(Dosya) Filistin'e özgürlük diyenler Vicdan Mahkemesi'ni anlatıyor

04.04.2024 - 12:36
Haberi paylaş

Filistin'e Özgürlük Platformu, İsrail'in savaş suçlarını İstanbul'da yargıladı. 23 Mart'ta toplanan Vicdan Mahkemesi'nin kararları bir eylemle duyuruldu.

Platformun aktivistleri, Vicdan Mahkemesi hakkındaki değerlendirmelerini Sosyalist İşçi gazetesine yazdı.

---

Nehirden denize özgür Filistin

Milat kimilerinin sandığı veya sanmak istediği gibi 7 Ekim değil. Yüz yılı bulan bir mazi. Toprağı olmayan bir halka yurt bulma tarihi ise çok daha eski. Adım adım halkından soyutlanan bir coğrafyadan söz ediyoruz: Filistin. 

Filistin halkı tüm farklılıkları ile tıpkı şarkıları, dansları ve yemekleri gibi rengârenkti; mabetleri, dua ve yakarışları da. Oysa yüz yıldır bu farklar yok edilmeye çalışılırken, o seslenişler, yakarışlar yürek dağlıyor. Mabetler, mektepler, şifahaneler yok edilirken insanlar, hayvanlar ve tüm canlı cansız varlıklarla birlikte zehirleniyor; ölümün kahredici biçimleri Filistin’i örtüyor.

Yüz yıldır tehcir ve soykırıma varan şiddet, saldırı ve savaşın en ağır silahlarıyla baş etmeye çalışan bir coğrafyadan söz ediyoruz Filistin derken. Uluslararası hukuku ve BM’ce verilen yüzlerce kararı hiçe sayan, insanlık onurunu yok etmeye çalışan bir yönetimden söz ediyoruz işgalci Siyonist İsrail derken. 

UAD Güney Afrika’nın insanlık adına Filistin halkının onuruna sahip çıkan, soykırıma dur demeye çalışan girişimiyle yeni bir karar verdi. Biz de Vicdan Mahkemesi olarak kamu vicdanının reddinin görünür olması, milyonların farklı coğrafyalarda yükselttiği seslerinin bir nebze de olsa duyulması için, daha önceki “Vicdan Mahkemeleri” gibi sivil toplumun, milyonlarca mazlum ve mağdur halkların sesi olmak için, insanlığın bir daha bu tür zalimce ve kahredici keyfiliklerle karşılaşmaması ve mevcut koşullarda Filistin halkının uğradığı gadre, soykırıma itiraz etmek için bir araya geldik. Çok kıymetli dosya çalışmalarının da belgelediği gibi “Filistin’de bir halk bütün doğal çevresi ve varlığıyla yok ediliyor; yapılanlar soykırımdır, bütün destekçi ve işbirlikçileriyle İsrail Devleti soykırım işlemektedir.” Bu tespit ve duyurumuzun halklar yanında yönetimlerce de kabul edilir olması için çabalarımız devam edecektir. Zalimler, işbirlikçi emperyalist yönetimler, işgalciler ve bilhassa Siyonistler istemese de tek bir hakikat var: “Nehirden denize özgür Filistin”.

Fatma Akdokur, Vicdan Heyeti Üyesi (Filistin’e Özgürlük Platformu)

---

Umut, tüm farklılıklarına rağmen bir araya gelebilenlerde

İstanbul’da Vicdan Mahkemesi toplandığında İsrail Başbakanı Netanyahu, Gazze Şeridi’nin Refah kentine saldırma konusunda kararlığını, “hedefine tam ulaşmadan işi yarıda bırakmayacağı” ifadesiyle ilan etmişti.  

Taksim’deki mahkemeye farklı siyasi görüşlerden, farklı sosyal kesimlerden, meslekten, inançtan, dilden, kültürden ve cinsiyet kimliğinden 200’ün üzerinde insanın katılmış olması, Netanyahu’nun işinin ifade ettiği kadar kolay olmayacağından iyice emin olmamı sağladı. Katılımcıların gözlerindeki büyük umut, dünyanın dört bir yanından soykırıma yükselen itiraza anlamlı bir katkıydı. Mahkemede, Güney Afrika’nın Lahey’de açtığı davadan, Filistinlilerden, İngiltere’den konuşmacıları ve iki aydır yoğun çalışan 15 ayrı komisyonun hazırladığı farklı konulardaki çok detaylı raporları dinledikçe bu duygu ve düşünce salonda daha da güçlendi. 

Filistin’e Özgürlük Platformu’nu oluşturanların ve oradaki katılımcıların, Türkiye’nin yaşadığı siyasal kutuplaşma ortamına rağmen ortak evrensel değerlerde buluşabilmiş olması, hepimizin geleceği için yeni ve anlamlı, çok kıymetli bir zemin oluşturuyordu.   

Bu topluluk; Filistin’de, Gazze’de soykırım yapanları, savaş suçu işleyenleri yargılamaya çalışırken, bir yandan da Türkiyeli Yahudileri suçlayan, ırkçılık yapan ve antisemitist yaklaşımları benimseyenlere itiraz ediyor; iktidara İsrail’le ticari ilişkilere son verme ve Lahey yargılanmasında taraf olma çağrısında bulunuyor. Tüm bunlar, Türkiye’nin geleceği için atılan adımların niteliğini de gösteren oldukça kıymetli parametrelerdi.

Hakan Tahmaz, Filistin’e Özgürlük Platformu 

---

Vicdan Mahkemesi’ne hazırlanırken yaptığımız çalışmalar bizlere çok şey öğretti

Filistin için Filistinlilerle olmak ve dayanışmayı büyütmek her anlamda önemli. En küçük çaba bile büyüyüp çok farklı yollar açabilir. Bu manada, Filistin’deki insan hakları ihlallerine kayıtsız kalmamak, bunun duyurulması için bir Vicdan Mahkemesi kurmak Filistinliler için bir dayanışma örneği olsa da temelinde insan olarak var olabilmemiz için bize verilen bir fırsattı. 

Üzerine çalıştığımız Kadın ve LGBTİ+ Masası’nda oldukça geniş bir yelpazede makale ve rapor taraması gerçekleştirdik. 7 Ekim ile başlamadığını savunduğumuz İsrail saldırılarının kökenlerine ve temelindeki sömürgeci ataerkil düşünce yapısına vurgular yaptık. Bu araştırmaları yaparken kadınların ve LGBTİ+’ların savaş deneyiminin birçok masada sunulan hak ihlallerine dokunan yönlerinin olduğunu gördük. Kadın ve LGBTİ+ Masası’nın raporunu tasarlarken aklımızda hep özneleri dinlemek ve öznelerin kendi savunularını yapabilecekleri bir alan tasavvurumuz vardı. Hem Filistinli kadınların hikayelerinden hem de LGBTİ+ aktivistlerin paylaşımlarından çok şey öğrendik. Varsayımlardan uzak, gerçekleri olduğu ve hissettirdiği şekillerde ifade etmeye çalıştık.

Yaptığımız çalışma bize çok şey öğretti ve kazandırdı. Duygudaşlık kurduğumuz Filistinli kadınlar ve LGBTİ+’lar ile bağımız çok daha sağlam. Ortaya koyduğumuz rapor umarız ki kadınların ve LGBTİ+’ların uğradığı hak ihlallerinin son bulmasına katkı sağlar.

Esra Ğayretli, Filistin’e Özgürlük Platformu

Tüm canlıların sesi olmaya devam edeceğiz

Sadece dünya değil, evrenin geleceği adına vicdanımızı yokladığımızda 7 Ekim’den beri aklımız, zihnimiz ve vicdanımız Gazze’de… Bu bağlamda 23 Mart’ta Filistin’deki soykırımı her koldan değerlendirdik. İğne ucu kadar bir boşluk bırakılmayan raporlarla Vicdan Mahkemesi’ni gerçekleştirdik.

Tüm canlılar, mikro olarak bakarsak insanlar, kadınlar, çocuklar, hayvanlar, ekoloji, sanat, mimari gibi konularda Filistin’de yaşanan soykırımın vahşetini tanıklar, sayılar, görsel paylaşımlarla göz önüne serdik. 

Hayvan hakları aktivistleri olarak bizler için, hayvanların katledilmesi “Filistin’de hayvanlar da ölüyor” diyerek üstünden geçebileceğimiz kadar basit bir konu değildi. Bir canlının yaşam piramidindeki yerinin önemine bakarak hayvanların aynı zamanda bir aile bireyi, yaşamın temel kaynaklarından biri olduğunu, yaşama direkt ve endirekt yansımalarını göstererek aktardık. 

Filistin İstatistik Kurumu’nun 2021 verilerine göre 1 milyonun üstünde aşılanmış hayvan var. Bu sayıyı göz önüne alınca, tüm canlılar için çok ciddi bir vahşetin yaşandığı gerçeği ile yüz yüze kalıyoruz. Gazze’de yaşayan ve gönüllü besleme yapan hayvan aktivistlerinin tanıklıkları ile hayvanların açlıkla, hastalıklarla boğuşarak ve birçoğunun da engelli olarak yaşamını sürdürmeye çalıştığını izledik. 

Siyonist zihniyetin Filistin topraklarına sahip olmak için Gazze ve çevresindeki yaşamı tamamen yok etmeye çalıştığı kötü bir tarihe şahitlik ediyoruz ve bu katliamın durması adına bizler de Filistin’e Özgürlük Platformu olarak tüm canlıların sesi olmaya devam edeceğiz.

Senay Çalışkan, Filistin’e Özgürlük Platformu

---

Mücadeleyi büyütme zamanıdır

7 Ekim’den beri yaşananlar; örselenmiş, tekmelenmiş, ayaklar altına alınmış, üzerinde tepinilmiş vicdanlarımızda dibi buldurdu. Öyle ki artık gidecek başka yön kalmayınca yüzeye çıkmak, bir ses bulup dimdik haykırmak ve bu dibe vuruşu bir uyanışa, gerçek bir kurtuluş hareketine dönüştürmek boynumuzun borcu artık. 

Bizler Filistin’de çiğnenen her bir değerin, var olmaktan başka suçu olmayan bebeklerin bedeni nezdinde parçalanmış her kavramın hakkı için ve sürüklenip aşağılanan “vicdan”a layık olduğu yeri geri verebilmek için bu mahkemeyi kurduk. Araştırdık, inceledik, işlenen tüm suçları ortaya dökmeye çalıştık. 

Elbet bir yol kurulacak adalete uzanan. O yolun bir taşı da Vicdan Mahkemesi olacak.

Burcu Er Namal, Filistin’e Özgürlük Platformu

Bültene kayıt ol