Ali İsmail Korkmaz Vakfı'nda toplu işten çıkarma

13.09.2024 - 18:07
Haberi paylaş

Sendikalaştıkları için işten çıkarılan 3 ​kadın çalışanın ve yoğun bakımda olması nedeniyle işten çıkarılamayıp 1 ay idari ​izin verilen 1 kadın çalışanın sürecine dair açıklamayı paylaşıyoruz:

"Haziran ayında Hatay ve İstanbul ofislerinde çalışan ekibin tamamı ekip toplantısında genel koordinatöre maaşlara yönelik iyileştirmeyi ​içeren zam, günlük 187 lira olan yemek ücretinin artırılması ve yan hakların genişletilmesi taleplerinde bulunmuş, maddi taleplerin ​karşılanamaması ihtimaline karşılık olarak da çalışma koşullarının çalışan lehine düzenlenmesini önermişlerdir. Aynı talepler genel ​koordinatöre yazılı olarak da ifade edilmiştir. Genel koordinatör talepleri duyar duymaz ara zam yapmayı düşünmediklerini, kendisinin de ​bunu istemediğini ama yönetim kuruluna ileteceğini söylemiştir. Genel koordinatör talepler kendisine iletildiği günden itibaren İstanbul ​ofisinde birlikte çalıştığı ekiple iletişimini açık bir şekilde mesafelendirmiş, çalışanlar üzerindeki denetimi artırmıştır. Temmuz ayının ​sonunda çalışanların maaşlarına kademeli olarak %15 ve %20 oranlarında zam yapılmış ve taleplerin tamamı reddedilmiştir. Bu zamdan ​sonra dahi İstanbul’daki çalışanların maaşları İstanbul’un yaşam maliyetlerini karşılayacak düzeye gelememiştir. Buna rağmen İstanbul ekibi ​zam oranını kabul etmiş fakat önerdiklerinin altında olması sebebiyle sendika üyeleri çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebini ​detaylandırarak evden çalışma süresi ve yan hakların genişletilmesine dair müzakereleri sürdürmeye devam etmiştir. Sendika süreçten ​haberdar edilmiştir. Tüm taleplerin yönetim kurulu tarafından reddedilmesi üzerine İstanbul ekibi yüz yüze bir toplantı talep etmiş ve ​23.08.2024 tarihinde toplantı gerçekleştirilmiştir.

Toplantının bağımsız biri tarafından modere edilme talebi genel koordinatör tarafından reddedilmiş ve bir yönetim kurulu üyesinin ​yapacağı bildirilmiştir. Toplantıda çalışanlar, genel koordinatör ve yönetim kurulu üyeleri tarafından talep etme eyleminde bulundukları için ​art niyetli olmakla itham edilmiştir. Toplantıda taleplerin toplu şekilde iletilmesinden duyulan rahatsızlık açıkça ifade edilmiş, yönetim ​kurulu üyelerinden biri “Yanlış yaptınız, bunlar bireysel konular. Tek tek konuşmalıydınız" diyerek örgütlü mücadeleyi engellemeye ​çalışmıştır. Toplantı boyunca çalışanlar, kendilerini Hatay’daki depremzede iş arkadaşlarıyla kıyaslamakla suçlanmış, toplantı manipüle ​edilmiştir. Yönetim kurulu üyelerinden biri çalışanlara sürekli “güzelim” diye hitap ederek üstten ve alaycı tavırlarda bulunmuştur. ​Aynı yönetim kurulu üyesi, çalışanlardan birinin ofisin depreme dayanıklı olmadığına dair endişesini dile getirmesi üzerine “Evleriniz buradan ​daha mı güvenli?” diyerek iş güvenliğine olan bakış açısını ortaya koymuştur. Çalışanlar toplantıda mevcut taleplerde uzlaşma olmasa da ​örgütlü biçimde sorun ve taleplerini tartışmaya, zam ve performans değerlendirme dönemlerinde yönetimle müzakereleri sürdürmeye ​kararlı olduklarını belirtmişlerdir. Esas olarak masadaki taleplerin değil sürecin nasıl işletilmesi gerektiğini tartışmaya açmışlardır. Bu ​tartışmayı sürdürmek mümkün olmamıştır. 4 kadın çalışan toplantı sonunda burada uzlaşma ve tartışma zemininin olmadığını söyleyerek ​müzakerelere sendikanın devam edeceğini bildirmişlerdir. Bunun üzerine genel koordinatör ve yönetim kurulu da kendi aralarında ​konuşarak kararlarını bildireceklerini belirtmişlerdir. Bu toplantıdan sonra sendika üyesi olan genel koordinatör sendikadan istifa ​etmiştir. Belgesi sendika kayıtlarında bulunmaktadır.

26.08.2024 Pazartesi günü genel koordinatör 1 yönetim kurulu üyesi ile birlikte sadece sendika üyesi çalışanlara dair toplu işten çıkarma ​kararını açıklamıştır. O sırada ofiste bulunan 3 sendikalı çalışanı temel şartlarda anlaşamadıklarını söyleyerek işten çıkarmış, 1 sendikalı ​çalışanı ise kalp krizi geçirdiği için yoğun bakımda olması sebebiyle işten çıkaramamışlardır. Bu çalışanın raporu bittikten sonra kendisine 1 ​ay idari izin verilmiş ve belirsizliğin çalışanın sağlığını olumsuz etkilediği belirtilmesine rağmen 10.09.2024 tarihinde sendika temsilcisine izin ​dönüşü ne yapacakları konusunda kararsız olduklarını söylemişlerdir.

İşten çıkarıldıklarının bildirilmesinin hemen ardından yönetim kurulu üyesi imzalamaları için çalışanlara işten çıkarma belgelerini vermiştir. ​Çalışanlardan birinin diğer çalışanı hiçbir belgeyi avukatlarına sormadan imzalamaması konusunda uyarması üzerine yönetim kurulu ​üyesi, çalışana sesini yükseltip “Burada bile birlikte mi hareket edeceksiniz? Onun aklı yok mu?” diye azarlayarak çalışanların ​dayanışmasına duyduğu öfkeyi bir kez daha dile getirmiştir. Ardından bir çalışanın teslim tesellüm tutanağını üretim materyallerinin ​tamamını teslim etmediğinden imzalamaması üzerine çalışanlara bağırmış diğer çalışanın uyarısı üzerine önce bağırdığını inkar etmiş daha ​sonra sadece tek bir çalışandan özür dilemiştir. Tüm bunlar sırasında çalışanların aynı zamanda çalışma arkadaşı olan genel koordinatör ​sessiz kalmış, yönetim kurulu üyesini hiçbir şekilde uyarmamıştır. İşten çıkarmanın hemen ardından vakıf fon verenlere çalışanları ​itibarsızlaştıran, taleplerini küçümseyen bir e-posta göndermiştir.

Çalışanların işten çıkarılmasının ardından sendika ALİKEV ile görüşme talep etmiş ve bu görüşme 3 Eylül tarihinde gerçekleşmiştir. ​Görüşmede sendika çalışanların sendikal sebeple işten çıkarıldıklarını söyleyerek işe iade talebinde bulunmuştur. İşe iade talebine olumsuz ​dönüş yapılmıştır.

ALİKEV, Ali İsmail Korkmaz’ın düşlerinden ilham alarak gençlerle birlikte ve gençler için hak temelli çalışmalar yürüten bir sivil toplum ​kuruluşudur. Bu iddiayı çalışanların ve gönüllülerinin emeği ile yaşatmaktadır. Buna rağmen genel koordinatör ve yönetim kurulu 3 ​genç kadın çalışanı taleplerini müzakere bile etmeden işten çıkarmaktan, işten çıkarma sırasında bağırıp çağırmaktan, çalışanların taleplerini ​toplu dile getirmesi sebebiyle topluca onlara saldırmaktan, talepleriyle alay etmekten, süreci manipüle ederek çalışanlarını fon verenlere ​karşı itibarsızlaştırmaktan bir an olsun çekinmemişlerdir. Kurumda insan kaynaklarına dair denetim kurulu dahil hiçbir mekanizma ve ​politika belgesi olmaması nedeniyle kurumun “temel şartlarda ve ilkesel olarak” çalışanlarla ayrıştığı iddiası yöneticilerin kişisel kanaati ​dışında değerlendirmeye tabii tutulamamıştır. Buna karşılık çalışanlar, çalıştıkları süre boyunca kurumun ilke ve değerlerine aykırı ​davranmamış, işlerini hiçbir zaman aksatmamış ve işe kendi vizyonlarını katarak geliştirmişlerdir. Çalışanların özveri ve katkısı ​genel koordinatörün çalışanlara verdiği sözlü geri bildirimlerde ve kurum dokümanlarında bulunan faydalanıcı gençlerin ​etkinliklerde verdiği yazılı geri bildirimlerde mevcuttur. Çalışanların hiçbiri daha önce genel koordinatör, yönetim kurulu ya da ​başka bir paydaştan olumsuz geri bildirim almamışlardır.

Süreç boyunca görüldüğü üzere ALİKEV çalışanları ile uzlaşma zemini kurmadan, onlarla sadece 1 kere görüşerek sendikanın devreye ​gireceğini duyar duymaz toplu işten çıkarmada bulunmayı tercih etmiştir. ALİKEV Yönetim Kurulu ve genel koordinatörü işçilerin bütün ​diyalog çabalarına rağmen çözümü işçilerle uzlaşma zemini yaratmakta değil 4 genç kadını çalıştıkları gençlik örgütünden uzaklaştırmakta ​görmüştür. Ali İsmail Korkmaz’ın hatırasını sahiplenerek kendini hak temelli bir gençlik örgütü olarak tanımlayan, kendini konumlandırdığı ​yer ve çalışanların emeği ile fon alan vakfın, genç kadın çalışanlarına uyguladığı bu hak ihlalini kabul etmiyoruz. Çalışanlar, Ali İsmail ​Korkmaz'ın direnişini ve Emel Anne’nin adalet mücadelesini her zaman sahiplenmişlerdir, sahiplenmeye de devam edeceklerdir. ​Ali İsmail Korkmaz’ın hatırasına ve temsil ettiği değerlere aykırı bir süreç işleten ALİKEV’in genel koordinatörü ve yönetim ​kuruludur. Çalışanların meselesi bir işçi işveren sorunudur ve bu mücadele sadece işverenlere karşıdır. Gelinen noktada hiçbir ​anlaşma, tartışma, uzlaşma zemini kurulmaması, diyaloğa kapalı tutum alınması sadece kurum değil sivil toplum alanı adına endişe ​vericidir. Bu ihlallerin sivil toplum alanında ilk kez olmadığını biliyoruz, son kez olması ve benzer vakaların sürdüğü iş yerlerindeki ​arkadaşlarımıza “yalnız değilsiniz” demek adına bu açıklamayı mücadelemizin bir parçası olarak kamuoyuyla paylaşıyoruz."

Bültene kayıt ol