Adli tıp uzmanı Doktor Şebnem Korur Fincancı, 28 Şubat darbesi dönemindeki işkenceleri bilimsel raporla ortaya koyduğu için bir kez daha hedef haline getirildi.
140 Journos'un Adnan Oktar örgütünü anlatan serisinin ikinci bölümünde, ana kaynak olan o eski emniyet müdürü Furkan Sezer (Adnan Oktar'a son operasyon ve tutuklamaların başındaki isim, mağdurların avukatı ve örgüt üyesi Özkan Memati, 1999'da yapılan operasyon sonrası Adnan Oktar'ın hapisten çıkışının sorumlusu olarak Şebnem Korur Fincancı'yı gösterdi.
Yıllarca İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı görevinde bulunan Şebnem Hoca, 1995-2001 yılları arasında İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda çeşitli periyodlarda çalıştı. Devletin resmi kurumu olan Adli Tıp da adli tıp uzmanları tarafından düzenlenen bilimsel raporlarla, bir insanlık suçu olan işkencenin rutin varlığı saptandı.
Şebnem Korur Fincancı, kuruma başvuranların suçlu suçsuz mu olduklarına ya da ideolojilerine bakmadan ettiği yemine bağlı kalarak işini yaptı.
1999 emniyet deyince akla gelen şey, rutin işkencedir. 28 darbecilerinin tehdit olarak gördüğü farklı isimler İstanbul'da organize şubenin başında olan Adil Serdar Saçan ve benzer polisler tarafından işkence gördü. Bazıları belgelendi.
Adnan Oktar'ın ilk davasını çökerten şey, sadece arkasındaki devlet desteği değil emniyette yapılan işkencelerdir. İşkence altında alınan ifadelerin gerçekle örtüşmeyeceği genel kabuldür. Suçlu ya da suçsuz kimseye işkence yapılamayacağı, 12 Eylül darbesinden sonra verilen insan hakları mücadelesinin ana başlıklardan biriydi. "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek" sloganıyla varoldu.
Bugün, işkence hortlarken, bu metodu savunmak, sulandırmak ya da meşrulaştırmak kabul edilemez. Tarihi inkar ya da gerçeklerin çarpıtılarak yeniden sunumu herkes için bir tehdit olan işkence suçunu meşrulaştırıyor.
Tutarlı bir insan hakları aktivisti olan Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın, "Adnan" adlı yapımdaki iddialara kapsamlı yanıtını buradan okuyabilirsiniz.
KRT canlı yayınında iddialara yanıt veren Şebnem Korur Fincancı: