes edilmesi, Socar vanalarının kapatılması, işbirlikçi şirketlerin boykot edilmesi talepleri için ayağa kalkmalıyız.
Bugün Filistin direnişine verilebilecek en büyük destek, siyonist İsrail’in yalnızlaştırılmasıdır.
Aksa Tufanı'nın ve Gazze'de sürmekte olan soykırımın birinci yıldönümünde İsrail devletinin yayılmacılığı ve savaşı büyütme tehdidiyle karşı karşıyayız.
7 Ekim'den bu yana İsrail devleti, Filistin direnişini destekleyen Lübnanı vuruyor. İki bine yakın Lübnanlıyı katletti.
Direnişin siyasi ve askeri liderlerini öldürüyorlar. Güney Lübnan'ın bir kısmını ele geçirmek ve Lübnan'da Filistin direniş hareketini yok etmek hedefindeler.
Siyonist devlet, Yemen ve Suriye'yi de vuruyor. Yemen'de Filistin'i destekleyen güçleri, ABD desteğiyle susturmayı amaçlıyor.
Ve İsrail ile İran devletleri arasındaki gerginliğin savaşa dönüşmesi olasılığı, tam da siyonistlerin yayılmacı politikalarının tehlikeli sonuçlarından biridir.
Direnen Lübnan halkının yanındayız!
Direnen Ortadoğu halklarının yanındayız!
Filistin direnişi ile bir birlikte bölgesel direniş ayağa kalkarsa, yayılmacı saldırganlık püskürtülebilir.
Aksa Tufanı'nın ve Gazze'de sürmekte olan soykırımın birinci yıldönümünde herkesi Filistin direnişine destek olmaya, Lübnan ve Orta Doğu halklarıyla dayanışmaya, soykırımın faillerine karşı öfkeyi büyütmeye, suç ortaklarını ve işbirlikçileri yenmek için mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
6 Ekim 2024
Direniş Çadırı-Filistin'e Özgürlük Platformu"