Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’nin görevden alınması talebiyle açılan davanın beşinci duruşması 22 Haziran'da Ankara Dışkapı Adliyesi’nde görüldü.
Duruşma öncesi adliye önünde bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya TTB Merkez Konseyi ve seçili kurulların üyeleri, tabip odalarının yönetici ve üyeleri ile hekim ve hak örgütlerinin, emek-meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin temsilcileri ve milletvekilleri katıldı. Dünya Tabipleri Birliği (DTB) Başkanı Dr. Osahon Enabulele ile Avrupa Hekimleri Daimi Komitesi (AHDK) Başkan Yardımcısı Dr. Ole Johan Bakke de TTB’nin davetlisi olarak duruşmayı yerinde takip etti.
Basın açıklamasında ilk sözü TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı aldı. TTB’nin tarihi boyunca hekimlik değerlerini koruduğu için “amaç dışı faaliyet” suçlaması ile karşı karşıya kaldığını hatırlatan Korur Fincancı, “Oysa biz halk sağlığını koruyup geliştirmek için gerekli adımları atmak, siyasi otoriteyi uyarmak ve halk sağlığına aykırı bir uygulama varsa geri çevirmek için sorumluluk taşıyoruz. 6023 sayılı TTB Kanunu bize tam da bu görevi yüklüyor” dedi. Usule de aykırı olan bu davanın bitmesini umduklarını belirten Korur Fincancı, sonuç her ne olursa olsun TTB’nin sorumluluklarını yerine getirmekten, genç meslektaşlarının iyi hekimlik yapabilmelerini sağlamak için çabalamaktan asla vazgeçmeyeceğini dile getirdi.
Dr. Osahon Enabulele, 115’ten fazla tabip birliğine üye on milyonlarca hekimin TTB ile dayanışmasını göstermek amacıyla Türkiye’de olduğunu belirterek söze başladı. TTB ve Merkez Konseyi üyelerine yönelik hukuki ve siyasi baskılara tepki gösteren Enabulele, meslek örgütünün özerkliği ve mesleki bağımsızlık için yürütülen mücadele nedeniyle TTB’ye teşekkür etti. Enabulele sözlerini “Dayanışma, dayanışma, dayanışma!” diyerek noktaladı.
Dr. Ole Johan Bakke de iki milyona yakın Avrupalı hekimi temsilen TTB ile dayanışma içinde olduklarını ifade etti. TTB Merkez Konseyi üyelerinin yargı eliyle taciz edilmesini ve baskı altına alınmasını kınayan Bakke, “Sonuç ne olursa olsun Avrupalı hekimler olarak yanınızda olacağız, dayanışmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.
Basın açıklamasının ardından Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne geçildi. Mahkeme heyeti, reddi hakimin reddi kararına yapılan itiraz henüz sonuçlanmadığı gerekçesiyle davayı 10 Kasım 2023 saat 14.30’a erteledi.
Duruşma sonrası ise TTB’de bir basın bilgilendirmesi yapıldı.
Dr. Osahon Enabulele, DTB olarak TTB ile dayanışmak amacıyla Türkiye’ye geldiklerini ve davanın devam edeceği 10 Kasım 2023’te de Ankara’da olacaklarını söyledi. Meslek örgütü özerkliğini ve mesleki bağımsızlığı zedeleyici hükümet davranışlarını gözlemleyebildiğini aktaran Enabulele, “Adaletin gecikmesi hem adaletin yok sayılmasıdır hem de TTB’nin, hekimlerin hakları ve halkın sağlık hakkı için yürüttüğü mücadeleyi engellemektir. DTB tüm gücüyle TTB’nin yanında olmayı sürdürecektir. Hakikat mücadelesinin önem kazandığı bu dönemde zafer bizim olacak” diye konuştu.
Dr. Ole Johan Bakke, Türkiye’de güçler dengesinin yürütme lehine bozulmasına ve gücün kötüye kullanımına bağlı olarak özgürlüklerin kısıtlandığını, bunun da politik çürümeye yol açtığını belirti. TTB’nin tüm bu politik baskıya karşın meslek örgütü özerkliğini ve mesleki bağımsızlığı koruma mücadelesinin büyük önem taşıdığını kaydeden Bakke, AHDK olarak Türkiye’de yaşanan hukuksuzlukları Brüksel’de gündem yapacaklarını sözlerine ekledi.
Etkinlikte daha sonra TTB seçili kurullarının üyeleri ile tabip odalarının yönetici ve üyeleri kısa sözler alarak dayanışmanın ve mücadelenin önemini vurguladı.
Duruşma öncesi TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut tarafından okunan açıklama ise şöyle:
Toplumsal Sağlık ve Meslektaşlarımızın Emeği İçin Görevimizin Başındayız!
Hukuki temelden yoksun bir siyasi davanın beşinci duruşması için yeniden Dışkapı Adliyesi önündeyiz.
Seçilmişleri yargıyı kullanarak görevden almaya çalışmak, meslek örgütleri ve demokratik kamuoyu temsilcilerini susturmak iktidarın siyasi ajandasında önemli bir yer tutuyor, biliyoruz.
“Amaç dışı faaliyet” gösterme gerekçesiyle açılmış bu davanın kimlerin amaçlarına hizmet ettiğini gayet iyi anlıyoruz.
Bizler 100 binden fazla üyesi olan hekim meslek örgütünün seçilmiş yöneticileriyiz.
İktidarın ajandası için değil, toplum sağlığı, meslektaşlarımızın emeği ve hakları için faaliyet gösteririz.
Topluma kendi söylediğini tekrarlamak dışında bir amaç biçmeyenler için Türk Tabipleri Birliği’nin faaliyetleri amaç dışı gibi görünebilir.
Aldırmıyoruz!
Her gün yeni bir felakete sebep olanlar görevi bırakmayı bir an dahi düşünmezken, üstüne bir de uydurma gerekçelerle bizleri görevden almaya çalışıyor.
Görevden alınması gerekenler, meslektaşlarımız için güvenli çalışma alanları sağlayamayanlardır.
Görevden alınması gerekenler, kızamık salgını çıkmasına engel olmak yerine salgının duyulmasını engellemeye çalışanlardır.
Bir depremde önce hastanelerin yıkıldığı bir sağlık sistemini yaratanlardır görevden alınması gerekenler.
Biz görevimizin başındayız.
Bıkmadan, yorulmadan, tekrar tekrar ifade ediyoruz:
TTB Merkez Konseyi tüm baskılara rağmen bilimsel bilginin kılavuzluğundan, mesleğin etik ilkelerinden taviz vermeden, toplumsal sağlık ve meslektaşlarının hakları için mücadele etmeye devam edecektir.
Bizim faaliyetlerimiz ne suçtur ne de amaç dışıdır.
Verilecek karar ne olursa olsun hekimlik mesleğinin toplumsal sorumluluğunu yürekten hisseden Türk Tabipleri Birliği dün susmadı, bugün de susmayacaktır.