Geleceğimiz bir faşist tarafından belirlenemez

18.05.2023 - 10:57
Haberi paylaş

4 Mayıs seçimleri tartışmalı bir şekilde geride kalırken, ilk turda hiçbir aday cumhurbaşkanı seçilecek oy çoğunluğuna ulaşamadı. Yüksek Seçim Kurulu’na yapılan itirazlarsa hala sürüyor ve ilan edilen sonuçlar topluma güven vermekten oldukça uzak. Milliyetçi Hareket Partisi’ne yazılan Yeşil Sol Parti oyları, cumhurbaşkanlığı seçiminde açıkça Erdoğan lehine oy kaydırıldığını gösteren ıslak imzalı tutanaklar seçimler konusunda şüphe yaratan gelişmeler. 

Yine de seçimlerin ikinci tura kalmasının asıl nedeni  “Türk milliyetçilerini seçeneksiz bırakmamak için aday oldum” diyen, ATA İttifakı isimli ırkçı bloğun cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere katılan Sinan Oğan’ın geçerli oyların yüzde 5.2’sini almasıdır. 28 Mayıs’ta gerçekleşecek olan ikinci tur seçimlerde pusulaya giremeyecek olsa da önemli bir pazarlık gücü ile seçimlerin 1. turda sonuçlanmasını engelleyen faktörlerden biri oldu. 

ATA ittifakı ırkçı Ümit Özdağ’ın başkanlığını yaptığı Zafer Partisi’nin yanı sıra Adalet Partisi, Ülkem Partisi ile Türkiye İttifakı Partisi isimli milliyetçi partilerden müteşekkil. Kurulduğu günden bu yana göçmen düşmanlığı ve muhalefeti daha da sağa çekmek dışında bir hedefi bulunmayan Zafer Partisi’nin ve ATA ittifakının ülke genelindeki oyları 1.3 milyon olarak hesaplanıyor. Sinan Oğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oy ise yaklaşık 2.8 milyon. Muharrem İnce’nin seçimlere birkaç gün kala yarıştan çekildiğini açıklamasının ardından buradan gelen tepki oylarının bir kısmını da topladığı düşünülen Oğan, ittifakından yaklaşık 1.5 milyon daha fazla oy almış durumda. 

Sinan Oğan ve faşist geçmişi

Son günlerde adından çokça söz ettiren Sinan Oğan’ın siyaset sahnesine çıkışı 2011 milletvekili seçimlerinde MHP’nin Iğdır milletvekili seçilmesiyle başladı. Kendisini akademisyen olarak pazarlayan Oğan bundan önce de devlet, MİT ve uluslararası istihbarat kuruluşlarıyla çalışan çeşitli araştırma merkezlerinde görev aldı. 2004’te TÜRKSAM isimli merkezi kurdu ve başkanlığını yaptı. 2017 yılında AKP ile ittifak yapılmasından rahatsız olan isimlerle birlikte MHP’den ihraç edilen Oğan, o yıldan beri bağımsız bir faşist. 

Sinan Oğan’ın seçimlerde yeniden karşımıza çıkmış olmasının sebebi ise seçimden aylar önce bağımsız cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklaması ve Muharrem İnce ile arası bozulan Ümit Özdağ’ın aday arayışında olmasıydı. MHP günlerinin ardından yolları yeniden kesişen Özdağ/Oğan ikilisi seçim süreci boyunca göçmen düşmanlığını köpürttü Yalan ve manipülasyonlarla Kürt düşmanlığını yükseltmeye çabaladı ve AKP’ye muhalefet eden güçleri daha milliyetçi ve laik bir çizgiye çekmek için elinden geleni yaptı. Zafer Partisi ise kurulduğu günden itibaren başta Suriyeli mülteciler olmak üzere tüm göçmenlere, Kürtlere, ezilenlere karşı kirli bir kampanya yürütüyor. Geçtiğimiz yıllarda dünyada da var olan ve zaman zaman gerileyen zaman zaman hamle yapan aşırı sağ dalganın yerli ve milli ürünü olan Zafer Partisi’nin lümpen milliyetçileri ve ırkçıları etkileyerek aldığı 1.2 milyon oy ile İYİ Parti ve MHP’nin beşer milyonluk oyları faşistlerin güçlerini koruduğunu gösteriyor. 

Seçim sürecinde faşistler

Kürt ve göçmen düşmanlığından beslenen bu yapılar seçim süreci boyunca da ırkçı, yabancı düşmanı ve aleni yalanlara dayanan söylemlerini sürdürdüler. Zafer Partisi’nin tek vaadi “13 milyon göçmeni göndermek” ve tüm sosyoekonomik sorunları bu sayede çözmek oldu. Sinan Oğan da bu vaadi sürekli dillendirdi ancak bunun yanı sıra geniş milliyetçi kesimlere “Erdoğan’ın yanında HÜDA-PAR, Kılıçdaroğlu’nun yanında HDP var” diye seslendi. Devletle birlikte Kürtlere karşı işlenen suçların faillerinden Hizbullah’ın siyasi örgütlenmesi olan HÜDA-PAR ile Kürtlerin özgürlük mücadelesini temsil eden HDP’nin isminin yan yana anılması ise boşuna değil. Temelde “terör” karşıtı olduğunu iddia ederek oy isteyen ülkücü eskilerinin yeni faşist hareketinin bu iki bambaşka yapıyı eşitledikleri ortak nokta Kürt olmaları. HÜDA-PAR gibi, Erdoğan ve kendilerinden başka toplumda kimsenin kabul etmediği anlayışların siyaset sahnesine çıkışı, HDP’nin meşruiyetine gölge düşürmek için kullanılıyor. 

Yine Sinan Oğan, seçimden aylar önce amaçlarının “HDP'yi kilit parti olmaktan çıkarmak” olduğunu ifade etti ve bu sözlerini sık sık yineledi. Oğan, Özdağ ve faşist ittifakları şimdi ikinci turda Kürtlerin tüm kazanımlarını yok edecek adımlar atmayan tarafa oy vermeyeceklerini, göçmenleri göndereceklerine söz vermeyen adayı desteklemeyeceklerini söyleyerek ülke siyasetini “kilitleme” hamlesi yapıyorlar. Faşizm ve ırkçılık günümüzün en yakıcı tehlikeleri olarak işçi sınıfının karşısında duruyor. Emekçilerin yaşadığı her yeri ucuz emek ve sömürü havzası olarak gören egemenlerin politikalarına karşı antikapitalist, anti faşist ve göçmen dostu bir mücadele pratiğini bir an önce hayata geçirmek ise bu iklimi dağıtacak tek yol.

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol