İstanbul'da Filistin'i savunan gençlerin protestosu, iktidarın çeşitli kesimlerinin ağır suçlamalarıyla karşılandı. Fakat bu suçlamalar, İsrail'e artan ihracat ve ticaret gerçeğini perdeleyemiyor.
Baştan belirtelim: Birçok açıdan dışa bağımlı olan İsrail ekonomisi ile Türkiye ekonomisi arasındaki ilişkiler 2009'da Davos'ta yaşanan 'one minute' tutumu sonrası bile kesilmemişti.
7 Ekim sonrası Filistinlileri topyekun cezalandırmak için Gazze'yi işgal eden ve bir soykırım planını uygulayan İsrail kapitalizmi ile Türkiyeli patronların ticareti kesilmediği gibi daha da arttı.
İsrail'e ihracat:
"Eylül 2023’de 499,1 milyon dolardı.
Ekim 2023’de 347,9 milyon dolara geriledi
Kasım 2023’de ise 319,7 milyon dolar ile en düşük seviye görüldü.
Aralık ayında İsrail’e ihracatımız yeniden yüzde 35 artışla 429,2 milyon dolara geldi.
Ocak 2024’de 349,7 milyon dolar olan ihracat şubat ayında yeniden yüzde 20 artışla 422,2 milyon dolara ulaştı.
Ve Mart 2024 Türkiye’de yerel seçimlerin olduğu ay… İsrail’e olan ihracatımız 436,9 milyon dolara ulaşarak soykırım sonrası rekor kırdı."*
Yeni Şafak yazarı, İstanbul Valisi, sosyal medyadaki AKP'li hesaplar, İsrail'le ticari ilişkilerin (soykırıma rağmen) devam ettirilmesine karşı çıkan gençleri, "terörist", "Mossad ajanı", "5. kol" olmakla itham ediyor.
Kızdıkları nokta, Türkiye'nin İsrail ile aynı tablo içine konulması, Filistin halkını savunur gözükürken ırkçı savaş makinasını çimentoyla, çelikle, dikenli tellerle, elektrikle besleyen (bu arada kendisi de beslenen) ekonomi politikasını uygulayan AKP'yi ve liderinin eleştirilmesi.
Oysa her görüşten geniş kesimler, utanç verici işbirliğinin sona erdirilmesini istiyor.
Filistin halkına verilecek en büyük destek, İsrail'le ekonomik ve siyasi ilişkilerin kesilmesidir.
Madalyonun diğer tarafı artan polis şiddetidir. Beyoğlu'nda Filistin'i savunan gençlere yapılan eziyet ve şiddet, ormanını savunan köylüleri, sendika hakkını savunan inşaat işçilerine, kadın, erkek, çocuk demeden olay adli veya siyasi olsun yurttaşlara uygulanan şiddet ayyuka çıktı.
Süleyman Soylu'nun ardından İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturan Ali Yerlikaya, yaptığı operasyonlarla bazı muhalifler tarafından bile alkışlandı. Fakat onun görev süresinde polis şiddeti ve işkenceler gündelik yaşamın bir parçası haline geldi.
Baskıya, işkenceye, düşünce ve ifade özgürlüğünün bastırılmasına karşı hep birlikte ses çıkarmalıyız.
Filistin'e özgürlük mücadelesinin büyümesi, dayatılan suni kutuplaşmaların aşılmasına yardımcı olacaktır.
* "İsrail soykırımında Türkiye’den ihracat rekoru", İbrahim Kahveci, Karar