Ankara'da Filistin ile dayanışma eylemi: 'Yaşasın küresel intifada!'

13.05.2024 - 14:14
Haberi paylaş

Direniş Çadırı ve Filistin'e Özgürlük Platformu, İsrail devletinin Gazze'de yaptığı katliamı ve 1 milyon 400 bin Filistinlinin sığındığı Refah şehrine karadan saldırı kararını AKP Genel Merkezi karşısında protesto etti.

12 Mayıs Pazar günü gerçekleşen eylemde Filistin bayrakları ve 'Katil İsrail Refah'tan' defol' dövizleri taşındı.

'Nehirden denize özgür Filistin, 'Katil İsrail Refah'tan defol', 'Filistin halkı yalnız değildir', 'Yaşasın küresel intifada', 'İşbirlikçi olma direnişçi ol' sloganlarının atıldığı eylemde açılış konuşmasını Direniş Çadırı'ndan Harun Özkarakaş yaptı.

ÖzKarakaş'ın konuşmasında öne çıkanlar:

""Filistin halkı tarafından “Nakba” olarak adlandırılan “Büyük Felâket”in üzerinden tam 76 yıl geçti.

Emperyalizmin arkalamasıyla Siyonistlerin tedhiş, terör ve katliamlarla Filistin halkını yurtlarından çıkarıp İsrail denen işgalci varlığı ikame ettikleri dönemden bugüne Filistin’de tehcir, katliam ve gasp bitmediği gibi direniş de bitmedi.

Çok şükür ki devran döndü! Direniş, Siyonistlerin “İkinci Nakba” hayalinin karşısına dikilerek bütün hesapları altüst etti, bütün plânları bozdu!

Biz, bir yandan Birinci Nakba’nın yıl dönümünde Siyonistlere, emperyalistlere olan öfkemizi, kinimizi diri tutmak, Filistin halkının acılarına ortak olmak için meydanlara çıkarken diğer yandan “İkinci Nakba”ya geçit vermeyen Direniş’in yanında saf tutmak, Siyonizm’e ve emperyalizme olan düşmanlığımızı tazelemek için yan yana, omuz omuza hizalandık!  

Bütün bir dünya, eşi benzerine pek rastlanmayan tarihi anlara tanıklık ediyor.

Çok küçük bir kara parçasına, egemen dünya düzeninin tüm bileşenlerini de arkasına alarak en ağır saldırılarda bulunan Siyonist İsrail’e karşı Filistin halkı eşsizi bir direniş sergiliyor.

“İkinci” Nakba niyetine fedâkârâne bir gayretle karşı koyan Filistin halkı, emperyalist merkezler ve Siyonist rejim tarafından soykırımla terbiye edilmek isteniyor.

Bu resme, bu ideale düşmanlık eden şer cephesi, İkinci Nakba için doğrudan ve dolaylı gayretlerle Siyonistlere elinden gelen desteği vermektedir.

Halklarının, kampüsleri dolduran üniversite öğrencilerinin barış ve adaletten, Siyonist katliam ve işgale karşı Filistin halkından yana duran iradelerinin hilâfına İsrail’i koruyup kollayan başta Büyük Şeytan Amerika olmak üzere egemen Batı bloğu ve pusulasını kaybetmiş doğu devletleri insanlık için yüz karası olmuş; allayıp pulladığı ideal ve tasavvurları çöküp çürümüştür. 

Yeryüzünün pek çok merkezinde ayağa kalkan vicdanları, kampüsleri direniş alanlarına çeviren öğrenci kardeşlerimizi selamlıyoruz. İradeleri irademizdir, ortaklaşmasından onur duyduğumuz iradelerimiz Allah’ın izniyle Direniş’in iradesiyle bütünleşmeye ahdetmiştir!

Gazze direnişinin insanlığa bir kez daha yol göstermek için yükseltip armağan ettiği “Küresel İntifada” çağrısına karşı küresel şeytani düzenin hamlelerini kendi coğrafyamızdan yola çıkarak boşa düşürmekle yükümlüyüz.

Şehit Hasan Saklanan kardeşimizin Siyonistlerin “İkinci Nakba” niyetine canını ortaya koyarak set çekme azmi, bir fedâ meşalesi olarak yolumuzu aydınlatmalıdır. 

Aynı azim ve kararlılık, 1 buçuk milyon Filistinlinin sığındığı Rafah’ın müdafaasında omuzlarımıza yüklenen sorumlulukların ifası için şarttır.

“İkinci Nakba”ya azmeden Siyonist şeytanlığa karşı Rafah’ı savunmak; barış, adalet ve vicdandan yana duranların boynunun borcudur. 

Biliyoruz ki Rafah’ı savunmak bütün Gazze’yi savunmaktan geçer.

Biliyoruz ki Gazze’yi savunmak bütün Filistin’i savunmaktan geçer.

Biliyoruz ki Filistin’i savunmak bütün Ortadoğu’yu savunmaktan geçer.

Yine biliyoruz ki Ortadoğu’yu savunmak bütün mazlum ve mustazaf coğrafyaları, bütün ezilenleri, yoksulları, hürriyetten mahrum bırakılanları savunmaktan geçer. Bugün hürriyeti savunmak üzere varlıklarını inşa ettiklerini dile getiren sivil toplum kuruluşlarının suskunluğu mazluma ihanetten başka ne olabilir ki!

....

Farklı yol ve yöntemlerle ticaretin sürdüğü haberlerini alıyoruz. Takipteyiz. Yarım kalan siparişler için üç aylık izinlerden bahsediliyor! Durdurulan ticaretin yeniden başlaması için “Gazze’ye insani yardım koridorunun açılması” gibi kırılgan bir şartın ileri sürüldüğünü görüyoruz. 

Bu sözüm ona insani yardım koridorunun, ABD’nin Gazze’ye yapacağı liman marifetiyle işletileceği iddialarıyla birlikte değerlendirdiğimizde yeni ve bambaşka işgal usullerinin hayata geçirilme tehlikesini barındırdığını da yeri gelmişken peşinen ifade edelim.   

Kazakistan ve Azerbaycan petrollerinin Siyonist savaş makinesine Bakü-Ceyhan boru hattı üzerinden akmaya devam ettiğini, bunun “ticareti durdurma” kararının dışında bırakıldığını da biliyoruz.

Bütün bu gerçekler, halkımızın meydanlarda bıkıp usanmadan haykırdığı “İhanetten Vazgeç, Ticareti Kes!” feryatlarını, taleplerini savuşturmak, geçiştirmek için icra edilen bir samimiyetsizlik tablosunun güçlü işaret ve belgeleri olarak önümüzde durmaktadır.

"Süreli Değil Kalıcı Ambargo!” 

Rafah’ın savunmak için buradan yükselteceğimiz çağrının, sesin, talebin ilki “Süreli Değil Kalıcı Ambargo!” olmalıdır.

Yetersiz ve belirsiz ticaret durdurma kararları ancak Siyonist sermayenin işine gelecektir. İşgal ve katliamda pay sahibi olan işbirlikçi sermaye ile olan hesabımız da elbette bir kenarda durmaktadır. Sanmasınlar ki onları da ticareti durdurma kararı alarak geçmiş hesabın üzerini kapattığını düşünen iktidar gibi unuttuk! Bütün işbirlikçilik ve ihanetlerin hesabını muhakkak soracağız! Kimse kendini rahat hissetmesin! Timsah gözyaşlarına prim vermeyeceğiz!

Yaşadığımız her bir coğrafyadaki Siyonist katliam ve yıkım rejiminin yanında duran işbirlikçilik ve ihanet kıskacını parçalayacağız!"

"Bu bir soykırım girişimidir, mutlaka durdurmalıyız"

Ardından Filistin'e Özgürlük Platformu adına Can Irmak Özinanır konuştu ve şunları söyledi:

"Gazze'de süren katliamı durdurmak, katil İsrail ordusunun 1 milyon 500 Filistinlinin sığındığı Refah şehrine karadan saldırısını engellemek için buradayız. 

Bir halka mensup olanları öldürüyor;

Bir halkın insanlarına ciddi surette bedensel ya da zihinsel olarak zarar veriyor;

Bir halkın bütünüyle ya da kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağını hesaplayarak yaşam şartlarını kasten değiştiriyor;

Bir halkın içinde doğumları engellemek amacıyla önlemler alıyor;

Bir halkın çocuklarını zorla bir başka gruplara ve bölgeler nakletmeye çalışıyor.

İsrail’in 76 yıllık amacı bu: Filistin’i Filistinlilerden arındırmak. 

Neden bir soykırımla karşı karşıya olduğumuzu on binlerce ölü açıklamıyorsa anlamak için zeytinliklerin yakılmasına bakın. Hala ikna olmayanlar daha yakından baksınlar

Şimdi Refah’a yönelik kanlı adımlar soykırım girişiminin yeni bir evreye bürünmesi anlamına geliyor.

Buradan bir kez daha yüksek sesle dile getirmek istiyoruz: Bu soykırım girişimi durmak zorunda. Gazze’nin takati kalmadı, aylardır direniyor, bu kural tanımaz işgal, hemen durmak zorunda. İsrail, hemen ateşi kesmek zorunda.

Tüm dünyaya çağrımızdır, İsrail’in ateş kesmesi için derhal en ağır yaptırımları, en ağır boykotu uygulayın! 

İsrail’i tecrit edin!

İsrail devletinin bir seri katilden tek farkı, onun cinayetlerini tüm dünyanın gözünün içine baka baka işleme cüreti göstermesinde. Bu cüretin kaynağının biliyoruz. Başta ABD olmak üzere İsrail’e askeri ve ekonomik destek veren batı bloğu devletleri ve bölgede yer alan iktidarlar.

Bu destek olmazsa İsrail’in bu kanlı saldırıları olamaz.

Tüm dünya bu gerçeği bildiği için, İsrail’i ve bu işgal devletiyle işbirliği içindeki kendi iktidarlarına suçüstü yaptıkları için dev bir dalga gibi harekete geçti. 

İşte suçüstü budur: Refah'taki durum dehşet verici. İsrail ordusu Refah'ın doğusunun boşaltılmasını emretti ve hemen ardından sivillerin evlerini, uluslararası kuruluşların binalarını, dükkanları ve bombalamaya başladı. 

Salı günü İsrail, Mısır'la olan Refah sınır kapısının “operasyonel kontrolünü” ele geçirdiğini açıkladı: Filistinlilerin çıkışına ve sağlık ekiplerinin girişine izin vermiyor. Üstelik bu, çıkışın ve girişin yapılabileceği tek yoldu.

İşte suçüstü budur: Dünya Sağlık Örgütü Doğu Akdeniz Bölge Acil Durum Direktörü Richard Brennan, Refah sınır kapısının İsrail tarafından kapatılmasının “feci, felaket bir durumu çok daha kötü hale getirdiğini” söyledi; “Bugün 140 [ağır] hastayı tahliye etmeyi bekliyorduk, ancak şimdi bu yaşam hattı hastalara kapatıldı.” 

İşte bir suçüstü örneği daha: Yardım kuruluşu Oxfam’ın Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Sally Abi-Khalil Pazartesi günü yaptığı açıklamada şunları söylüyordu: “İsrail'in yaklaşık 100,000 kişiyi tahliye etme emri ve dünya liderlerinin devam eden barbarca saldırısını durdurması yönündeki evrensel çağrısına rağmen Refah'ın işgalinin yaklaşıyor gibi görünmesi karşısında dehşete düştük.”, “Refah'taki korku aşikâr, zira Gazze'yi defalarca terk etmek zorunda kalan insanlar şimdi yeniden hareket etmek zorunda”, “İsrail'in iki kritik geçiş noktası olan Refah ve Kerem Şalom'a yardım, yakıt ve mal girişini engellemesiyle birlikte, hayat kurtarmaya yönelik insani çabalar daha da zorlaşacak.”

İsrail’i suç üstünde yakalayan sadece bu kuruluşlar değil, dev bir dalgaya dönüşen öğrenci isyanları. Columbia Üniversitesi’nde başlayan öğrenci intifadası kısacık zamanda çığ gibi büyüdü, ABD'nin 45 eyaletinde 140 üniversitede ve Avrupa’nın da tamamına yayıldı. İngiltere'de yaklaşık 14 üniversitede sürüyor. Lübnan ve Hindistan'daki üniversitelere de ulaştı. Sayıları öyle hızlı artıyor ki tam bir sayı vermek mümkün değil ama 100’ün üzerine çıktığını biliyoruz.

Bu eylemlerin hepsi işgal devletini suçüstü yakalama eylemleridir ve İsrail suçüstü yakalandığı için süren eylemlerdir.

Filistin tarihini yok etmek istiyorlar ama tarihi Filistin direnişi İsrail karşısında asla boyun eğmeyerek tarihe damgasını vuruyor. Bizler bu direnişin yanındayız, herkesi bu direnişin yanında olmaya çağırıyoruz. İktidarı İsrail’le tüm ikili anlaşmaları hemen şimdi kesmeye ve bir daha bu işgal devletiyle ilişki kurmamaya çağırıyoruz. Siz ilişki kurdukça onlar Refah’a saldırmak için güç buluyor.

Gazze’de acil ateşkes istiyoruz.

İsrail güçleri Refah’tan hemen defolmalıdır.

İsrail soykırım suçundan yargılanmalıdır.

Uluslararası Ceza Mahkemeleri derhal Netahyahu ve savaş kabinesi üyeleri hakkında soykırım ve savaş suçlarından tutuklanması için karar almalıdır.

ABD soykırıma verdiği destek için ayrıca suçlanmalıdır.

Şimdi bir çok ülkede öğrenci intifadası yanına işçi örgütlerini de katarak küresel intifadayı büyütme çağrısında bulunuyor: 15 Mayıs Nakba Günü küresel eylem günü ilan edildi.

Türkiye’de de üniversitelerde ve gençler arasında Gazze için bir hareketlenme başladı. Bu hareketlerin daha güçlü ve yaygın bir direniş örgütlenmesine dönüşmesini de umuyoruz.

İsrail devleti yenilene, Özgür Filistin kurulana dek mücadeleye devam!"

Bültene kayıt ol