Filistin'e Özgürlük Girişimi, Kadıköy'de sokağa çıktı. Gazze'de katledilen çocukların isimlerinin yazıldığı bir pankartı açan eylemciler, küresel mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı.,
Bahariye Caddesi insan zinciri kuruldu. Filistin bayrakları ve birçok pankart açıldı.
Eylemde Hidayet Şefkatli Tuksal, Hacer Ansal ve Nuran Yüce tarafından okunan açıklamanın tam metni:
"Gazze benzeri görülmemiş bir saldırı altında. Tam iki aydır yakılıp yıkılıyor. Filistin halkı haftalardır bombalanıyor, katlediliyor, her bir saatte 10 çocuk İsrail ateşiyle öldürülüyor. Yaşanan, Gazze’nin insansızlaştırılması girişimidir. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde tüm insanlığın gözü önünde yeni bir soykırım gerçekleşiyor.
7 Ekim’den itibaren öldürülen Filistinli sayısı 17 bini aştı. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre Gazze’de öldürülenlerin 6 bini ( yüzde 40’ı) çocuk, 4 bini aşkını (yüzde 22’si) kadın ve yüzde 4’ü yaşlılar, yani öldürülenlerin yüzde 60-70’ini kadınlar, çocuklar ve yaşlılar oluşturuyor.
İsrail savaşın bile hiçbir kuralını tanımıyor. 7-27 Kasım tarihleri arasında Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı çalışanlardan 104 kişi İsrail saldırılarında hayatını kaybetti. Bu tek bir savaşta BM yardım çalışanları kaybında en yüksek sayı. BM sığınakları da İsrail saldırılarına hedef oldu. 19 kişi öldü, 310 Birleşmiş Milletler çalışanı yaralandı. Yine Birleşmiş Milletler’e ait 42 sığınak ve acil durum merkezi de bombalandı ve çok fazla can kaybı yaşandı.
Gazze’nin 2,3 milyon olan nüfusunun 1,8 milyondan fazlası -nüfusun yüzde 80’i- evini terketmek zorunda kaldı. İnsanların büyük çoğunluğu hastanelerde, Birleşmiş Milletler binalarında, okullarda ve camilerde yaşamaya çalışıyor. İki aya yaklaşan İsrail saldırılarında Gazze’deki sivil yerleşim yerlerindeki evlerin en az yüzde 60’ı harap oldu veya ciddi zarar gördü.
12 Ekim’den bu yana Gazze’nin elektriği kesilmiş durumda. Elektriğe bağlı tüm hastane, fırın, su pompası, su sanitasyon merkezlerinin faaliyetleri durdu. Temiz içme suyu kesintisi yaşanıyor. 14 hastane ve 51 birinci basamak sağlık merkezi çalışamaz durumda. Hastanelerin yüzde 70’i, birinci basamak sağlık hizmetlerinin ise sadece yüzde 30’u çalışır durumdadır. Saldırıların başlamasından bu yana sağlık merkezlerine 137 İsrail saldırısı oldu. Bu saldırılarda hayatını kaybeden sağlık çalışanı sayısı 130’a yükseldi.
İsrail askeri yetkilileri 10 bin kez saldırı gerçekleştirdiklerini hiç utanmadan açıklayabiliyor. Dile kolay, dünyanın en ağır baskısının uygulandığı açıkhava hapishanesi olan Gazze on bin kez bombalandı. Binlerce patlama, ölüm, yaralanma, yıkılan binalar, ölen canlılar, yok olan ekosistem, bir bölgenin topyekun yaşanamaz hale getirilmesi, bölgede yaşayanların yok edilmesi, sürülmesi, evsiz bırakılması, biz burada, şuanda bu basın açıklamasını yaparken süregiden dehşet sahneleri. Bu yüzden tüm dünyada İsrail bir soykırım yapmakla suçlanıyor.
Bizler, İsrail’in hemen durdurulması için tek bir saniye bile kaybetmeden harekete geçilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tüm yurttaşları, sivil toplum kuruluşlarını, sendikaları, barışı savunanları, savaşlara, işgallere ve ırkçılığa karşı olanları, İsrail’in ABD destekli savaş suçlarıyla dolu işgaline karşı, Filistin’in özgürlüğü için birlikte, yan yana ses çıkartmaya çağırıyoruz.
Dünya İsrail’in yarattığı yıkımın sona ermesi için ayakta. Milyonlarca insan, bu işgalin hemen, pazarlıksız sona ermesini istiyor. İsveç’te, Londra’da, Glascow’da, Paris’te, Belçika’da, Güney Afrika’da, New York’ta, Jakarta’da, Tunus’ta, Almanya’da, Manchester’da, Avustralya’da, Pakistan’da, Japonya’da, Washington’da, Edinburgh’ta, Somali’de, Bosna’da, Kosta Rika’da, Portekiz’de, Kanada’da, Danimarka’da, Norveç’te, Mauritius adasında, Fas’ta, Mısır’da, Yemen’de, Atina’da, Barselona’da, Brezilya’da, Meksika’da İrlanda’da, Arjantain’de, Yeni Zelanda’da, Finlandiya’da Gazze’yle dayanışma eylemleri örgütlendi. Birçok ülkede, İsrail’i destekleyen devletler, Filistin halkıyla dayanışan savaş karşıtlarını antisemitist olmakla suçlayarak hareketleri bastırmaya, bölmeye çalışıyorlar. İklim aktivisti Grtea Thunberg Gazze halkıyla dayanıştığı için Avrupa’da istenmeyen kişi ilan edildi. Ama Greta, her zamanki cesaretiyle “İşgal altındaki topraklarda iklim adaleti olamaz!”diyerek Filistin için ses çıkartmaya devam ediyor.
Biliyoruz ki ölen Filistinliler, çocuklar, kadınlar sadece bir istatistik değil, kaybettiğimiz tüm insanların bir hikayesi var. Ölen çocukların isimleri var, hayatları vardı. Gördüğünüz bu büyük pankarta sığdırmayacağımız kadar çok. Anne karnında bebekler, çocuklar aralıksız bir şekilde öldürülüyor.
Gelin hep birlikte Netanyahu’nun ve İsrail devlet mekanizması içinde savaş suçu işleyen herkesin savaş suçlarından yargılanması için ses çıkartalım.
9 Aralık ayrıca Uluslararası İnsan Hakları Haftası. Hiçbir insan hakkı ihlalinin unutulmayacağını ısrarla vurgulayalım. Yaşam hakkı elinden alınan çocukların, artık sesini çıkartma şansı kalmayan insanların sesi olalım. Tüm dünyada, özellikle bölgede yaşayan halklar, ne kadar güçlü, ne kadar etkin, ne kadar kararlı, ne kadar ısrarlı olursak, İsrail’in sürekli saldırılarını durdurmak için yıllar önce ABD’in Irak işgaline karşı çıkarken söylediğimiz o önemli mesajı bir kez daha hatırlamamız çok önemli: “Şimdi değilse ne zaman? Biz değilsek kim?”
Bir sözümüz de burada, iktidara. Türkiye bir yandan Filistin halkının yanında gibi görünürken bir yandan da İsrail’le ikili ilişkilerini, askeri ve ticari işbirliklerini sürdürüyor. Son 20 yılda Türkiye-İsrail arasında ticaret hacmi yüzde 530 arttı. Türkiye’nin dış ticaretinde İsrail 10. sırada. Türkiye’den şirketlerin İsrail’de enerji yatırımları var. İsrail’le devlet düzeyinde yapılan ikili anlaşmalar hemen askıya alınsın.
Türkiye, bölgede tüm ülkelerle barışcı ve diyaloğa dayalı bir ilişki kurarken, 75 yıllık işgal politikalarını durdurmak için İsrail devletinin yalnızlaştırılması, tecrit edilmesi ve savaş suçlarına cüret edecek cesareti aldığı dünya politik arenasındaki desteği ortadan kaldıracak girişimlerde bulunmalıdır. ABD’nin İsrail’e verdiği yayılmacı desteğin sorgulanmasını sağlamanın yolu, bir yandan bölgede barışçıl politikalarla öne çıkmakken aynı zamanda ABD’nin Türkiye’deki askeri üslerinin kapatılmasıdır.
Bugün etkinliğimiz boyunca sık sık ırkçılığa dur de sloganlarını attık, atmaya da devam edeceğiz. Bunun çok önemli bir nedeni var. İsrail’e karşı çıkarken genel olarak Yahudileri, özel olarak da Türkiyeli Yahudileri suçlayan, ırkçılık yapan, antisemitist yaklaşımları benimseyenlere artık dur demenin zamanı geldi.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısına karşı duyulan haklı öfkenin, antisemitizmle hedefinden şaşırtılmasına, barış isteyen kalabalıkların mücadele isteğinin ırkçı fikirlerle bölünmesine izin vermeyeceğiz
Halkların eşit koşullarda eşitliğinden söz eden herkesi, İsrail devletinin saldırganlığıyla Yahudileri ve Türkiyeli Yahudileri eşitlemeye çalışan yaklaşımlarına karşı sessiz kalmamaya davet ediyoruz.
Gazze’de hastaneleri vurarak Filistinlilere “burada kalırsanız ölürsünüz” mesajı veren israil’e, savaş suçlularına karşı hep birlikte ses çıkartalım.
Soykırımı durduralım/Savaş suçlularını yargılayalım
Gazze’de ateşkes, Filistin’e özgürlük!"