Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul 3. bölge 2. sıra milletvekili adayı Garo Paylan, Sosyalist İşçi gazetesinin sorularını yanıtladı.
Röportaj şöyleydi:
Seçim kampanyanız nasıl ilerliyor? Hem kendinin hem de genel olarak HDP’nin kampanyasını nasıl değerlendiriyorsun?
Coşkulu ve umut veren bir kampanya yapıyoruz. Bunun karşısında kırmaya çalıştığımız ön yargılar var. ‘Söylediğiniz şeyler çok güzel’ dendikten sonra bir ama kelimesi duyuyoruz. O ‘ama’ları kırmaya çalışıyoruz. Büyük oranda aşındırdık. 7 Haziran’da o ‘ama’ları ne kadar kırdığımızı ve oya dönüştürdüğümüzü göreceğiz. Çok sempati kazandık ama ne kadar oya dönüştüğünü bu Pazar akşamı göreceğiz.
HDP’nin seçim kampanyasının diğer üç partiden temel farkı ne, hangi vurgular HDP’yi farklı kılıyor?
Amasız fakatsız demokratik ilkeleri ve temel insan haklarını savunuyoruz. En temel fark bu. Diğer partiler toplumsal hafızaya oynayan ve bariyerlerin arkasında geleneksel oylarını konsolide etmek üzere kampanya düzenliyorlar. Biz oy kaygısından öte eşitlik ve insan hakları ne gerektiriyorsa, hem geçmişle yüzleşmek hem de eşit gelecek kurma anlamında siyaset üretiyoruz. Gençlik arasında çok fazla teveccüh buluyoruz. Bunları söylemek siyaseti etkilemek demek. Siyaset kısa vadeli bir mesele değil. Bu bile uzun vadede büyük bir kazanım.
HDP’ye şartları neye bağlıyorsun?
Öncelikle önyargılara bağlıyorum. Ayrıca herkeste örtük milliyeçilik var. HDP bütün milliyeçiliklerin panzehiri. Toplumsal hafızada mücadelenin kendisi terör olarak yaftalanmıştı. Bunu da anlaşılır buluyorum. Yaptığımız mücadelenin ve hayal ettiğimiz dünyanın anlatıcısı olmamız lazım. İnsanları sadece suçlayarak bir yere varamayız. Bundan arındırmanın yolunu bulmalıyız. Seçim kampanyamız boyunca ‘ama’ları kırabildiğimizi gördüm. Binlerce insanla tanıştım, konuştum. İnsanların ikna edilebilir olduğunu görmek umut veriyor. Sistem on yıllardır tüm muhalefeti terörist olarak yaftalamayı becerdi. Bunun karşısında biz kendi propagandamızı suçlayarak değil daha iyi anlatıcılar olarak başarmalıyız. Bunu da bu seçim sürecinde büyük oranda başardığımızı düşünüyorum.
Ermeni soykırımının tanınması için gelişen hareketin de aktivisti olarak mecliste nasıl bir mücadele stratejisi izleyeceksin?
Partimin duruşu benim için çok önemli. Ermeni meselesinde amasız olarak soykırımı tanıması, geçmişle yüzleşme çağrısı yapması, devleti özür dilemeye çağırması ve bu politikayı gayri Ermenilerin savunması bana güç veriyor. Son yıllardaki en önemli kazanım bu meseleyi diğer kimlikli insanların savunması. Bu konuda partimin duruşu net. Ama daha öncelikli olarak şu anda kimliğim her akşam televizyonlarda nefret objesi olarak sunuluyor, nefret suçları işleniyor. Bunları durdurmak çok önemli. Bunlar halkımı korkutan, güvercin tedirginliğine iten şeyler. Bunları durdurmaya çalışacağım ve bunların karşısında dimdik duracağım. Bunlarla ilgili ceza yasalarının çıkması ve uygulanması için mücadele edeceğim. İkinci olarak Ermenilerin Patrik veya Vakıf seçimleri gibi iç demokrasi sorunlarını çözmeleri için mücadele edeceğim. Devletin toplumumun üzerindeki baskısının kalkması ve kendi özerkliğinin, iç yönetim mekanizmalarının ihya edilmesi için mücadele vereceğim.
Soykırımın 100. yılında yüzleşme mücadelesi 24 Nisan’dan sonra ara vermiş gibi. Yüzleşmenin gerçekleşmesi için hangi adımlar atılmalı?
Önemli bir yol aldık son on yılda. En azından Türkiye toplumu kötü bir şey olduğunu artık biliyor. Adil hafıza çerçevesinde adını koymakta zorlanıyor. Yeni kuşaklar bu konuda çok daha fazla bilgiye sahip. Suçla ilgili idrak büyük oranda var. İdrakın büyümesi ve bilinir olması sonrasında HDP’nin güçlenmesiyle birlikte bunun isminin konulabileceğini düşünüyorum. Kısa vadede suçun idrak edilmesi ve faillerine katil denilmesi meselesinin çözülmesini umut ediyorum. Daha sonra uluslararası hukuk çerçevesinde isminin konulması ihtiyacı tabi ki var. Devletin özür dilemesi meselesi var. Önümüzde bu konuyla ilgili mücadele edeceğimiz pek çok yıl olabilir. 100. yıldan ziyade önemli olan yüzleşmenin tamamlandığı, geçmişlerimizin ruhlarının şad olduğu, cinayetin faillerine katil dendiği, katillerin isimlerinin sokaklardan silindiği yıl en önemli yıl olacak. O yılın yakın olması mücadelesini vereceğiz. O yılın geleceğinden şüphem yok. Önemli olan bunun çok yakın zamanda olması. Umarım önümüzdeki dört yılda benim vekilliğim döneminde bunlar olur.