Seçim tartışmaları içinde JİTEM davasının beraatla sonuçlandığı duyuldu. İHD Kayıp Komisyonu üyesi Avukat Derya Yıldırım, 19 kişinin ölümden sorumlu tutulan 16 sanık için verilen kararı değerlendirdi.
2023'te açılan ve Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, eski Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin, özel harekat polisleri Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel ve Enver Ulu sanık olarak yargılandı. 19 sanıklı davanın 26 Mayıs’ta görülen 7’nci duruşmasında sanıkların tümü hakkında beraat kararı verildi.
Artı Gerçek'a konuşan Avukat Yıldırım şu saptamalarda bulundu:
• “Söz konusu kayıplar, infaz edilenler Kürt olunca, siyasi bir saik olunca, burada adalet, hukuk, kanunlar tamamen devre dışı kalıyor. Öncelik bunu gerçekleştiren suçlunun korunması oluyor. Hiç soruşturma işlemi dahi görmemiş onlarca benzer durumda dosya var. Ne yazık ki mahkeme aşamasına gelse dahi faili cezalandırmayan bir sonuçla karşı karşıya kalıyoruz. Zaten adalete olan güven yeterince sarsılmışken verilen beraat kararları da ortada bir adaletin olmadığını, gerçekten bir yargılamanın yapılmadığının en büyük göstergesi oluyor.”
• “Kurumlar, kayıp yakınları, hak örgütleri bu dosyalarla ilgilenmese, kamuoyunda yer edinmese, yargının bu dosyalara ilişkin dava açması bir yana, herhangi bir işlem dahi yapması bile mümkün olmayacaktı. Buna rağmen gerçek bir yargılamadan bahsedemiyoruz ne yazık ki. Beraat, zamanaşımı, failin ölmüş olmasından kaynaklı davaların düşmesine gerekçe gösteriliyor. Düşme kararları, tamamen göstermelik bir yargılama söz konusu olduğunu gösteriyor. Yani failin yargılanması gerçek bir adalet için değil bazı sesleri bastırmak için yapılıyor.”
• "Tarafsız bir araştırma yapılır ve tespiti yapılan kişiler hakkında gerçek bir yargılama söz konusu olur. Zaten birçok kayıp ve faili meçhul ailesi ya da bu cinayetlere tanık olan kişilerin beyanı var. Bu beyanlarla bile birçok kişinin tespiti mümkün. Hızlıca ismi verilen, teşhisi yapılan, tanık olan, olayı gören ya da bilgisi olan kişilere başvurarak failin tespiti yapılıp yargılamalar sağlanabilir. En önemlisi de bu tarz dosyalarda zamanaşımının kaldırılması. Çünkü kayıplara yönelik gerçekleştirilen bu cinayetler insanlığa karşı bir suçtur. Adli bir cinayet vakası değildir. Bu sebeple zamanaşımı gibi faili korumaya yönelik bu durumun devre dışı bırakılması gerekmektedir.”